PANDEMİ SÜRESİNCE KOMBİNE TAŞIMACILIĞININ ÖNEMİ
Lojistik sektörü küreselleşen, ülkeler arasındaki görünmez sınırların kalktığı bir dünyada kilit bir rol oynamaktadır. Küresel ekonomi ile birlikte gelişme gösteren sektör 2018-2019 yılları arasında en hızlı büyümesini yaşamıştır. Salgının hızlı bir şekilde tüm dünyaya yayılmasının ardından bütün etkinlikler, faaliyetler iptal edilmiş, ulaşım seferleri durmuştur. Yeni İpek Yolu üzerinde bir lojistik merkezi olma özelliğine sahip 11 milyon nüfuslu Wuhan kentinden yapılan tren seferleri de durdurulmuştur. Avrupa’ya ulaşım için alternatif güzergahların bulunmasına rağmen ülkedeki sınır kapılarının kapatılması yeni İpek Yolu’nu sekteye uğratmaya başlamıştır. Türkiye de bu olumsuz tablodan oldukça etkilenmiştir. Salgın sürecinin kombine taşımacılığına etkisinden bahsetmeden önce, kombine taşımacılığın ne olduğuna değinmek istiyorum. Kombine taşımacılık, temel anlamda taşımacılığın birden fazla ulaşım türü ile gerçekleştirilmesidir. Diğer bir deyişle karayolu, denizyolu, havayolu ve demiryolu ulaşım biçimlerinin en az iki tanesinin aynı transfer için kullanılmasıdır. Kombine taşımacılık, başlarda bazı sebeplerden ötürü sevkiyatın tek parçada teslim edilememesi durumlarında ortaya çıkmıştır. Sevkiyatın tek parçada yapılamamasının sebepleri de coğrafi faktörler ya da taşınacak eşyanın yükü/hacmi hatta sosyo-ekonomik faktörlerdir. Başlarda bu amaçla kullanılsa da sağladığı avantajlar görüldükten sonra taşımacılıkta trend haline gelmesi uzun sürmemiştir.
Kombine taşımacılık, depolama ve karayolu-demiryolu entegrasyonu (Ro-La), denizyolu-demiryolu entegrasyonu (tren-feri) ve karayolu denizyolu entegrasyonu (Ro-Ro) başta olmak üzere her türden ulaşım ve lojistik trafiği, pandemi süresince sistem ve yeni bir bakış açısına olan ihtiyacı göz önüne sermiştir. Aynı zamanda kombine taşımacılık, uzun mesafe yük taşımacılığında tek modlu taşıma türlerine göre daha rekabetçi durumda olmanın avantajını kullanmamıza imkan vermiştir. Yapılan sözleşmeler ile uluslararası firmaların taşıma maliyetlerini günümüz rekabetçi ortamı gereği düşürdüklerinde şirketler arasında riskler ve kazançların paylaşılmasını sağlayacaktır. Kombine taşıma ve ulaşım artık maliyetlerin en aza indirildiği bir alandan ziyade stratejik bir lojistik pazarlama kanalı haline gelmektedir. Yetkililer, Türkiye’de pandemi sonrasında beklenen ekonomik büyümeyle birlikte gelişen taşımacılık sektörünün, depolama ve haberleşme sektörleriyle birlikte Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın yaklaşık %15’ini oluşturması, sektörün ekonomik kalkınmada ne denli önemli olduğunu belirtmektedir. Yetkililerin ve karar alıcıların pandemi sonrası dünyadaki ekonomik canlanmayla birlikte tüm bunların bilincinde olarak lojistik sektör taleplerine eğilmesi kritik bir öneme sahiptir.
Covid-19, ortaya çıktığı tarihten itibaren canlanan E- ticaret, ulaşım ve lojistik sektörünün ne denli önemli ve hayati olduğunu dünyaya göstermiştir. Koronavirüsün, ulaştırma ve lojistik sektörlerinde yarattığı etkiyi ekonomi ve ticaretten ayrı değerlendirmemiz olanaksızdır. Salgın sonucunda aşamalı olarak tüm dünyada ve ülkemizde yolcu ve yük hareketleri sekteye uğramış ve bundan bütün taşımacılık türleri etkilenmiştir. 2020 yılının başlangıcından bu yana, karayolu yolcu ve yük taşımacılığının etkilerine bakıldığında, ülkeler salgın nedeniyle giderek daha fazla ülkeye sınır kapılarını kapatarak taşıma ve seyahate çeşitli kısıtlamalar getirmiştir. Ayrıca uluslararası sınır giriş-çıkışlarda ek kontroller yapıldığından araç kuyruklarındaki artış sebebiyle taşımada gecikmeler yaşanmıştır. Bu gecikmeler neticesinde navlun fiyatları artış göstermiştir. Navlun sevkiyatı pazarının 2019 yılına kıyasla 2020 yılında en kötü %7,5 oranında küçülmesi beklenmektedir. Koronavirüsün etkileri denizyolu taşımacılığında da kendini açık bir şeklide göstermektedir. Asya-Avrupa arasında ticaret yapan gemilerin neredeyse %50’si 2020 yılının ilk çeyreğinde iptal edilmiştir. Çin’de ortaya çıkan bu salgın sebebiyle Çin’e hammadde getiren gemilerin limanlardan geç ayrılması, yükleri geç tahliye etmesi veya edememesi, Çin’den ithal edilen malların geç gelmesi gibi zorluklar navlunların artış göstermesine sebep olmuştur. Bu tip sorunların yanı sıra bilindiği üzere 2018 yılında Ro-Ro taşımacılığına kapatılan İzmir Alsancak limanında yakın zamanda Ro-Ro seferleri virüsün de etkisiyle tekrar açıldı. Yetkililer bu kararın, dış ticaret ve lojistik ile iştigal eden firmaların işlerine olumlu yansıyacağı ve kent ekonomisine ivme kazandıracağını ve bu gelişmenin ihracat rakamlarımıza da yakın zamanda artış olarak yansıyacağını belirtmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve kalkınma sürecinde adeta bir lokomotif görevi gören demiryolu modu, yolcu ve yük taşımacılığında birtakım zorluklar yaşasa da salgın döneminde, yurt içi ve yurt dışı ticaretin devamlılığının sağlanmasında, (özellikle ihracatta) demir yoluyla kombine taşımacılığı artış göstermiştir. Suveren (Bingöl) ile Payas (İskenderun) hattı kombine taşımacılığı açısından en fazla artış yaşanan hatlardan olmuştur. 2019 yılında demiryoluyla 921 bin ton demir cevheri yük ulaştırılırken, 2020’nin sonu itibarıyla bu rakam yaklaşık 1 milyon 200 bin tona ulaşmıştır. Ulaşılan bu rakam, demiryolu ile denizyolu kombine taşımacılığında rekor niteliğindedir. Yetkililere göre demiryolu ile kombine taşımacılığının geliştirilmesi ulaşım maliyetleri açısından avantaj sağlamakla birlikte bu durum ihracatçıların rekabet gücünü de arttırmaktadır. Son olarak havayolu modu, Covid-19’un olumsuz etkilerinin en çok hissedildiği taşımacılık türlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya genelinde yolcu uçuşları iptal edilmiş, yük taşımacılığında ise kısmen bazı güzergahlar kullanılmıştır. Dünya genelinde ve Türkiye özelinde havayolu yolcu ve yük taşımacılığındaki olumsuz grafik kombine insan taşımacılığının da ne derece olumsuz etkilendiğinin bir göstergesidir. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin 20 Şubat tarihinde yayımlanan raporuna istinaden faaliyet gösteren havayolu firmalarının yolcu sayılarında 2020 yılında %13’lük bir azalış tahmin edilmektedir. Türkiye tarafından şubat ayında Çin, İran, Irak, İtalya ve Güney Kore’ye, mart ayında 9 Avrupa ülkesine toplamda 68 ülkeye uçuş yasağı ilan edilmiş, haziran ayı itibariyle normalleşme adımlarıyla kısmen yasaklar kaldırılmıştır. Kısaca pandemi sürecinin multimodal ve intermodal taşımacılığına etkisine de değinmek istiyorum. Multimodal taşımacılık, yüklerin, içinde bulunduğu taşıma ünitesinden aktarılmak maksadıyla, birden fazla taşıma modunun kullanımasıdır. Intermodal taşımacılık ise, yüklerin, içinde bulunduğu taşıma ünitesinden aktarılmaksızın, yalnızca taşıma ünitelerinin (konteyner vb.) aktarılması ile birden fazla taşıma şeklinin bir arada kullanılmasıyla oluşan taşımacılık şeklidir. Pandemi sürecinde, sınırların kapanmasıyla karayolu taşımacılığının neredeyse bitme noktasına geldiği bir dönemde; intermodal ve multimodal, en az hasar alan taşımacılık yönetimi olmuştur. Bu taşımacılık modellerine sahip olmayan birçok firma ciddi sıkıntılar yaşamıştır.
Geldiğimiz nokta itibariyle pandemi süreci, kombine taşımacılığı sekteye uğratsa da normalleşme süreciyle birlikte 2020 yılındaki kayıpların sektörün önde gelen temsilcileri tarafından telafi edileceği öngörülmektedir. Bu süreçte, sektörde insan unsuru devre dışı kalmış, bu sayede dijitalleşme ve temassız ticaret gibi kavramların önemi artmıştır. Kısıtlamaların en yoğun olduğu dönemde, ticaretin özellikle temassız ve güvenli olarak devam edebilmesi, kombine taşımacılığı geleceğe dönük planlamalarda stratejik bir çözüm olarak konumlandırmaktadır.
CENEM SILA ALTAY