MUSTAFA KEMAL’İN UÇAKLARI (İsmail Yavuz-Mustafa Kemal’in Uçakları Kitabı Yazarı) RÖPORTAJ
İstanbul Üniversitesi Lojistik Kulübü olarak Mustafa Kemal’in Uçakları kitabının yazarı İsmail Yavuz ile kitabı üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
İsmail Yavuz 1964 yılında Tekirdağ’da doğdu. 1982’de Gaziemir Hava Teknik Okulları MYO Uçak Bakım Bölümü’nden Hava Astsubay olarak mezun oldu. 1982-1999 arasında Türk Hava Kuvvetleri’nde F-4, F-104 ve F-16 uçaklarında uçak teknikeri, teknik kontrolör ve öğretmen olarak görevler üstlendi. 1999 yılında F-16 Uçak Teknik Eğitim Merkezi’ne, Uçak Mekanik Öğretmeni olarak atandı. Hava Kuvvetlerinde 25 yıllık görevinden sonra 2006’daki emekliliğine dek eğitim vermeyi sürdürdü, çeşitli teknik kitaplar kaleme aldı.
2006-2007 yıllarında Hollanda’da Deadelus Avition şirketinde F-16 Uçak Mekanik Sistem Uzmanı olarak alanında çalıştı.
2007’de TUSAŞ-TAI Eğitim Merkezi’nde, uçak teknik öğretmenliğine başladı. Halen TUSAŞ Akademide, F-16 Uçağı, Hürkuş uçağı, TİHA-Anka, T-129 Atak gibi projelerde Yakıt, Hidrolik, Pinomatik, Personel Kurtarma, İniş Takımları, Motor, Ağırlık ve Balans gibi konularında Akademik ve Uygulamalı eğitimler vermektedir.
İsmail Yavuz, aynı zamanda Sakarya Üniversitesi Türkiye Cumhuriyeti Tarihi anabilim dalında yüksek lisans derecesi aldı. 2000’li yılların başından beri, Türkiye uçak imalat tarihi üzerinde çalışmalar yürütüyor, makaleler yayımlıyor, konferanslar veriyor.
Kendisine bu güzel kitabı ve bize röportaj için ayırmış olduğu vakit için çok teşekkür ederiz. Röportajımıza ilişkin detayları aşağıda bulabilirsiniz.
Keyifli okumalar…
Mustafa Kemal’in Uçakları eserinin ortaya çıkmasında hangi duygu ve düşünceleriniz vesile oldu?
“Biz kendi uçağımızı ürettik mi?” sorusuna cevap bulabilmek adına bu işe giriştim. 25 yıllık Türk Hava Kuvvetleri geçmişi olan biri olarak bu soruya derli toplu cevap verilmesi gerektiğine inanıyordum. Bu sebeple kitabımın hazırlığına 2000’li yıllarda başladım. Öncelikle Türk havacılığı ve uçak imalat tarihimiz üzerine araştırmalar yaptım. Türk havacılığının öncülerinin kitaplarını inceleyerek ve yakınları ile görüşerek çok önemli bilgiler edindim. Türk havacılığı üzerine edindiğim bilgiler arttıkça içimde daha fazla anlatma, herkese öğretme isteği uyandı. Makine Mühendisleri Odası kurucusu rahmetli Y. Müh. Şükrü Er’in önerisiyle 2011 yılında ciddi olarak kitabı oluşturmaya başladım ve 2013 yılında da kitabımı tüm Türkiye’ye duyurmak üzerine çıkarttım. Esas amacım Mustafa Kemal’in cumhuriyetinin neler yaptığını ve daha neler yapabileceğini tüm Türkiye’ye ve dünyaya kanıtlarıyla göstermektir. Sanırım kitabımı okuyanlar bu konuda hem fikir olmuşlardır.
Kitap içerisinde yer yer Mustafa Kemal’in Türk hava imalat sanayisine destek veren vecizelerinden de bahsetmişsiniz; fakat eserinizde daha çok Türk havacılığının öncülerinin bireysel olarak bulunduğu girişimlerden bahsetmişsiniz. Pekiyi eserin adı neden Mustafa Kemal’in Uçakları olarak belirlendi?
Mustafa Kemal Atatürk, eğer 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıkmasaydı, Sivas Kongresi’nde kongre başkanı olmasaydı ve Amerikan mandacılığı yerine tam Bağımsız Türkiye demeseydi. Sivas’tan Ankara’ya 27 Aralık 1919’da gelmeseydi, 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’ni kurmasaydı ve onun başkanı olmasaydı, Başkomutan olmasaydı, Büyük Taarruzu 26 Ağustos 1922’de başlatmasaydı, bugün büyük Türkiye Cumhuriyeti olur muydu?
Bugün bazı kesimler bütün bunları unutturmaya çalışıyor. Türk gençliğine Mustafa Kemal’in önemini bir kez daha açıklamak için bu ismi tercih ettim. Neden “Mustafa Kemal’in Uçakları”? Çünkü “İstikbal göklerdedir. Göklerini koruyamayan milletler asla yarınlarından emin olmazlar.” 16 Şubat 1925 tarihinde Türk Tayyare Cemiyeti bugünkü adı Türk Hava Kurumu’nu kurulurken Mustafa Kemal’in düşüncesi Türk Hava Kuvvetleri’nin temelini oluşturmaktı. Bu sadece uçaklar satın almakla değil aynı zamanda bir havacılık sanayii kurmaktı. Bu nedenle daha 1925 yılında Kayseri’de TOMTAŞ uçak fabrikasının kurulmasını sağladı. Daha sonra THK Uçak Fabrikası ve THK Motor Fabrikası kuruldu. Ve özel kuruluş olarak Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ Uçak fabrikaları kuruldu ve bunların hepsini Atatürk’ün desteklediğini görüyoruz. Ancak vefatından sonra cumhuriyetimiz 1950’lere kadar yavaş yavaş Mustafa Kemal’in görüşlerinden maalesef uzaklaşmıştır. Mustafa Kemal cumhuriyetin yetenekli ve hırslı gençlerine imkân sağlarken vefatından sonra bütün fabrikalar yavaş yavaş kapatılmış ve sağlanan imkânlar bir bir dönemin yöneticilerinin yön değiştirmesi ile engellenmiştir. 1950’den sonra da bütün uçak siparişleri Amerika’ya verilmiştir. Oysa aynı tarihlerde THK Uçak Fabrikasının THK-5 Ambulans uçağını Danimarka satın almıştır. Üstelik bu uçak Türkiye Havacılık otoritesi tarafından sertifikalanmıştır. Bu da Türk uçak sanayisinin hangi noktaya geldiğinin göstergesidir.
Şimdi neden “Mustafa Kemal’in Uçakları” anlatabildim mi?
Bozuk düşman uçaklarını tamir edip Kurtuluş Savaşı’nda keşif ve bombalama için kullanan Vecihi Hürkuş ve arkadaşları… Atatürk bu yeteneklerden ne ölçüde haberdardı? Cumhuriyetimiz genç ve arzulu havacılarımızı nerelerde destekledi?
Atatürk, 3997 kitap okumuş bir liderdi. Analiz yeteneği çok üst düzeydi. Mustafa Kemal Trablusgarp’ta savaşırken “Bizim de bir uçağımız olsa şu tepenin arkasını görseydik” diyordu. Sahada böyle tecrübeli ve öngörülü bir komutan havacılığın önemini daha 1913’lerde anlamıştı. Kurtuluş savaşı esnasında çok fedakâr havacılarımız vardı. Bunlardan Astsubay Vecihi, Yzb. Fazıl en çok uçuş yapan pilotlarımızdı. O dönemde Mustafa Kemal bu kişileri özel ödüllendirerek kutlar ve destekler.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında ise, yetenekli çocukları değerlendirebilmek için Kayseri’de Almanlarla ortak uçak fabrikası kuruluyor. Ortaklaşa kurulmasının amaçlarından biri de dönemin teknolojisini yakalamak ve bu teknolojiyi kullanabilecek eleman yetiştirebilmektir. Bir yandan da birçok başarılı gençleri Amerika’ya, Avrupa’ya eğitime gönderiliyordu. Bunlara en önemli iki örnek 1925-1930 yılları arasında Fransa da Uçak mühendisliği eğitimi gören Selahattin Reşit Alan ve 1940- 1945 yıllarında Amerika’da MIT’ ye gönderilen ve Uçak Mühendisliği eğitimi gören Zafer Orbay’dır. Selahattin Alan NuD-36 ve NuD-38 uçaklarının tasarım mühendisi, Zafer Orbay ise 1950 yılında THK-16 Jet eğitim uçağı tasarım mühendisidir. Tabii THK-16 Jet Eğitim Uçağı ne diye soracak olursanız kitabımda ki bu bölümü okumanızı tavsiye ederim.
Atatürk ebette her şeyin farkında idi, yoksa başarılı olabilir miydi? Ancak her şeyi kontrol altında tutması beklenemez ki bunu yapacak olan o zamanın yetkili kişileridir. İşte problem tam da oradadır. O zamanlarda ki yetkili kişilerin dahi Atatürk’ü tam anlamadıkları ve kendi anlayışlarına göre hareket ettiklerini görüyoruz.
Vecihi Bey çok iyi vizyona sahip biriydi. Kurtuluş Savaşı sonrası henüz cumhuriyet ilan edilmeden bile kendi uçağını tasarlamaya başlamış. Vecihi Bey biz gençlere neden yeterince anlatılmıyor? Vecihi Bey ile birlikte ilk Türk havacılarına ve ilk hava projelerimize sahip çıkmak için neler yapmalıyız?
Vecihi Hürkuş’un çok iyi bir vizyonunun yanı sıra kahraman biriydi. Dediğim gibi Kurtuluş Savaşı’nda en çok uçuş yapan pilotlarımızdandı. İlk Türk uçağını yaptığı için TUSAŞ’ta yapılan eğitim uçağına “Hürkuş” ismi verildi. Aslında Gönül ve Sevim Hürkuş’ların derlediği ve 2000 yılında Yapı Kredi kültür yayınlarında “Bir Tayyareci’nin Anıları” kitabının çıkmasıyla anlatılmaya başlandı. Benim kitabımda da oldukça fazla bir yeri vardır.
Vecihi Bey neden anlatılmıyor? Sorusuna çok cevap aradım. Temel neden olarak biz kendi insanımıza önem vermediğimiz gibi küçümsüyoruz da diyebilirim. Vecihi 1925 yılında ilk uçağını yapar sonra 1930’da Vecihi-XIV ikinci uçağına Çekoslovakya’dan “Dünyanı en iyi Spor uçaklarından biri” diye sertifika alır. Prag’dan 2000 km uçarak Türkiye’ye gelir. 1933’te İlk Sivil Tayyare Okulu (Sivil Havacılık Uçuş Okulu)’nu kurar ve üç uçak daha yapar. Ne yazık ki ülkemizde “mühendis bile değil nasıl uçak yapar” derler ve desteklemezler. Evet, Vecihi o tarihte uçak makinisti (teknisyeni) ve aynı zamanda pilottu. Pekiyi Amerika’da 1903 yılında dünyada ilk uçağını yapan kişiler olarak kabul edilen Wright kardeşlerin mesleği ne idi? Bisikletçi.. Maalesef bizim ülkemizde böyle soyutlamalar var ve acıdır devam etmekte..
Atatürk, Vecihi Hürkuş’un bu çalışmaların dönemin THK başkanı Fuat Bulca’ya sorar ve aldığı yanıt sonrası Vecihi’den istifade edin der. Bunu üzerine 1935 yılında “Türk Kuşu” nun kurulma görevi Vecihi’ye verilir. 1937 yılında ise Vecihi Hürkuş THK tarafından Almanya’nın Wermiar Üniversitesine mühendislik eğitimine gönderilir ve 1939’da uçak mühendisi olarak geri döner. Fakat Atatürk’ün ölümü ile değişen THK’nın yönetim kadrosu Vecihi’yi kurulmakta olan THK Uçak Fabrikasında çalıştırmak yerine Van iline tayin eder. O da THK’dan istifa eder.. Ne yazık ki Vecihi mühendis olduktan sonra bu birikimi kullanamaz.
İşte kısaca Vecihi hikayesi, kendi insanına değer vermeme.. Bunlar bana anlatılmadı, benden öncekilere de anlatılmadı. Ama ben gerek kitaplarla gerekse konferanslarımda anlatıyorum. Bu nedenle bu konuyu sorgulamanızdan dolayı siz gençlere teşekkürlerimi sunuyorum.
Bugün yine Vecihi hakkında farklı kitaplar yazılıyor, filmler yapılıyor. Tabii bunlarda bazı bilgi ve mantık hatalarına rastlıyorum. Ama umarım bundan sonra doğru işler yapılır.
Türkiye’nin ilk uçak fabrikası (TOMTAŞ) Türkiye Cumhuriyeti ve bir Alman şirketi ortaklığı ile kurulmuş; yani Türkiye sahanın yanı sıra artık masada da tam bağımsızlık mücadelesi verirken bir Alman şirketi ile ortaklık kurmuş. Bu denge nasıl sağlandı?
Türkiye ve Almanlar için bu şirket günümüz tabiriyle kazan-kazan projesiydi. Yeni kurulmuş Cumhuriyetle beraber Mustafa Kemal Almanlarla ortaklaşa bir fabrika kurdurdu. Çünkü Almanlar da Versay Barış Anlaşması ile silah üretimini durdurmak zorunda kalmıştı. Biz ise Lozan Anlaşması ile tüm dünyaya bağımsızlığımızı ilan etmiştik. Kapitülasyonlar Lozan’da kaldırılmıştı fakat 1913 Balkan Savaşı, 1915 Çanakkale Savaşı, 1918’e kadar 1. Dünya ve Kurtuluş savaşlarında yetişmiş nüfusumuzu kaybetmiştik. Yetişmiş teknisyen ve mühendisimiz yoktu. Bu nedenle uçak yapma teknolojisinin edinmenin yanında teknik personel yetiştirmek amaçlanıyordu ve öylede oldu. Fakat TOMTAŞ yönetimi çok yetersiz ve ilgisiz kişilerden olduğu için şirket 1928’de maalesef iflas etti.
Kayseri Uçak Fabrikası’nda 15 yılda yedi ayrı tipte toplam 212 adet uçak yapıldığını belirtmişsiniz. 15 yıl, 7 ayrı tip, 212 adet… Dünya ile kıyasladığımızda o dönemde ne durumdaydık?
212 adet lisans altında uçak üretiliyor. Bir kısmı için tamir de yapılıyor. Şu an çalıştığım kurum TUSAŞ (eski adı ile TAİ) için çok benzer bir model bu. Çünkü bazı uçak parçaları için üretim, bazı parçalar ise yurt dışından geliyor ve montajı yapılıyor. Lisans altında uçak üretimi yapmakta kolay bir iş değildir. Neredeyse Dünya seviyesinde bir teknolojiye sahip oluyoruz o dönemde. Çoğu Avrupa ülkesinden çok daha iyi bir durumdaydık.
Ve daha da önemlisi burada ki bilgi ve teknoloji birimi 1939 yılında THK Uçak fabrikasına taşınacak ve esas olarak kendi mühendisimizin tasarladığı teknisyenimizin imal ettiği uçaklar orada üretilecektir.
Eskişehir Tayyare Fabrikası, Nuri Demirağ Tayyare Fabrikası, THK Etimesgut Uçak Fabrikası ve THK Gazi Uçak Motor Fabrikası…(Saymayı unuttuğum girişimler varsa lütfen tamamlayın). Neyi yanlış yaptık sizce? Aynı veya benzer dönemlerde farklı kişiler tarafından Türk havacılığının gelişimi için projeler yapıldı girişimlerde bulunuldu. Bunlar neden tutmadı, yanlış olan neydi?
11 Kasım 1938… Bizim için kırılma noktasıdır. Maalesef en büyük hatamız bu tarihten sonra Atatürk’ün çizdiği rotadan çıkmamızdır. Türkiye Cumhuriyeti henüz olgunlaşmadan Mustafa Kemal’i kaybetti. Birçok proje yarım kaldı. Örneğin 1946’da Köy Enstitüleri kapandı. Köy Enstitüleri’yle kurulan sistemde her işi o işin ehilleri yapıyordu. Maalesef kapatıldı. 1946 ya kadar Atatürk döneminde iki kere çok partili demokrasi denendi ancak cumhuriyet düşmanları tarafından anlaşılamadığı için yarım kaldı. 1945-1950 yılları arası Rus tehdidine karşı Amerikan desteği ile dönemin yöneticileri ülkemizi güvenceye almaya çalıştı ancak bu bizi üretim anlamında çok olumsuz etkiledi.
Mustafa Kemal döneminde açılan fabrikalar yapılan imalatlar sonrasında hepsi tek tek kapatıldı ve hemen her alanda dış alıma başlandı. En büyük yanlışımız yerli teknolojiden vazgeçmemiz oldu.
Örneğin, 1950 yıllarında sadece uçak fabrikalarımızı kapatılmadı aynı zamanda bu uçaklara bomba üreten Şakir Zümre, Nuri Killigil Bomba fabrikalarını da kapatıldı. Böylece Türkiye dışa bağımlı bir ülke haline getirildi. Bu da dış borçların artması ve ekonomik krizlerle zayıf bir ülke haline gelmesine sebep oldu.
Özetle yanlışımız Atatürk’ün kurduğu tam bağımsız Türkiye yapısı devam edememesi oldu.
1950’lerden sonra belki ilk ciddi girişim TUSAŞ-TAI (1984). Günümüzde de ciddi projeler ve girişimler gerçekleştirilmeye devam ediyor. TAI’nin kurulmasında sizce öncü etken nedir?
1964 yılında TBMM’nin aldığı Kıbrıs çıkarması kararı ile Amerika’dan alınan silahlar için kullanım izni gerektiği konusu ortaya çıkınca Türkiye’nin yöneticileri nasıl dışa bağımlı hale geldiğini ve hatalarını anlıyor.
Böylece “kendi uçağını kendin yap” söylemi ile 1971 yılında Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı kurulur. Halk tarafından da büyük destek görür ve toplanan büyük yardımlarla 1973’te aynı amaçla TUSAŞ-Türk Uçak Sanayii A.Ş. kurulur. 1974’te Kıbrıs harekâtı ve Amerika’nın Türkiye’ye Ambargo uygulaması ile gerçek daha da açığa çıkar. 1979 yılında şu anki TUSAŞ- Türk Havacılık ve Uzay Sanayii arazisini vakfın parasıyla satın alınır. 1950 yılında Amerikalıların tavsiyesi ile kapatılan uçak sanayii,1984 yılında yine Amerikalıların işbirliği ile TAI- Turkish Aerospace Inc. adı altında kurulur ve lisans altında F-16 uçağı üretimine başlanır. Böylece tam 34 yıl uçak sanayiinden geri kalmışızdır. Bu uçak teknolojisinin tamda gelişme dönemidir.
TAI 2005 yılında tamamı Türk hissedarlar tarafından satın alınarak TUSAŞ olarak faaliyetlerine devam ediyor.
Bugün, 34 yıllık açığı kapatma çabası içerisindedir. Bu da ancak kendi mühendis ve teknisyenimizin çabası ile olabilecektir. Bu nedene bilinçli olarak yılmadan, bıkmadan çok çalışma içinde olunmalıdır.
Ama unutulmamalıdır ki TUSAŞ “kendi uçağını kendin yap” amacı ile kurulmuştur.
Biz, ülkesinin büyümesine ve güçlenmesine katkıda bulunmak isteyen gençlere ne yapmamızı önerirsiniz?
Hedefinizi çok yukarı koymanız gerekiyor. Sadece Türkiye’deki teknolojiye göre değil dünyanın teknolojisini takip etmeniz gerekli. Türkiye’yi dünya ile yarışır bir hale getirmemiz gerekiyor.
Örneğin; biz kendi uçağımızı yapalım derken 1998 yılında NASA-ESA ve RUS-Cosmos tarafından ISS (International Space Station) uluslararası uzay istasyonu inşasına başlanmış ve 2012 yılında inşası tamamlanmıştır. Halen 6 astronot her altı ayda bir değişimler yaparak yaklaşık 400 km uzağımızda yaklaşık 27500 km hızla dünya yörüngesinde gezmektedir. Yani şunu demek istiyorum dünya Nasa, Esa, Atlas, SpaceX, Mars projeleri ile uzay teknoloji çağına girmiş durumdadır.
Sizden araştırmanızı, bilimi teknoloji üretmenizi ve çağdaş bir toplum olmamızı bekliyoruz. Atatürk’ün yolu da tam olarak bu idi.. Sizden tekrar bu ülkeyi Atatürk’ün rotasına sokmanızı bekliyoruz.
Onur Ahçıoğlu
Lojistik Kulübü Eski Başkanı