Ömer Ömeroğlu fakültemize 2002 yılında giriş yapmıştır. Bu konu ile ilgili bizlere şöyle bir bilgi veriyor; Fakültemiz 1999 yılında zorunlu hazırlık sınıfı ile açılmıştı. Yani 99 yılında 1.sınıf okuyan öğrenci yoktu. Ancak ertesi yıl zorunlu hazırlık sınıfı kaldırıldı, yerine ise yeterlilik sınavı konuldu.2000 yılında ÖSS ile giriş yapan öğrenciler yeterlilik sınavını geçince 99 girişlilerle beraber 1. Sınıf oldular. Bu öğrenciler 3.sınıf olduklarında kendisinin 1.sınıf olarak okula başladığını belirten Ömer Ömeroğlu ayrıca “Eskiden 20 kişi hava ulaştırma, 40 kişi de kara ulaştırmadan alınırdı hatta bende hava ulaştırma girişliyim. Sonradan Hava/Kara birleşti ve Ulaştırma Lojistik oldu” diyor. Okul hayatında hocalarla arasının her zaman iyi olduğunu ve birçoğu ile hala görüştüğünü söyleyen Ömer Ömeroğlu fakültemiz hocalarından Ebru hocanın bazı derslerine de girdiğinden bahsediyor.
Ömer Ömeroğlu fakültemizden mezun olalı 10 yıl oldu. Mezun olduğu senelerde okulumuzun çok bilinmediğinden bahsediyor. “Zaman içinde diğer üniversiteler de lojistik bölümleri açtılar böylece bilinirlik arttı. İşletme, iktisat mezunları yerine, lojistik sektörüne kendi okulundan mezun insanlar yetiştirilmeye başlandı.” diyor. Fakültemizin eskiden yüksekokul olması ile alakalı da şuan fakülte ismine sahip olmasının daha iyi bir imaj yarattığını düşünen Ömer Ömeroğlu düşüncelerini “4 yıllık ama yüksekokul tabiri kullanılınca insanlarda yanılsama oluşabiliyor” sözleri ile ifade etti.
Neden lojistik seçtiğini bizlere anlatan Ömer Ömeroğlu, liseden sonraki yaz turizm sektöründe parttime işler yaptığını söylüyor. Devamında “O zaman da yaşamımızı sürdürebilmemiz için, bir şeylere ya bizim gitmemiz gerektiği ya da onların bize gelmesi gerektiği olgusu oluşmaya başlamıştı. Örneğin yazın tatile çıkacağız, deniz olan yerlere nasıl gideceğiz? Otobüs uçak vs. içinde insan taşımacılığı var ya da kullandığımız telefonla. Gidip üretildiği ülkeden mi alıyoruz? Hayır, tırlarla bize geliyorlar, gümrük işlemlerine tabi tutuluyorlar, depolanıyorlar, depolarda elleçleniyorlar, perakende dağıtım oluyor ve bize ulaşıyor. Biz insan olarak her şeye ulamayacağımıza göre lojistik sektör olarak bitemez. Bu nedenle seçtim, hiç de pişman değilim.” diyor.
Lojistiğin her geçen sene önem kazandığını düşünen Ömer Ömeroğlu; 20 yıl önce bunun okulu yoktu, 10 yıl önce birkaç tane vardı, artık bir sürü okulu var. Bu örnekten bile ne kadar önem kazandığını anlayabiliriz diyor. Lojistik hakkındaki düşüncelerini şu cümlelerle belirtiyor ve bizlere tavsiyede bulunuyor “Lojistik bir deniz gibidir, denizde sadece kum, kaya, deniz suyu yok. Türlü türlü canlılar nasıl varsa lojistikte de sadece bir tırın A noktasından B noktasına gitmesi değildir. İnsan taşımak lojistiğin bir kolu, yük taşımak başka bir kolu, insanları ve yükleri havadan taşımak başka bir konu, trenle, denizden, otobüs ile, tır ile taşımak bambaşka konular. Depolama, gümrükleme, stok yönetimi vs. hepsi lojistiğin alt dalları. İşte bu yüzden ne kadar çok farklı branşlarda staj yaparsanız, hangi dala daha ilginiz olduğunu iyi anlarsınız. Mezun olduktan sonra artık ilerleyeceğiniz yolda kafanızda bir şeyler oturmuş olmalı.”
Lojistik Kulübü ile olan ilişkisinden bahseden Ömer Ömeroğlu, Lojistik Kulübü’nün ilk para kazandığı aktivitede yer almış. Bunu nasıl yaptığını bizlere anlatıyor; “Öğrencilik zamanında ek iş olarak DJ’lik yapıyordum. Bir radyodan eğitim almıştım ve üzerine gece kulüplerinde çalmaya başlamıştım. Kulüp kurulunca bilgisayar ve yazıcı alınması gerekliydi. Çaldığım yerle görüştüm, oradan indirim aldık. O indirimi satışlarda ve bilette kullandık. Gece sonunda bilgisayar ve yazıcı paramız çıkmıştı ve tüm gece ben çalmıştım. Güzel bir akşamdı.”
Fuarlarda Lojistik Kulübü standını özellikle ziyaret ettiğini belirten Ömer Ömeroğlu beni tanımayanlar olurdu ben de kendimi tanıtırdım diyor ve “destek olabildiğim kadar olmaya çalışırdım; fuarlara, kariyer günlerine gelerek, derslere girerek hep destek vermeye çalıştım bunu da severek yaptım.” diye ekliyor. Bunun bir vefa borcu olduğunu düşündüğünü söylüyor. Bizlere tavsiye olarak sektörle ilgili ziyaretlerinizi ne kadar artırırsanız o kadar fayda görürsünüz diyor.
Ömer Ömeroğlu iş hayatına Slovenya Ljublajana’da devam ediyor. Burada Türkiye ve komşu ülkelerine giden (GR, BR, GEO, AZ, KZ vb.) ve oradan OOG yüklerinin trafiğini kontrol ediyor. “Aynı zamanda şirketin diğer departmanlarına (paketleme, yol izni, pilot araç servisleri vb.) destek oluyorum. Yeri geliyor liman operasyonlarına katılıyorum, yeri geliyor fuarlara, yeri geliyor toplantılara… Proje yükleri konusunda hareketin olduğu her yerde olmaya çalışıyorum.” diye ekliyor kendisi. İş hayatıyla ilgili bizlere tavsiyesi ise şu şekilde; “Kendi fırsatınızı kendiniz yaratacaksınız. Örnek veriyorum ben firmama 3 çalışan alacağım, eğer diğer fakülte mezunlarından daha iyi olduğunuzu bana ya da başka çalışan arayan firmalara kanıtlayabilirseniz, yeterli alan bulursunuz. Benim şurada stajlarım, burada part-time işlerim, bu yabancı dillerim, şu sertifika programlarım var dediğiniz zaman ne mezunu olursanız olun o kadar öne geçersiniz. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik’ten mezun olmak önemli ama daha önemli hale getirmek sizin elinizde.” İş hayatında başarıyı nasıl yakalayabileceğimizi ise şu cümlelerle bize anlatıyor; “Biraz verilen fırsatları kullanma, biraz ona da bir şeyler katma, biraz şans, biraz JIT(derslerde görmüşsünüzdür) hepsinin ayrı önemi var. Stratejiler her zaman tutmuyor, ona kalbinizden ve zihninizden geçenlerle yön vermelisiniz. Çalıştığınız yeri ve arkadaşlarınızı çok sevebilirsiniz ama orada 5 yıllık kaldıktan sonra devam etmeli mi? Edilirse ne olur, kalınırsa ne olur ya da çalıştığınız yeri hiç sevmeyip her gün yeni bir şeyler öğreniyorsunuzdur o zaman seveceğiniz yere mi gitmeli yoksa kendinize bir şeyler katmaya devam mı etmeli? Dediğim gibi birçok soru havada kalabiliyor, işte burada 6. his veya şans devreye giriyor.”
Son olarak etkinliklerimizi takip etmeye çalıştığını, etkinlikten öte katılım yükseltilirse daha da verimli olacağını belirtiyor.