Toplu Taşımacılığın Sürdürülebilir Gelişmeye Katkısı 90’lı yılların başından bu yana sürdürülebilir gelişme kavramı daha da bir önem kazanmaya başladı. 1992’de Rio’da düzenlenen İklim Değişikliği Konferansında ilk olarak ciddi biçimde gündeme gelen sürdürülebilir gelişme kavramı, günümüzde birçok şirketin faaliyet raporlarında yer bulmaya başladı. Bugüne kadar sadece çevresel korunmanın ön plana çıktığı bir koruma anlayışı gibi anlaşılsa da gelişmeye ilişkin bütün ekonomik, sosyal ve çevresel unsurlar sürdürülebilir gelişmenin içerisinde yer almaktadır. Bugün birçok tanımı bulunan sürdürülebilir gelişmeye yönelik en çok kabul gören tanım Brutland (Ortak Geleceğimiz) Raporunda yapılan “Sürdürülebilir gelişme gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme becerisini kısıtlamaksızın, günümüzün ihtiyaçlarının karşılanmasıdır” tanımıdır.
Peki sürdürülebilir gelişmenin ulaşımla, toplu taşımacılıkla ilişkisi nedir? Kentsel verimliliğin en önemli unsurlarından olan sürdürülebilir ulaşım, yaşanabilir kentlerin vazgeçilmez parçasıdır. Özünde ortak paylaşım, verimlilik ve etkinlik, sosyal eşitlik gibi kavramların bulunduğu toplu taşımacılık zaten sürdürülebilir gelişme prensipleri uyarınca doğmuştur. Birleşmiş Milletler tarafından konulan milenyum hedeflerinin sürdürülebilir ulaşım olmaksızın başarılması olanaksızdır.
Ulaşımın tarih boyunca insanlık için taşıdığı önem göz ardı edilemez, fakat bugün modern hayatın ulaşım ihtiyaçlarını karşılamak ve bunun yarattığı çevresel, sosyal ve ekonomik güçlüklerinin üstesinden gelmenin zorluklarını yaşıyoruz.
Bugün hepimiz artan özel araç sahipliğinin/ kullanımının ve bunun ulaşım için ne anlama geldiğinin farkındayız. Ne yazık ki, son yıllardaki özel araç kullanımında yaşanan artışa baktığımızda aynı oranda artışın toplu taşımacılık kullanımında yaşanmadığını görüyoruz. Bu bizim, artık her fırsatta kendi özel aracımızı kullanmaktan kaçınıp sürdürülebilir ulaşım türlerini tercih etmemiz gerekliliğini ortaya koyuyor.
Kentleşme ve gelir düzeyi arttıkça ulaşım karakteristikleri ve ulaşıma olan talepte değişiyor, büyük nüfuslu kentler büyük ve birbirinden farklı ulaşım ihtiyaçlarını yaratıyor. GDP’ de meydana gelen % 1’lik bir artış ulaşıma olan talebi % 1.5 oranında arttırmaktadır. Bu sebeptendir ki, fiziksel ulaşımın sürdürülebilir gelişme prensiplerine göre karşılanması günümüz ulaşım politikaları tarafından sağlanması gereken en önemli konudur. Trafik sıkışıklığı sadece insanlara rahatsızlık veren bir durum olmaktan da öte çok önemli bir maliyettir de. Hava kirliliği, gürültü, sera etkisi, olası kazalar en önemlisi trafikte kaybedilen zaman kentsel verimliliğe büyük darbe indirmektedir. Örneğin İTÜ tarafından yapılan bir araştırmaya göre İstanbul’ da motorlu araçlar günlük 13 milyon 500 bin YTL’lik dışsal zarar veriyor. Başarılı ve sürdürülebilir gelişme aynı zamanda sağlıklı ekonomi ve ulaşımın topluma olan maliyeti ile de yakından ilişkilidir. Uluslararası Toplu Taşımacılar Birliği tarafından 100 kentte 200′ den fazla indikatör toplanarak yapılan Milenyum Kentleri Araştırmasına göre arazi kullanım politikaları, ulaşım ve çevre politikalarını entegre edebilen kentler ulaşım için daha az maliyetlere katlanmaktadırlar. Enerji yine günümüzün önemli konularından birisidir. Bugün sadece enerji maliyetleri değil, bunun tedarikinin nasıl sağlanacağı da büyük önem taşıyor. Uluslararası kargaşa, terör eylemleri, istikrarsız ekonomiler farklı çeşitlilikte enerjinin verimli biçimde kullanılmasını zorunlu kılıyor. Günümüz teknolojileri ile toplu taşımacılık, özellikle de raylı toplu taşımacılık enerji verimliliği en yüksek ulaşım biçimidir. Toplum sağlığı ve emniyeti de karar vericiler için çok önemli bir konu. İnsanların daha sık ve daha uzun seyahat etmeleri kaza riskini de arttırıyor. Bugün Avrupa da 25 yaş altı nüfus için en önemli ölüm sebebi trafik kazalarıdır. Kent içi ulaşımda yaşanan kazalar diğerlerine göre daha az ölümcül kazalar olsa da bunların topluma maliyeti çok yüksek olmaktadır. Toplu taşımacılığın bireysel ulaşıma göre 5-10 kat daha emniyetli olduğu düşünülürse, daha fazla insanın toplu taşımacılığı tercih ettiği kentlerin daha emniyetli olacağı aşikardır.
Çevre kirliliği ise hem bölgesel hem de global olarak çok önemli bir problemdir. Hava kalitesinin toplum sağlığı üzerine büyük etkisi bulunmaktadır. Kentlerde havadaki zararlı partiküllerin çoğu fabrikalardan değil trafik ten kaynaklanmaktadır. Bugün Avrupa’ da sera gazı emisyonlarının %20′ si ulaşımdan kaynaklanmaktadır.
Sürdürülebilir ulaşım ve toplu taşımacılık, kentsel verimliliğin belki de en önemli unsurudur. Kentsel verimliliğe katkıda bulunarak, sürdürülebilir gelişme ilkelerine uygun bir şekilde daha az enerji tüketen, çevresel etkileri çok az olan, kısıtlı kent alanlarını etkin kullanan, geri dönüştürülemez kaynakların tüketimini azaltan, kıt kaynakların nesiller içerisinde ve arasında etkin biçimde kullanımını destekleyen, insana önem veren, yolcularına karşı sorumlu, çevreye karşı duyarlı, ekonomik olarak etkin ulaşım türlerinin kullanılması gelecekteki kentlerin yaşanılabilirliğinin en önemli göstergesi olacaktır.
Kaan Yıldızgöz
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Y.O. Öğretim Üyesi
Uluslararası Toplu Taşımacılar Birliği Türkiye Ülke Müdürü