ANIL ORHAN DAĞ // MARK GLOBAL LOJİSTİK A.Ş HAVA KARGO UZMANI
- Bize öncelikle kendinizden bahseder misiniz?
Merhaba, ismim Anıl Orhan Dağ. 5 Nisan 1995 İstanbul doğumluyum. Ziya Kalkavan Anadolu Denizcilik Teknik Lisesi’nde Kaptanlık okudum. Daha sonrasında yoluma lojistik sektörü ile devam etmeye karar verdim ve 2013 yılında Arel Üniversitesi’nde Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık okumaya başladım. Son senemde İngilizcemi geliştirmek ve farklı tecrübeler edinmek için Erasmus+ programı ile Slovenya’ya giderek okulumu tamamladım. Üniversite stajımı Bilkom Lojistik’te (Apple Türkiye Distribütörü) gerçekleştirdim. Sonrasında mezun olunca Kıta Lojistik adlı firmada işe başladım ve “Denizyolu İthalat Uzmanı” olarak çalıştım. Daha sonraki süreçte Mark Global Lojistik bünyesinde “Havayolu İthalat/İhracat Operasyon Uzmanı” olarak işe başladım. Sonraki süreçte Kuehne+Nagel firmasında “Operasyon Uzmanı” olarak görev aldım ve şu anda tekrardan Mark Global Lojistik bünyesinde kariyerime devam ediyorum.
- Lojistik sektöründe müşteri odaklılık nedir?
Lojistik sektörü her anlamda canlı ve sürekli büyüme, gelişim gerektiren bir sektördür. Bu gelişime ayak uyduran şirketler, her daim geleceğe yön veren şirketler olacaklardır. Günümüz şirketleri gelişen bütün trendleri takip etmeli ve müşterilerine onların isteklerine uygun, en iyi hizmeti sağlamak durumundadır. Günümüzde müşteriler; iş akışı hızlı, veri aktarımı seri, kendi maliyetlerini düşüren ve kaliteli lojistik firmalarını tercih etmektedirler. Farklı çözüm yolları, gerektiğinde müşterinin beklentisine özel operasyon çeşitliliği ve oluşan sorunlar karşısında verilen ani tepkiler müşteri odaklı çalışmanın en önemli basamağıdır. Günümüzde kaliteli birçok lojistik firması benzer hizmetler vermektedir ancak satış yönü itibarı ile birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Bunu sorguladığımızda muhtemelen çoğu kişinin aklına fiyat ile ilgili aksiyonlar gelecektir ancak müşterilerin fiyattan önce dikkat ettikleri en önemli unsur hizmet kalitesidir. Kaliteli bir hizmet sunan, müşterinin ihtiyaçlarına onların istediği şekilde cevap veren, bu iki durumda sürekliliği yakalayan şirketler, uzun soluklu iş ortaklığının birer parçası olabilirler.
- Müşteri odaklılığın şirketler açısından önem arz ettiği noktaları nelerdir?
Müşteri odaklı yaklaşımı benimseyen şirketler, müşterilerin her türlü istek ve ihtiyaçlarını imkanları dahilinde karşılayarak müşterilerinin sadakatini arttırırlar. Bunu sağlayabilmek için hedef müşteri kitlenizin ihtiyaçlarını iyi anlamalı ve bu doğrultuda iş aksiyonları almanız gerekmektedir. Otomotiv sektöründeki bir firmanın istek ve beklentileri farklı iken, tekstil sektöründe yer alan bir firmanın istek ve beklentileri birbirinden farklılık göstermektedir. Hem fiyat hem beklentinin satıldığı günümüzde, bu iki unsuru iyi bir şekilde yakalayan firmalar kendilerini sektör içerisinde çok başka yerlerde görebilirler.
- Lojistik sektöründe isteğe bağlı teslimat nedir?
Bu konu aslında çok yol kat etmiş ve hızlı bir şekilde büyümeye devam eden e-ticaret firmalarının konusudur. Müşterinin ihtiyacı olduğu anda, talebi doğrultusunda ilgili ürün ya da hizmetin kendisine verilmesi olarak adlandırabiliriz. Özellikle Covid-19 salgını sonrasında insanların uzun vadede alışveriş yapma şekilleri değişti. Covid-19 öncesinde de eski tip perakendecilik düşüşte idi ancak yine de sektörde kendilerine yer bulabiliyorlardı. Ancak günümüzde, insanlar tek tıkla ürünleri kapılarında istemekte ve bunu mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirmek istemektedirler. İsteğe bağlı lojistik sağlam bir dağıtım ağı, esnek sipariş karşılama çözümleri, hız ve doğruluk sağlayan en son teknoloji ve otomasyon araçlarını gerektirir.
- İsteğe bağlı teslimat sırasında şirketler ne tür zorluklarla karşılaşabilir?
İlk başta mali zorluklar karşımıza çıkacaktır. Depolama ücretleri, dağıtım ücretleri, işe alma ve personel eğitimi, kullanılacak yazılım maliyeti, ambalaj malzemelerinin satın alınması ve ürünlerin ambalajlanması hususları şirketler için ciddi maliyet unsurları olabilmektedir. Birçok firma bu ücretleri minimize edebilmek adına 3PL lojistik şirketlerinden hizmet alıyor. Hatta sadece tek bir hizmet sağlayıcı ile değil, birden çok hizmet sağlayıcı ile çalışarak maliyetlerini minimize ediyorlar.
Bu türde karşımıza çıkacak en önemli etmen depolama ve stok yönetimidir. Müşterilerinin ihtiyaçlarını önceden tahmin edip, gerekli stok teminini sağlayabilen firmalar doğru yolda diyebiliriz.
Bir diğer ana unsurlardan bir tanesi dağıtım konusudur. Şehirler arasında bile birden çok uğrak noktaları oluşabilmekte ve bu durum iyi bir dağıtım planlaması gerektirmektedir. Özellikle şehir içinde durum çok daha karmaşık bir yapı almaktadır. Birbirinden çok farklı noktalara, çok farklı adet ve ürünlerin sevki gerektiğinden iyi bir dağıtım planlaması yapılması hem müşteri odaklılık hem de maliyeti minimize etmek açısından elzemdir.
- Türkiye koşullarında bu iki konu başlığının artı ve eksi yönleri nelerdir?
İlk başta ülkemiz koşullarında sayısı da artık gereğinden fazla hale gelmiş olan kurye ağları var. Bunların artısı her müşterinin ihtiyacına göre hizmet etmek için birebir olmasıdır. Önceleri sadece yemek dağıtımı yapan bu sistemler farklı noktalarda büyük market alışverişi gibi birçok hizmeti de yerine getirmektedir. Bu olayda direkt olarak her müşteriye uygun bir tercih hakkı vermektedir; bu sayede her müşteri kendi isteğine bağlı şekilde teslimatlardan faydalanabilir ve müşteri kendine daha uygun odaklılığı sunan firmayı seçebilir.
- Size göre bu iki konuda en başarılı şirketler ve başarılı görmenizdeki sebepler nelerdir?
Benim kendi naçizane fikrime göre “Trendyol” ve “Hepsiburada” bu iki konuda diğer şirketlere göre daha başarılıdır. Bunun nedeni olarak dönemsel taleplere uygun fikirler oluşturabilmesidir.
Örneğin; Covid-19 başladığı zaman “Getir” gibi firmaların popülerleşmesini ve halkın geri kalanında belirli kullanıma girmesi ile bu iki firmada bu sistemi kendi sistemlerine entegre etti, ardından “Yemeksepeti” sistemini de entegre edilmesi ile bu iki firma Türkiye koşullarında en başarılı firmalar olarak değerlendirildi.
- Bütün bu durumlar dışında depolama çeşitlerinden bahsedebilir misiniz?
Temel olarak konuşmak gerekirse 3 farklı depolama çeşidinden bahsedebiliriz; açık hava, kapalı hava ve soğuk hava depoları olarak sınıflandırılabilir. Adından da anlaşılacağı üzere açık hava depoları tamamen açıkta bulunan herhangi bir çatısı bulunmayan depo alanlarıdır. Buralarda daha çok hurda metal gibi açık havada kalabilecek ürünler depolanmaktadır. Kapalı hava depolarında ise belirli bir kapalı alan içerisinde ürünlerin hava ile teması kesilir ve bütün sıcaklık, nem gibi durumları kontrol altına alınır. En sonuncu olarak adından da belli ettiği şekilde soğuk hava depoları daha çok besin, ilaç gibi kargoların bulundurulduğu depolar bulunur.
- Satış ve pazarlamada depolama koşullarının etkileri nelerdir?
Etkileri fazlası ile vardır. Sizin depolama olanaklarınızın geniş olması öncelikle şirket imajını arttırır ve bu sayede daha fazla müşteri çekebilirsiniz. Bütün bu olanaklara sahip olmanız demek kendi fiyat çerçevenizde daha farklı hesaplamalar yapabileceğiniz anlamına gelir. Örneğin bir deponun kiralık olduğu durumlarda belirli fiyatların altına inemezsiniz ancak size direkt olarak bağlı olduğunda istediğiniz kadar fiyat kırabilirsiniz (zarar etmeyecek şekilde ). Bütün bunların dışında üzerine bu depolama koşulları sayesinde müşterinizde memnun olacağından ve ihtiyaçlarını gidermiş olacağınızdan kaynaklı rahatlıkla hizmetinizi pazarlayabilir duruma gelirsiniz.
- Son olarak gördüğünüz eksiklerin hangi yollar ile kapanabileceğini düşünüyorsunuz, düşünüyor musunuz?
Bu noktada sektörün eğitimli eleman ihtiyacının öne çıktığını söyleyebilirim. Kültürel açıdan daha donanımlı, konuşma adabı olarak daha global bir istihdam gerektiğini düşünüyorum. Bu problemlerinde okullarda okuyan, donanımsal olarak geliştirmelere açık olan sizlerin sayesinde çözülebileceğine inanıyorum.
BATUHAN YALÇIN