Fiziksel çevre, ulaşım, yollar engel olsa da gönüller engel olmasın…
Sahi kimdir engelli? Var mıdır engelli olmanın kriterleri? Trafik kazasında bacaklarını kaybeden midir? Üst geçitteki asansörü kullanan genç midir? Gözleri doğuştan görmeyen midir? Arabasını kaldırıma park eden midir? Kimdir engelli?
Engelli; doğuştan veya sonradan meydana gelen hastalıklar, sakatlıklar(vücudun görsel/işlevsel/zihinsel/ruhsal farklılıkları) öne sürülerek, toplumsal-yönetsel tutum ve tercihler sonucu yaşamın birçok alanında kısıtlanan, engellerle karşılaşan kişidir.
Engelliliğin nedenleri araştırıldığında, büyük çoğunluğunun kaçınılabilir ve önlenebilir nedenler olduğu görülmektedir. Genetik etkenler, akraba evliliği, gebelik sırasında yaşanan sorunlar (hastalıklar, ilaç kullanımı, radyasyona maruz kalmak, alkol ve madde ve madde kullanımı, beslenme bozuklukları) gibi sorunlar tümü önlenebilir süreçlerdir. Doğum sonrasında kazalar, insan eliyle bilerek ya da kaza sonucu oluşan psikososyal travmalar, doğal felaketler engelliliğe yol açmaktadır. Engelliler özellikle toplumun kendisine yönelik olumsuz tutumlardan dolayı kendine içe kapanma, işe yaramama, yetersizlik duygusu, güvensizlik, endişe, korku, ümitsizlik gibi duygular yaşayabilir. Sonuç olarak etkinliklere katılmama, çekingenlik, yalnız kalma eğilimi gösterebilir, daha çok bireysel etkinliklere yönelebilir ve uyum sorunları yaşayabilirler. Ayrıca yaşadıkları kayıp duygusu, buna ilişkin öfke ve çaresizlik ruhsal sorunların ortaya çıkmasını kolaylaştırma ve daha da pekiştirme gücüne sahiptir Gün geçtikçe artan Türkiye nüfusunda yapılan araştırmaya göre ülkemiz nüfusunun %12,29’u yani yaklaşık 8,5 milyonu engelli. Bu oranın %9,70’ini süregelen hastalıklar %2,58’ini ise görme, işitme, ortopedik ve zihinsel engelliler oluşturuyor. Peki, bizler dışarı çıktığımızda günde kaç engelli ile karşılaşıyoruz, karşılaştığımız engellilerin kaçı refakatçisi olmadan sosyal yaşamını sürdürüyor?
Günümüzde engellilerin yaşadığı sorunların başında erişim geliyor. Erişim denince de akla ilk gelen ulaşım. Özellikle fiziksel çevredeki (yollar, kaldırımlar, üst geçitler vs.) aşılması zor engellerdir. Sosyal hizmet alanındaki sınırlamalar da fiziksel çevredeki olumsuzluklara eklendiğinde engeller artmakta, parklarda, sokaklarda, yollarda, otobüslerde kısaca sosyal yaşamımızda tek başına tekerlekli sandalye, yürüteç kullanan, beyaz bastonu ile yürüyen engelli bireylere çok az sayıda rastlanmaktadır. Bu gösterge bile engelli bireylerin toplumsal yaşama katılmalarının ne kadar kısıtlı olduğunu,- bağımsız hareket etme olanaklarının ne denli sınırlandığını göstermektedir.
Altınokta Körler Derneği İstanbul Şubesi Sosyal İşler Sekreteri doğuştan yüzde yüz görme engelli Hasan Günday ile sohbetimizde “ulaşım” konusundaki sıkıntıları değerlendirdiğimizde Günday; “Biz görme engelliler ile sizler arasında bir fark yok. Sizler gözleriniz ile görürken bizler kulaklarımız, beyaz bastonumuz ve hislerimiz ile bakıyoruz hayata.
Mesela siz yolda yürürken karşınıza çıkan bir engeli 3 dakikada aşıyorsanız biz 7 dakikada ve biraz zorlanarak aşıyoruz. Önemli olan bizdeki engel değil yaşamımızdaki, sosyal çevremizdeki engel… Kaldırıma park eden araba, ya da bunu engellemek adına yapılan beton mantarlar, kaldırımlardaki hissedilebilir zemin üzerine tezgah kuran seyyar satıcılar, sesli ikaz sistemi çalışmayan trafik lambaları, anons sistemi bozuk toplu taşıma araçları. Bunlar hep engel. Biz görme engelliler refakat- çimiz olamadan bir metrobüs durağında, tramvay durağında ilerleyemeyiz. Evet hissedilebilir zemin bulunuyor fakat bir adım geçtiğimizde raylara düşmemiz kaçınılmaz ki bunun örneklerini de yaşadık. Araçların kapısının denk denk geleceği bölümler haricindeki kısmında bariyerler bulunsa bu sorun da ortadan kalkacaktır. Düşününce basit ama hayat kurtarıcı önlemler bunlar. Ayrıca benim savunduğum sistemde benim engelimi kolaylaştırmak adına yapılan hiçbir düzenleme bir başkasına engel olmamalıdır. Bunu bir örnekle açıklayacak olursam biz görme engelliler için yapılan hissedilebilir zeminlerin bazılarının yüksekliğinin fazla olması topuklu ayakkabı giyen bayanlar için engel teşkil ediyor. Bu bir engeldir ve benim engelim bir başkasına asla engel olmamalıdır.” sözleri ile görüşlerini bildiriyor.
Belediyeler ve belediyelerin kurdukları birlik, müessese ve işletmeler otobüs benzeri karayolu üzerinden yapılan toplu taşıma araçlarında %40 oranında özürlü olduğunu belgeleyen kişiler üzerinden %30 indirim uygulanmak zorundadır. Demiryolu ulaşımında %40 ve üzeri engellilere %50, %50 ve üzeri ağır engellilerden ise ücret talep edilemez. Bazı havayolu şirketleri de engelli yolculara indirim uygulamaktadır. Peki bunlardan yararlanabilme olanakları nedir diye soracak olursak;
Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneğinin yapmış olduğu araştırmaya göre 61 ilde hizmet veren 12.417 toplu taşıma aracının %33ünde fiziksel engelliler için rampa, %7sinde görme engelliler için anons sistemi ve %6sında işitme engelliler için bilgi ekranı var. Ayrıca Türkiye’nin 81 il belediyesinde yapılan başvurulara cevap veren 51 ilin toplam 110.538 sokak cadde ve ara arterlerden sadece %16sına rampa,%3ünde hissedilebilir zemin ,%2sinde sesli sinyalizasyon sistemi bulunuyor.
Türkiye Engelliler Derneği İstanbul Şube Başkanı İlyas Yıldız’a üyelerinin ulaşımda yaşadığı sorunlar ve önerilerini sorduğumuzda ise; “Engellilerin topluma katılmalarının önündeki en büyük engellerden biri ulaşım, fiziksel çevre ve konut sorunudur. Engellilerin içinde yaşadıkları fiziksel çevre, sahip oldukları fiziksel işlev bozuklukları/yetersizlikleri ve bunun yol açtığı sınırlamalar yüzünden büyük önem taşımaktadır. Toplumu tasarlarken, bir toplum modeli ortaya koyarken, içinde yaşanılan fiziksel çevreyi de o toplumun içinde yaşayan herkesi düşünerek tasarlamak gerekir. Yaşanılan konuttan tüm kamusal yaşam alanlarına ve ulaşım araçlarına kadar tüm çevresel unsurların engellilerin özellikleri ve gereksinimleri dikkate alınarak tasarlanmadığı bir gerçektir. Yollar, kaldırımlar, kamu binaları, parklar ve bahçeler, okullar, içinde yaşanılan konutlar, ulaşım araçları ve bunun gibi daha bir çok fiziksel çevre unsuru, engellilerin topluma katılmasının önünde ciddi birer engel oluşturmaktadır. Böylece sahip olduğu engeli nedeniyle hareket yeteneği sınırlanmış insanların bu ve benzeri sebeplerle yaşadıkları sınırlama daha da pekişmektedir. Bunun anlamı Hareket yeteneği sınırlanan bireyin toplumsal yaşamdan dışlanmasıdır. Oysa bütün bunlar, engellilerin topluma katılmasını, toplumla bütünleşmesini kolaylaştıracak bir biçimde tasarlanabilir ve geliştirilebilir. Standart Kuralların eşit katılım için hedef seçtiği alanlardan ilki “ulaşılabilme” konusudur. Bu anlamda fiziksel çevre koşullarının engellilerin yaşamını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmesi, eşit katılım açısından yaşamsal değerde kabul edilmektedir. Fiziksel çevrenin yapılandırılmasında sorumlu kişi ve kuruluşların engelli kişiler konusunda bilgili, bilinçli ve duyarlı davranmaları sağlanmalıdır. Bu amaçla fiziksel çevrenin tasarlanması ve yapılandırılması süreçlerinde engellilerin, ailelerinin ve örgütlerinin katılımı konusu büyük önem taşımaktadır.
Kent bütününde ve yapı ölçeğinde özellikle işitme ve görme engellilerin yararlanacağı işaretlemeler, görsel ve sesli bilgilendirmeler yapılmalıdır. Kısacası kentimizde engellilerin hareketini kolaylaştırıcı düzenlemeler yapılmalıdır. Standartlara uygun olmayan rampalar vb. yapılan bazı hatalı uygulamalar, değil kolaylık sunmak aksine engelliğin sayısını arttırıcı niteliklerini kolaylaştırıcı düzenlemeler yapılmalıdır. Engelliler için uygun toplu taşıma araçları ( genişlik ve yükseklikteki toplu taşıma araçları.) Taşıtlarda basamak bulunmaması. Toplu taşıma araçlarında koltukların uygun düzende yerleştirilmesi. Durak tasarımının ve yerinin uygun olması Okunmayacak kadar küçük harflerle yazılmış otobüs – dolmuş isimleri daha okunaklı olmalıdır.” diyor.
2014 Kasım ayında yapılan TBMM Genel Kurulu’nda, Engelliler Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi kabul edildi. Kanuna göre, değişikliğin yürürlük tarihinden sonra üretilen servis ve turizm taşımacılığı yapanlar dışında, şehir içi yolcu taşıma hizmeti yapan araçlardan engelliler için erişilebilir olmayanlara yolcu taşıma hizmeti için yetki belgesi, izin veya ruhsat verilmeyecek. Şehirlerarası yolcu taşıma hizmeti yapan araçlar ile şehir içi servis ve turizm taşımacılığı hizmeti veren araçların erişilebilir hale getirilmesi için usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenecek. Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra üretilen şehirlerarası ve uluslararası yolcu taşımacılığı ile servis ve turizm taşımacılığı yapan araçlar, yetki belgesi, izin veya çalışma ruhsatı verilmesi konusunda araç değil hizmet temelinde düzenleme yapıldığı için, belirtilen araçlar için aranan erişilebilirlik zorunluluğu hizmet olarak düzenlenecek.
Kanunla, karayolu ile turizm taşımacılığı yapan veya şehirlerarası toplu taşıma hizmeti veren kişilerin, engelli bireylere erişilebilir toplu taşıma hizmeti sağlanmasına ilişkin talebini azami 72 saat içinde karşılamak yükümlülüğüne ilişkin herhangi bir cezai yaptırım olmamasının, bu kişilerin erişim hakkını engellememesi için düzenleme yapılıyor. Buna göre, karayoluyla turizm taşımacılığı yapan veya şehirlerarası toplu taşıma hizmeti veren, servis taşımacılığı yapan gerçek ve tüzel kişiler, engelli personel veya öğrenciye talep halinde erişilebilir taşıma hizmetini sağlama yükümlülüğü, idari para cezası kapsamına alınıyor.