Ulaştırma Sistemleri ve Politikaları Türkiye-Avrupa Birliği Uygulamaları

Kategori: Logistical, Sayı 7 | 0
Emre Çizmecioğlu
Emre Çizmecioğlu | Marks&Spencer Lojistik Yöneticisi

MARKS & SPENCER’ ın bugünlere geliş sürecinden bahseder misiniz?

Bu süreç ilk olarak Bolak Holding ile başlıyor. Türkiye’deki hikayesi ise 1999 yılında Fiba Holding’e geçişi ile devam ediyor. Fiba Holding’e geçişten itibaren aynı yönetim kadrosu ile devam etmekteyiz. Şirket içi yöneticilerimiz genellikle şirket bünyesinden çıkan kişilerdir. M&S 1999 yılında 5 mağaza ile hizmete başlamıştı; fakat şu anda sadece Türkiye’deki mağaza sayımız 37’ye ulaşmıştır. Yaklaşık 3 yıl önce Rusya’ da, 1,5 yıl önce de Ukrayna’ da faaliyete başladık. Rusya’ da 14 mağaza ve Ukrayna’da da 4 mağaza ile faaliyetteyiz. Bu pazarlara birçok firma giriş yaptı; ama M&S iyi bir ivme yakalamayı başardı. Bugün geldiğimiz noktada gelişim sürecinde 3 tane ülkeye ulaştık. Türkiye, Rusya, Ukrayna, gelişim açısından çok önemli pazarlar oldular. Baktığınız zaman 2007 yılında satışlarda bütün franchiselar içinde Fiba Grubu olarak birinci durumdaydık. Sonuçta İngiltere pazarı belli bir dolgunluğa ulaştığı için dışarıda katalizör görevi yapacak franchiselar çok önemlidir. Biz onların adına bu markayı buralarda büyütüyoruz.

Fiba Holding’in perakendeye bakışı sadece GİMA ile bilinir durumdaydı. GİMA satıldıktan sonra perakendeden çıktığımız düşünülse de M&S 1999’dan beri bu bünyedeydi. Fiba Perakende Grubu ile marka mağazacılığı altına Marks & Spencer ve operasyonları konuldu. Diğer taraftan da GAP mağazacılık kuruldu. Grubun gelişimi bu şekilde oldu.

Aynı zamanda Marks & Spencer Türkiye’de kadın giyimden erkek giyime, çocuk giyimden kişisel bakıma, ev koleksiyonuna kadar her şeyi kendi etiketiyle satan tek departman tipi mağazadır. Ayrıca ütü gerektirmeyen gömlekler, nefes alan çoraplar gibi ürün ağında çok geniş ve yenilikçi bir yelpazeye sahip olması ile de göz önünde olan M&S, Türkiye’de 13 lokasyonda ve yaklaşık 35.000 metrekarelik bir satış alanında hizmet vermektedir.

Perakendede tedarik zinciri (supply chain) tamamen ürün departmanına aittir. Lojistik departmanı, ürün departmanının sezonsal siparişlerini alır. Bizim yıllık ürün miktarlarımız yılbaşından itibaren bütçelerimizde bellidir. Dönemsel planlarımızı buna göre programlarız. Üretim tamamıyla Uzakdoğu’da, Hindistan’da yapılır. Tedarik zinciri operasyonumuz İngiltere’ deki merkezi depomuzda başlar. Yani M&S’ ın malı farklı ülkelerde ürettirmesi ve merkeze toplaması, tamamıyla onların sorumluluğu altındadır. Tüm dünyadan mallar da oraya gelir. Ama her ülkenin kendi içinde ayrı yönetimi vardır. Türkiye’de satılacak mallar merkezi depodan İngiltere’ye, oradan da Türkiye’ye düzenli olarak tır trafiği ile gelir. Mallar hazır olduğu zaman uluslararası nakliye bacağımızı yürüten “EKOL” ün oradaki acentesine bir uyarı gelir. Acente ve merkezi depomuz sürekli olarak iletişim halindedir. Bu kapsamda EKOL bizim günlük araç talebimize cevap vermektedir. Haftada yaklaşık olarak 15 tıra yakın miktardaki talebimizi Türkiye’ye çekeriz. Ve tedarik zincirinin uluslararası bacağını tamamlamış oluruz.

Mallar Türkiye’ye ilgili belgeler ile gelir. Geldikten sonra “EKOL” gümrüklemeyi yapar. Bu otomatize olmuş sistemde ay sonlarında raporlar, son kapanış gününden itibaren departmanımıza ulaşır. Örneğin; normal görev süremiz 7 gündür ve araçların çıkış-giriş tarihine göre bu 7 gün değerlendirilir. Eğer ekspres bir çıkış olmuşsa bu süre 5 güne inmektedir. Gümrükleme, özet beyan, ödeme, beyanname kapanması gerçekleşir. Bu süreçlerin tamamını tek tek takip ederiz. Daha sonra mallar Hadımköy depomuza alınır. Hadımköy’de EKOL’e ait antrepo ve serbest depo bulunur. Biz ihtisas gümrüğü ile işlem yapmaktayız ve ihtisas gümrükleri de Halkalı’ da bulunduğundan İstanbul’un herhangi bir noktasına depo açmak ara nakliye maliyetlerini arttırır. Bu anlamda Hadımköy bölgesi bizim için vazgeçilmezdir.
Ayrıca antrepo ve deponun aynı yerde olmasının avantajları vardır. Antrepoya mal indirilir. Gümrük işlemleri zaten bitmiş olan mal serbest depoya alınır. Daha sonra işin asıl kısmı başlar. Öncelikle aracın tır parkına alınması gerekir. EDI data hattı sayesinde malın muhteviyatı hakkında detaylı barkod bilgileri gelir ve bu bilgiler scan edilir. Mühürlenip kapanan tır açıldığı zaman sistemde gönderilen bilgiyle scan edilen bilgi kontrol edilir. Ve mallar stoklara alınır. Stoklara alınırken de adresleme sistemi kullanılır. Bu sayede malın nerede olduğu, ne zaman, nasıl girdiği takip edilebilir. Bunlar EKOL’ ün sağladığı etmenlerdendir. Bu konuda profesyonelce çalışıyorlar.

Stoklanan malların hızlı bir şekilde mağazalara dağılması gerekir. Bu işlem de belli bir sistematikle mal grubu tarafından ayarlanır. Mal grubu yeni sezon açılımları, satılan malın yerine konulması işlemlerini mağazalara göre sistematik hale getirir. Bu algoritma sistemimizde tanımlı olmakla birlikte her akşam 7’de çalışmaktadır. Depodaki mevcut stoklardan üretilen iş emirleri EKOL’e aktarılır. Böylece Türkiye çapındaki 36 mağazaya sabah – akşam dağıtım yapılmaya başlanır.

Örneğin; akşam saat 7.15’te sistem çalışırsa yaklaşık saat 8.00’ de vardiya şefleri iş emirlerini dağıtacaktır. Malların böylece sabah 6.00’ya kadar İstanbul içi mağazaların hepsine gitmiş olması gerekir. Ertesi gün de gündüz saat 14:00’e 15:00’e kadar da Anadolu mağazaları için yola çıkılması gerekir. Bu oldukça sistematik işleyen bir sistemdir. İstanbul içi her gün yola çıkıyor olsa da tabi ki Anadolu için her gün yola çıkılmamaktadır. Bu mallar mağazalara gönderilirken “YURTİÇİ LOJİSTİK” devreye girmektedir. YURTİÇİ LOJİSTİK’in oldukça geniş bir dağıtım ağı vardır. Biz de Türkiye’nin en uzak yerlerine ulaştığımız için bu ağın sinerjisinden faydalanmaktayız.

Tekstil lojistiğine bakıldığında önemli olan sadece malı göndermek değil; aynı zamanda giden malı geri alabilmektir. Çünkü “outlet mağazaları” dediğimiz indirim mağazaları da ters lojistik ile beslenirler. Bu nedenle her giden araca transfer mallarımızı almaya çalışarak, mümkün olduğunca optimize edilmiş bir şekilde ekstra araç çıkarmayı önlemekteyiz

Ters lojistikle geri gelen mallarımız Kartal mağazamızın arkasındaki outlet depomuzda toplanır. Bu outlet depomuzu kendimiz işleterek 3. parti hizmeti almadan kendi personelimizle kendi operasyonumuzu gerçekleştiririz. Bu süreçlere bakıldığında EKOL ve YURTİÇİ LOJİSTİK gibi iki ana tedarikçi ile M&S’ın çalıştığını görürsünüz.

Ayrıca palet kullanımı, naylon poşet kullanımı gibi önemli ölçüde saf malzeme gideri vardır. Bu tür satın almaların kritikliğinden dolayı satın alma departmanı oluşturduk. Bünyemizde M&S dışında iki markamız daha bulunduğu için sahip olduğumuz hacimden dolayı belirli satın alma bütçeleri hazırlayarak ciddi bir ekipman bütçesi oluşturduk. Yani bir satın alma süreci başlattık. Ve operasyonlarımızın özü de buradadır.

Mağazalara gelen ürünler eksikliklere göre bildirim sonucu mu geliyor; yoksa her gün düzenli olarak belirli bir miktar aktarılıyor mu?

Mal aktarımı belirli bir algoritmaya göre yapılır. Daha çok, satan mallar mağazaya gider. Örneğin; bugün Bağdat mağazasında 5 tane beyaz tişörtün satıldığını düşünelim. Sistemde bununla ilgili katalog bilgisi kayıtlıdır. Stoklarda ne kadar varsa mağaza önceliklerine göre, satılan 5 stoktan tekrar belli bir limit dahilinde Bağdat mağazasına transfer edilir. O ürünün stoğu bitene kadar da bu transfer devam eder. Bir de sezon açılımları vardır. Bazı mağazaların malları ters lojistikle geri çekilir. Bazı mallar da blok halinde mağazalara gönderilir. Kış sezonu, sonbahar, yaz, ilkbahar gibi ara sezon geçişleri vardır. Bunların da bütün girişleri bu plan program dahilinde yapılır.

Gıda mallarının taşınması uzun süreler alıyor mu?

İngiltere ayağı için bakıldığında M&S toplam cirosunun % 50’si gıdadan sağlanır. Ama Türkiye’de Marks & Spencer’ ın yılbaşı çikolataları dışında gıda ile ilgili bir taşıması veya mal sunumu yoktur. Bu nedenle çikolataların gelmesi kış mevsimine denk geldiği için özel bir taşıma yapmaya gerek kalmamaktadır. Bu ürün Temmuz ya da Ağustos ayında gelecek olsaydı elbette soğuk hava taşıması yapmamız gerekirdi. Fakat bu miktarlar tedarik zinciri sürecimizde çok önemli bir yer teşkil etmemektedir. Sadece yılbaşında satışlarımızı desteklemek amacıyla sunulan bir ürün olarak görülmektedir. Önümüzdeki yıl planlarında gıda ile ilgili herhangi bir açılım düşünmüyoruz.

Marks

Türkiye’de neden Ekol Lojistik?

Çünkü tekstil bir uzmanlık alanı ve Türkiye’de her sektörün kendine göre büyük bir oyuncusu vardır. Genel olarak bakıldığında nasıl ki otomotivde REYSAŞ, PDI hizmetlerinde BORUSAN, forwarding hizmetlerinde Galata, Balnak karşımıza çıkıyorsa, tekstil dediğiniz zaman da askılı taşımada SERTRANS’ tan BALNAK’ a, GALATA’dan EKOL’ e kadar birçok firma sayabiliriz. Ama tedarik zincirinin ikinci aşaması olarak depolamada, Türkiye’de doğru zamanda yatırım yapan EKOL oldu. Yani 2001 yılında Hadımköy deponun yapılması, Boyner mağazacılıkla birlikte o bünyeye alınmamız, tekstil lojistiğinin gerçekten dinamiklerinin anlanması, buna uygun IT altyapı yatırımlarının yapılması tabiî ki de çok önemli etmenlerdi. Böylelikle EKOL ile çok önemli ve doğru bir sinerji yakaladığımızı düşünüyoruz. EKOL ihtiyaçlarımızı dinleyerek bu ihtiyaçlar doğrultusunda kendi bütçesi, IT altyapısı ve insan kaynağını da göz önüne alarak taleplerimiz doğrultusunda belirli bir süre içerisinde ne kadar hizmet vereceğini belirlemektedir.

Sektörde elbette başka yatırımlar da gerçekleşmektedir. Ama biz şu anda EKOL’ ün gerek bize sağladığı hizmet kalitesi, gerek iletişiminden dolayı bir partner, bir ortak olarak görüyoruz. Yaklaşık -6 yıldır da onlarla beraberiz. Her şey yolunda gittiği sürece birlikte olmaya da devam edeceğiz. EKOL’ün farkı tekstilde uzmanlaşması, IT alt yapısı ve de tekstil lojistiğine uygun depolama alanlarının bulunması oldu bizim için. Bugün 12 metre tavanı düz bir depoda tekstil lojistiği yapamazsınız. Mekanik katlara ve buna uygun bir antrepo yapısına ihtiyacınız vardır. Aynı zamanda EKOL, zamanında yaptığı atılımlarla bu sektörde çok önemli endüstri mühendislerini de yetiştirdi. Bunlar projelerin devamlılığı ve verimliliğin ölçümü için çok önemli ayrıcalıklardır. Çünkü çoğu insan hala bu sektörde insana yatırım yapmayı gereksiz olarak görmektedir. Ama gerçekten sizlerin yetiştiği okullardan mezun insanlar, endüstri mühendisleri bu sektörü ileriye taşıyacaklardır. Her sektörün belirli bir yapısı vardır. Buna göre doğru kontrol noktalarını koyup takip etmek gerekir. Bu da belli bir sistematikle sağlanmaktadır.

Türkiye’de başka bir lojistik firması ile çalıştınız mı?

Bizim işlerimiz uzun dönemli kontratlı olduğu için depolama alanında ve uluslararası nakliye bacağında şu ana kadar farklı firmalarla çalışmadık. Daha doğrusu uluslararası nakliye bacağımız iki değişik firmadaydı. ULUS ve Ulusoy’daydı. Daha sonra tedarik zincirinin tek elden yönetimine inandığımız için sinerji yakalama adına EKOL ile çalışmaya başladık. Onun dışında depolamada kendi işimizi kendimiz yaptığımızdan başka hiçbir firma ile çalışmadık.

Gümrükte problemler yaşıyor musunuz? Eğer yaşıyorsanız EKOL bunlara nasıl çözümler buluyor?

Zaten sorunsuz gümrük işlemi yoktur. Belirli dokümanları sağlamamız ve bunların doğru düzenlenmiş olması gerekmektedir. Biz yaklaşık 12 yıldır Türkiye’ de faaliyet gösteren ve bugüne kadar da Türkiye gümrük prosedürlerine aynen uyan bir firma olduğumuz için kendi açımızdan gümrükle ilgili dönemsel yığılmalar dışında (bayram sonrası beyannamelerin onaylanması gibi) herhangi bir sorun yaşamıyoruz. EKOL de tabii ki burada gerekli insan kaynağını arttırarak, gerektiğinde fazla mesai yaparak bu gibi sorunları çözmeye çalışıyor. Ama bunun dışında herhangi bir sorunla Türkiye gümrüklerinde karşılaşmıyoruz. Elbette ki mevcut süreçler daha da iyi olabilir. Arada birçok bürokrasi olması, çok merkezi olması, uzman gümrüklerinin tek bir yere toplanmış olması gibi konularla da karşı karşıya kalınmaktadır. EKOL’ ün bize sağlayabileceği bunların minimum zaman diliminde çözümlenmesidir.

Samandıra ve Hadımköy depolarınızın hikayesinden bahseder misiniz?

Samandıra depomuz kendi bünyemizde kendi mülkümüz olan bir depodur. Mağazacılığı çok iyi bilen eski Genel Müdürümüz Oya Şener ve şu anda Genel Müdürümüz olan Esra Erkmen bir öngörüyle depo işini üçüncü partiye devretmemiz gerektiğine inandılar. Ve EKOL Samandıra’ ya davet edildi. Daha sonra oldukça planlı bir taşınma süreciyle EKOL operasyonlarımızı Hadımköy’ e taşıdı.

EKOL’ün sizin için sunduğu depo çözümlerinden bahseder misiniz?

Depo çözümü deyince ben deponun yapılış şeklini ve tekstil lojistiğine uygun olup olmadığını anlıyorum. Hadımköy depo tamamıyla perakende sektörüne hizmet veren, tamamıyla bu dinamikler göz önüne alınarak yapılmış bir depodur. Bu çözümlere baktığımız zaman askılı taşıma, içeride askılı otomatik destek sistemleri, kutuları toplamak için yürüme yollarının yapılması, yükseklik irtifalarının ve kutulu taşımalara, toplamalara uygun hale getirilmesi gibi işimize uygun bütün çözümleri EKOL’den sağlayabiliyoruz.

Rekabette en çok zorlandığınız alanlar hakkında bilgi verir misiniz?

Kendi segmentim açısından değerlendirecek olursam lojistik, sonuç itibariyle bir masraf merkezidir. Aslında masraf merkezinin sağladığı birçok kar vardır. Zamanında malın rafta olması, doğru malın doğru tedarikçiye ulaşması, zamanında getirilmesi, doğru beyan edilmesi gerekir. Yarattığımız tüm masraflar, operasyonel masraflar olarak maliyetlere yansımaktadır. Ne kadar verimli olursak o kadar katkıda bulunmuş oluruz. Sektördeki rakiplerimiz ve lojistik yapıları bellidir. O nedenle piyasadaki fiyat dalgalanmalarının çokluğundan dolayı sadece fiyatlarda zorlanıyoruz.

Örneğin; dağıtım yaparken %11 fiyat artışı olursa, bunu fiyatlarınıza da %11 olarak yansıtamıyorsunuz. Bu maliyet size ya da üçüncü parti hizmet aldığınız firmaya kalıyor. Sonuçta tedarikçinin zarar etmesi de hizmetinizin aksaması demektir. Dolaylı olarak bu yıpratıcı etkileri üzerinize almak zorundasınız. Bunu da uzun dönem kontratla çalışarak aş- maya ve önümüzdeki dalgalanmalardan etkilenmemeye çalışıyoruz.

Röportaj

Funda Karabacak