Otonom araçlar sistemlerinde barındırdıkları özellikler sayesinde herhangi bir sürücüye ihtiyaç duymadan özerk bir biçimde gidebilen, bunu yaparken de yolu, trafiğin seyrini ve çevresindeki hareketleri algılayabilen araçlardır. Bu teknoloji tek bir aşamadan oluşan bir sistem değil aksine 5 seviyeli bir sistemdir. Bugün Dünya üzerinde yalnızca ilk 3 seviyedeki araçlar trafikte seyir halindedir.
Seviye 1 otonomlarda sistem sürücü tarafından devreye sokulabilir, sürücüye direksiyon ve hız konusunda destek olur şerit takip asistanı bu seviyeye bir örnektir yine de tüm sorumluluk sürücüye aittir.
Seviye 2 otonom araçlarda sürücünün girdiği komutlara bağlı olarak araç kısa süreliğine kendini kontrol eder nitekim burada da sorumluluk sürücüdedir.
Seviye 3 otonomlarda araç sensörler ve kameralar vasıtasıyla yolu takip eder direksiyonu ve hızı kontrol eder, gerekli durumlarda müdahale etmesi için insana gerek duyar. Bu seviyedeki araç seviyesi oldukça azdır ve Dünya’nın birçok yerinde hala yasallaşmamıştır.
Seviye 4 otonom araçlar her detayı kendisi yönetebilir gerekli durumlarda sürücüden yardım isteyebilir ama yanıt gelmediği durumlarda bile sürüşe devam eder. Bu seviye otomobiller henüz yasallaşmamış ve seri üretime geçilmemiştir.
Seviye 5 otonomlar bu sistemin en üst kademesidir. Otomobil insana veya bir direksiyona ihtiyaç duymaz. Günümüzde test aşamasındaki bir sistemdir.
Geçtiğimiz son 10 yılda gündemde olan bir konu olsa da aslında ilk başlarda 1920’lerde düşünülmüş 1930’larda ise üniversitelerde denemelere başlanmıştır. Ardından ise 1980 yılında Mercedes-Benz mühendislerinden Ernst Dickmanns’ın tasarımı olan kameralı aracın başarı göstermesi neticesinde 1987–1995 yılları arasında EUREKA Prometheus Projesi ile Avrupa Komisyonu’ndan 800 milyon Avro yatırım kazanmıştır. 1994 yılında Ernst Dickmanns’ın geliştirdiği VaMP ve Vita-2 isimli iki araç 3 şeritli bir yolda Paris’te yoğun trafik içerisinde 1000 kilometre gitmeyi başarmıştır. 1 yıl sonra 1995’te S sınıfı bir Mercedes aracı 175 km/h’lik bir hızla Münih’ten Kopenhag’a 1600 kilometrelik yolu aşarak bu başarıları takip etmiştir ayrıca bu 1600 kilometrelik yolculuğun yalnızca 9 kilometresinde bir insan müdahalesi olmuştur. Tüm bu çalışmalar ve daha niceleri neticesinde günümüzde araç sektöründe önde gelen birçok firma Otonom araç alanına yatırım yapmakta olup çalışmalarını sürdürmektedir.
Gelecekte yapay zeka teknolojisiyle entegre edilmesi planlanan 5 kademeden oluşan bu sistemin başlıca amaçlarını:
- Kazaları en aza indirgemek
- Park sıkıntılarını azaltmak
- Trafiğin akışını kolaylaştırmak
- Daha rahat bir yolculuk sağlamak
Olarak sayabiliriz.
Gelişmekte olan bu teknolojinin Lojistik alanında da endüstri 4.0 ile aynı doğrultudadır. Otonom sistem yalnızca seyahat araçlarında değil taşıma sektöründe de faaliyet göstermektedir Yara adlı Norveç’teki kimya şirketi 2020 yılına kadar Dünya’nın ilk otonom ve batarya ile çalışan gemisini üreteceğini duyurdu. Sürücüsüz kamyonlar ve gemilerle insanın neden olduğu hataları ve maliyetleri en aza indirgemeyi hedeflenmektedir.
Akın Taşbek