Michelin, dengeli ve sorumlu gelişmeye yönelik taahhütlerini yansıtan “Michelin Performans ve Sorumluluk” raporunun dördüncüsünü yayımladı. “Bir şirketin performansı yalnızca elde edilen ekonomik sonuçlar değildir.” anlayışıyla hazırlanan bu rapordan bahseder misiniz? Çevresel boyutunu, verimlilik ve sürdürülebilirlik açısından bir değerlendirme alabilir miyiz? Raporda yer alan bilgiler lastiğin çevresel etkilerini ölçmek amacıyla gerçekleştirilen yaşam çevrimi analizlerinden elde edilmektedir. Bunu biraz daha detaylandırabilir misiniz?
Michelin Performans ve Sorumluluk yaklaşımı, beş temel kurumsal değer olan müşterilere, insana, ortaklara, çevreye ve gerçeklere saygıya dayanıyor. Michelin Grubu, kendi küresel üretim güçlüklerinin yanı sıra sürdürülebilir hareketlilik ile ilgili zorlukları da göğüslemek için 2002 yılında, dönemin CEO’su Edouard Michelin rehberliğinde bir gelişim süreci geliştirdi . Michelin Performans ve Sorumluluk yaklaşımı adı verilen bu süreç; grubun ürünler, iş performansı, üretim vs. alanlarında büyümesini sağlarken, hareketliliğe ve sosyal paydaşlarına olan sorumluluklarım da yerine getirmesi, bu sayede dengeli ve sorumlu bir şekilde büyüme sağlanmasını kapsamaktadır. Amaç, sorumlu gelişim taahhüdünün Michelin’in yürüttüğü tüm projeler ve gerçekleştirdiği tüm girişimlere tam olarak dahil edilmiş olmasının sağlanmasıdır. Bundan hareketle Michelin, çevresel ve sosyal performansım kamuoyu ile paylaşmak amacıyla “Michelin Performans ve Sorumluluk” adım taşıyan ve her iki yılda bir dünya çapında hazırlanan sürdürülebilir gelişme raporunun sonuncusu yayınladı.
2007 ve 2008 döneminde Michelin’in sergilediği performans hakkında ayrıntılı bilgilere yer veren son rapor, bir lastiğin ömründeki beş aşama üzerinde yoğunlaşmıştır: tasarım, ham madde alımı, imalat, satış ve kullanım ile kullanım ömrü sonunda geri kazanım. Raporda yer alan bilgiler lastiğin çevresel etkilerini ölçmek amacıyla gerçekleştirilen yaşam çevrimi analizlerinden elde edilmektedir.
Yuvarlanma direnci düşük lastiklerde dünya lideri olan Michelin daha düşük yakıt tüketimi ve daha temiz çevre için neler yapmaktadır?
Bildiğiniz gibi her yıl düzenlediğimiz “Lastiklerde Enerji Tasarrufu” aktiviteleriyle, yeşil lastiklerin yakıt tasarrufu ile çevreye olan etkileri konusunda sürücüleri bilinçlendirmeyi amaçlıyoruz. “Lastiklerde Enerji Tasarrufu” aktivitesi en son 29 Ekim – 26 Aralık 2010 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Aktivite kapsamında, Türkiye genelinde 12 il ve 18 ayrı noktada düzenlediğimiz etkinliklerde, alışveriş merkezlerinde kurulan stantlarda; özel olarak hazırlanan hesaplama aracı ile “Michelin Energy Saver” lastiklerinin kullanımı halinde sürücülerin ne kadar yakıt tasarrufu edeceklerini gösteren bir simülasyon gerçekleştiriliyor, standa uğrayan ziyaretçilere bilgilendirme broşürleri dağıtılıyor. Michelin Energy Saver etkinliklerini 20JO – yılında; İstanbul, İzmit, Ankara, Samsun, Trabzon, Bursa, Eskişehir, Kayseri, Gaziantep, Adana, Antalya ve Denizli’ de düzenledik.
1992 yılında, lastik karışımına silika ekleyerek “yeşil lastikler” konseptini yarattınız. 1992 yılından bu yana “Michelin Energy™” lastikleri ile dünya genelinde özellikle ulaştırma ve lojistik sektörleri açısından neler yapıldığını ve çevresel anlamda sağlanan katkıları sayısal değerler vererek anlatabilir misiniz?
Michelin’in Yeşil lastik’ teknolojisinin ulaştığı son nokta olan Energy Saver lastikleri, hem lastik ömrünü yüzde 40 artırıyor hem de yakıt tasarrufu sağlıyor. Yakıt tasarrufu ile çevreye de sahip çıkıyor. 1992 yılından bu yana Michelin’in düşük yuvarlanma dirençli lastiklerinin dördüncü jenerasyonu olan “Michelin Energy Saver” lastikleri sayesinde elde edilen yakıt tasarrufu ve karbondioksit emisyon salınımındaki azalmayı gösteren bir sayaç var. 100 km’ de yaklaşık 0.2 litre yakıt ekonomisi sağlayan lastikler, benzin maliyetini bir depoda yaklaşık 2 Euro düşürüyor. Karbondioksit emisyonlarını da km’ de 4 g düşürüyor. “Michelin Energy Saver” lastikleri, üstün yakıt tasarrufu özelliği sayesinde 80 litreye kadar tasarruf tasarruf sağlarken, 45 bin km’ ye kadar uzun ömür ve ıslak yolda fren mesafesini üç metreye kadar kısaltarak güvenli bir yolculuk sunuyor. 1992 yılından bu yana Energy Saver lastikleri ile tüm dünyada 13.5 milyar litreden fazla yakıt tasarrufu sağlanmış 13.5 milyar litre bu karbondioksit salınımında 34 milyar kg azalma demek. www.mucadeleye-katil.michelin.com. tr sitesinde yer alan hesaplama aracı ile aracınızda Michelin lastikleri kullanarak ne kadar benzin tasarrufu sağlayacağınızı ve kaç ağaç kurtarabileceğinizi hesaplayabilmeniz mümkün.
1998’dan beri gerçekleştirdiğiniz küresel çevre etkinliği “Challange Bibendum” etkinliğinden bahseder misiniz? Renkli kahramanınız “Bibendum- Lastik Adam”ın serüvenini anlatır mısınız?
Challenge Bibendum, Michelin Grubu’nun inançla bağlı olduğu bazı yaklaşımları yansıtmaktadır. Bunlardan ilki sürdürülebilir ulaşımı desteklerken, sorunlar olduğunu ve bunlar için acilen çözüm gerektiğini kabul etmektir. Bu sorunlar özellikle enerji ile ilgilidir çünkü ulaşım büyük ölçüde petrole ve petrol maliyetine bağımlıdır. Fosil yakıtların yakılmasıyla oluşan sera gazı emisyonları; karayolu güvenliği ve yol kazalarının sebep olduğu yüksek sayıda ölüm ve yaralanma, dünyanın birçok yerinde kentleşme hızında sürekli artışla birlikte özellikle kentsel alanlarda gürültü ve ulaşıma daha fazla erişim gereği de sorunlar arasındadır. Bunlar Michelin Challenge Bibendum’da ele alınan sorunlardan bazılarıdır. İkinci konunun iki boyutu vardır: Birinci sorunun temel kaynağı olan benzin ve mazot kaynaklı içten yanmalı motorlara günümüzde sentetik yakıtlar, sıkıştırılmış gaz, biyo-yakıtlar, elektrikli ve hibrid araçlardaki sürekli gelişmelerle bugün teknik çözümler mevcuttur. Dahası, tam hibridler, plug-in ve yakıt hücreleri gibi diğer teknik çözümler yakın gelecekte kullanılabilecek ve motorlu araçların enerji verimini, performansını ve çevresel etkisini büyük ölçüde iyileştirecektir.
İkincisi, 2015 ve somasında kullanılacak taşıt teknolojileri ve tipleri, Avrupa, Japonya, ABD, Asya ya da Güney Amerika’ da aynı olmayacaktır. Sadece kıtalararasında değil, aynı kıtada ülkeler arasında ve ülke içinde bölgeler arasında da farklılıklar olacaktır. Ulaşım ve seyahat ihtiyaçları, mevcut altyapı ve kullanılabilir enerji kaynaklarındaki farklılıklar bu ihtiyaçlara farklı yaklaşımlar ve çözümler uygulanmasına neden olacaktır. – Michelin Challenge Bibendum’un temelinde yatan üçüncü bir düşünce de bu sorunların üstesinden gelmek için pratik, uygulamaya dönük bir yaklaşımın gerekli olmasıdır. Bu nedenle Challenge Bibendum katılımcılarının bu teknolojileri kendi gözleri ile görmeleri, araçları gerçek durumlarda ilk elden denemeleri istenmektedir. Bu etkinliğin amacı, herkesin ulaşım çözümlerinin mevcut ve gelecekteki durumu hakkında gerçeklere dayalı bir fikir edinmesidir. Bunlar, 1998’de ilk başladığından bu yana Michelin Challenge Bibendum’ a olan büyük ilgilinin nedenleridir ve Michelin Challenge Bibendum bu sayede dünyanın önde gelen sürdürülebilir karayolu ulaşım etkinliği olmuştur. Dahası, dünyanın her yerinden karayolu ulaşım paydaşlarını ortak bir dava etrafında bir araya getirebilen tek etkinliktir.
Michelin, 3 ömre sahip ağır vasıta ve otobüs lastikleri ile karayolu taşımacılığında giderleri azaltarak, taşımacılık endüstrisindeki karlılıkların artırılmasına katkıda bulunuyor. Michelin’in “Lastikte 3 Ömür” konseptini ve bunun tam olarak ne olduğunu anlatır mısınız?
Michelin, ağır vasıta lastiklerinin daha uzun ömürlü ve verimli olmasını sağlayarak, bir ağır vasıta lastiğinin 3 ayrı ömürle kullanılmasına olanak tanıyor. Öncelikle, Michelin ağır vasıta lastiklerinde kullanılan 30 farklı kaliteli malzeme ve oksidasyona dayanıklı ortalama 2 km uzunluğundaki tel yapısı, Michelin karkasına en yüksek güvenilirliği ve uzun ömrü sağlıyor. 3 ömrün ilk aşamasında yeni lastik yüz binlerce kilometre kat ediyor. Sırt desen derinliği 3-4 mm’ ye indiğinde, Michelin’ den eğitim almış yetkili bir teknisyen tarafından ısıyla çalışan özel bir alet ile diş açılarak yeni desen ortaya çıkarılıyor. Diş açma, öncelikle sırtta su tahliyesini sağlayan kanalların genişlemesiyle yol tutuş güvenliğini artırıyor ve lastiğin ömrünü yaklaşık yüzde 20’ye kadar uzatarak kullanım maliyetlerini düşürüyor. Diş derinliği oranı yeni lastiğe göre daha az olan diş açılmış lastik, düşük yuvarlanma direnci sayesinde yeni lastiğe göre daha az yakıt tüketiyor. Son olarak da güçlü karkas yapısı Michelin ağır vasıta lastiklerine en yüksek kaplanabilme özelliğini sağlıyor. Karkas konusundaki teknolojik liderlik, Michelin’i kaplama konusunda da en önemli üreticilerden biri yapıyor. Toplam performans yönetiminin son aşaması olan Recamic kaplamaysa lastiğin ömrünü yüzde 80 oranında uzatıyor.
Sonuçta, toplam kullanım maliyetinin, satın alma maliyetinden daha önemli olduğu ortaya çıkıyor. Michelin lastiklerinin kalitesi, performansı ve kaplanabilirlik özelliği masraflarda azalma sağlıyor ve araç kullanım süresini artıyor. Bu noktada Michelin’in dünya lastik pazarındaki hedefi, güvenlikten ve konfordan ödün vermeden kullanıcılarına en düşük km (birim) maliyetli lastiği sunmak olarak ortaya çıkıyor.
Türkiye pazarında ithal lastikler kendi içerisinde en fazla pazar payına sahipsiniz. Sizce nihai tüketicinin sizi seçmesinde çevreci lastikleriniz ve çevreye olan katkınızın payı ne kadardır?
Michelin’in tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’ de de marka algısı çok yüksek. Bu nedenle müşterinin beklentileri de yüksek oluyor. Algının yüksek olmasında öncü marka olarak bilinmenin etkisi de çok büyük. Müşterilerimizin beklentilerini bir yük olarak görmekten çok avantaja çeviren bir yapımız var. Bu nedenle ARGE faaliyetlerine çok önem veriyoruz. 1992’de ilk düşük yuvarlanma dirençli lastiği tanıttığımızda diğer hiçbir lastik firmasının böyle bir çalışması yoktu. Şu an artık dördüncü jenerasyon düşük yuvarlanma dirençli lastikleri satıyoruz. Bunun arkasında dev bir AR-GE var. Michelin aslında bir mühendislik firması. Michelin Türkiye olarak da bir lastiği piyasaya sürmeden, iki yıla varan deneme süreçlerinden geçiriyoruz. Michelin kullanıcılarının oldukça bilinçli, araştıran tüketiciler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Ömrünün sonuna gelmiş lastiklerin geri kazanılmasından bahseder misiniz? Ne kadar oranda geri kazanım gerçekleşiyor?
ÖTL adı verilen ömrünü tamamlamış lastiklerin ger kazanımı için üç yol var. Bunlardan ilki kaplama ve yeniden kullanım, diğeri malzeme geri kazanım ve sonuncusu da enerji geri dönüşüm. Kaplama; kullanılmış lastiklerin, teknik özelliklerinin uygun olması durumunda kullanma ömürlerinin uzatılması işlemidir. Temel olarak, aşınmış olan sırt bölgesinin yenilenmesi olarak da tanımlanabilir. Kaplanmış lastikler, teknik olarak lastiğin herhangi bir performans kaybına uğramadan geri kazanılmasıdır. Bu işlem kullanılmış lastiğin teknik özellikleri elverdiği sürece tekrarlanabilir. Kaplama uygulamaları genellikle kamyon lastikleri, bazı binek araçları lastikleri, iş makineleri lastikleri ve uçak lastiklerinde yapılır. Lastiklerin yeni iken sahip olduğu özelliklerin ve malzemelerin, ÖTL olması durumunda da devam etmesi ve bundan ötürü sağlam, esnek, yeniden kullanılabilir olması nedeniyle, sanayinin muhtelif alanlarında ve bazı tüketim ürünlerinin üretilmesinde ikinci hammadde olarak kullanılabilmesi mümkündür. ÖTL’ler bu amaçla; bütün, parçalanmış, granül ya da toz olarak kullanılabilir. Artık birçok ülke ÖTL’lerinin % 35-40’lık bölümünü malzeme geri kazanımı amacıyla kullanmaktadır. ÖTL, enerji elde etmek için özellikle çimento fabrikalarında kullanılan kömüre oranla, daha düşük oranda sülfür içermesi ve aynı enerji değeri elde etmesi bakımından alternatif bir yakıt olarak kabul edilmektedir. 1 ton ÖTL, 1 ton iyi kalitede kömür ya da 0.7 ton fuel oil ile eşdeğerdir. Bu özellikleri nedeniyle ÖTL, 1992’li yıllarda toplam enerji kaynakları içinde % 14 oranında kullanılırken, 2006 yılında bu oran % 34.6’ya yükselmiştir.
Michelin Pilot Sport 3′ ten bahseder misiniz? Bu lastiği kullananların kazançları neler oluyor?
Michelin, üstün yol performansını kendi kategorisinde rakipsiz çevresel özelliklerle birleştiren yeni Pilot Sport 3’ü tüketicilerin beğenisine sundu. Pilot Sport 3, sportif şehir otomobilleri, kompakt ve büyük sedanlar, roadster ve coupe gibi küçük spor otomobiller için uygunken sportif kullanım dışındaki modeller içinse opsiyonel olarak 18 ila 19 inç aralıkta ekstra geniş yelpazeye sahip. Pilot Sport 3, spor lastiklerde referans haline gelmiş olan bir önceki nesil lastiklere göre ıslak zeminlerde, virajlarda daha iyi yol tutuş ve üç metre daha kısa fren mesafesi ile daha fazla güvenlik sağlıyor. Bunlara ilave olarak, yeni lastik, keyifli bir sürüş deneyimi için yüksek direksiyon hassasiyeti sunuyor. Bu da, Michelin’in yüksek performanslı lastiklerinin daha fazla sürüş zevki sağladığını gösteriyor. Ayrıca, Pilot Sport 3 diğer spor lastiklerden farklı olarak üstün yakıt tasarrufu ve daha uzun ömür özelliklerine de sahip.
Yeni lastiğin sunduğu yüksek hassasiyetteki sürüş özelliği, sürücünün her zaman mükemmel kontrol sağlamasını ve direksiyonun en küçük hareketinde bile nasıl yanıt vereceğini bilmesini sağlıyor. Bu sürüş zevki, aynı zamanda güvenlik ile birlikte sunuluyor. Avrupa’ da derlenen istatistikler, kazaların daha çok hava koşullarındaki değişimler sırasında olduğunu gösteriyor. Lastiğin yol ile teması zayıfladığında viraj ve frenler güvenlik açısından kritik önem arz eder. Michelin Pilot Sport 3, Green Power Bileşiği, Anti Surf Sistemi ve Programlanmış Distorsiyon lastik mimarisi gibi benzersiz ileri teknolojilerden yararlanarak bu gibi koşullarda üstün yol tutuş ve çekiş sağlıyor. Bağımsız Alman test kuruluşu TÜY SÜD Automotive tarafından yapılan karşılaştırmalı bir araştırmaya göre yeni Michelin Pilot Sport 3, otomobil üreticileri tarafından onaylanmış olan bir önceki nesil lastiklere göre virajlarda daha iyi yol tutuş sağlarken, fren yapıldığında üç metre daha kısa fren mesafesi sunuyor. Tüm bunlar yeni nesil Michelin lastiklerinin üstün performansının açık bir kanıtıdır.