Bilgehan Engin // Fr. Meyer’s Sohn (GmbH & Co) KG Genel Müdürü
1)Bilgehan Bey Merhabalar, öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz?
Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Mezunuyum. Mezun olduğumdan bu yana lojistik sektöründe çalışıyorum. 2008’den beri Fr. Meyer’s Sohn (FMS) Logistics Türkiye Genel Müdürüyüm. Ayrıca, DTO 37. Komite üyesi ve UTIKAD Yönetim Kurulu Yedek Üyesi ve Bölgeler Koordinatörü olarak STK çalışmaları yürütmekteyim.
2)Lojistikte kaçakçılık nedir, hangi yollarla yapılır ve en çok hangi ürünlerin kaçakçılığı yapılmaktadır?
Kaçakçılığın ceza hukuku temelinde çeşitli tanımlamaları var. Bu tanımlamaların ortak olarak referans aldığı; bir eşyanın gizlice bir ülkeye sokulması ya da bir ülkeden çıkarılması, gümrük işlemine tabi tutulmaması gibi noktalar var. Lojistikte kaçakçılık dediğimizde ise, daha özel ve dar anlamıyla, ekipman, yani konteyner kaçakçılığından bahsedebiliriz.
3) Kaçakçılığın önlenmesi zor olan ve en çok yapıldığı alan hangisidir? (Limanlar, gümrükler, sınır kapıları…)
Ülkemizdeki kaçakçılık yapısına bakarsak, daha çok sınır boyları demeliyiz. Ancak elbette ki listenin baş sıralarına sahil şeridi, limanlar ve gümrükleri de koymak gerekir.
4)Hangi kurumlar, tüzel kişilikler veya kişiler kaçakçılıkla mücadele etmektedir?
İçişleri Bakanlığı, Gümrük Muhafaza, Jandarma ve diğer kolluk güçleri.
5)Lojistikte yapılan kaçakçılığın lojistik sektörüne ne gibi zararları vardır?
Deniz taşımacılığında 1950li yıllarda başlayan konteyner taşımacılığının hızlı şekilde yaygınlaşmasıyla, yükleme kutuları, yani konteynerler de aynı hızla tüm dünyaya yayıldı. Bu kutuların belli standartları ve ekonomik değerleri var. Özellikle 2020 yılında patlak veren Covid-19 Pandemisinin temel teşkil ettiği tedarik zincirleri krizi ile konteynerlerin ekonomik değerleri arttı. Ek olarak, tedarik zincirlerini bozucu etkilere neden olan konteynerlerin belirli büyük limanlarda toplanması ve küresel dolanımının aksaması ile bu değer daha da yükseldi. Bu da beraberinde konteyner kaçakçılığı gibi, aslında daha önceleri de var olan, ancak bu süreçle daha da hızlanan bir kaçakçılık türüne yol vermiş oldu.
6)Kaçakçılıkla mücadelede lojistik firmalarının üstüne düşen görevler nelerdir?
Genel olarak kaçakçılık konusuyla mücadele için lojistik firmalarına düşen temel görev, personelini eğitmek ve bilinçlendirmektir. Taşıdığı malı tanımak; temel özelliklerini ve değerini bilmek, bu amaç için oldukça önemli. Konteyner kaçakçılığı ile mücadele için ise, taşıdığı malı tanımanın yanında müşterisini, yani taşıtanı da tanımak büyük önem arz etmektedir. Genellikle, daha önce hiç tanımadığı bir taşıtandan ya da taşıtan rolüne bürünmüş organize örgütten, bir anda 30-40 konteynerlik büyük bir taşıma siparişi almak, konteyner kaçakçılığı sürecinin lojistik firmalar için başlangıç noktasını teşkil etmektedir.
7)Gümrüklerde, gümrüklü bölgelerde, sınır kapılarında kaçakçılığı önlemek için neler yapılmaktadır, personel ve ekipmanımız, gümrük ve sınırlarımız kaçakçılığı önlemek için yeterli midir?
Öncelikle bu mücadelenin hukuki zemini TCK ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunudur. Kaçakçılık suçları için kamu davası açılır, yani şikâyete tabi suçlardan değildir. Hukuki olarak sağlam bir zeminden bahsedebiliriz. İşin diğer tarafına, yani sorunuz çerçevesinde personel ve ekipman tarafına bakarsak, Emniyet teşkilatında Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi altında köklü bir yapı bulunmaktadır. Ayrıca genel bir kolluk kuvveti olarak Gümrük Muhafaza Teşkilatımız bulunmaktadır. Yani yapısal olarak bir eksiğimiz yoktur. Değişen çağa ve suç tiplerine göre bu teşkilatlarımız güncellenmektedir. Mevcut durumda, gümrük kapıları ve limanlarımızda güvenliğin sağlanması için teknolojik alt yapımız da iyi durumdadır. Kapalı devre TV sistemleri, yüz tanıma, plaka okuma gibi teknolojik imkânlarımız modern durumdadır. Ne var ki işin bir başka boyutu var. En yaygın kaçakçılık türlerine bakarsak, başta gelenler akaryakıt, çay ve sigaradır. Bunlar sınır boylarında yürütülen kaçakçılık türleridir. Ekseriyetle Doğu ve Güneydoğu sınırlarımız bu kaçakçılık türlerinin yoğun olarak yürütüldüğü bölgelerdir. Buradaki kaçakçılığı önlemek için gereken yöntemler oldukça farklıdır. Bölge illerdeki iş olanaklarının az olması, eğitim eksikliği, terör gibi yapısal sorunlarımız vardır. Ayrıca dağlık arazi üzerinde uzanan uzun ve denetimi zor sınır hatları için çok başka bir mücadele sistematiği gerekmektedir.
8)Kaçakçılıkla mücadele için yapılan ya da yapılması planlanan yatırımlar ve izlenilecek politikalar neler, yeterli buluyor musunuz?
Teknolojik imkânlar daha yoğun kullanılabilir. Ancak en büyük yatırım eğitime, ekonomiye ve hatta turizme olmalı. Eğitim ile bilinçlenme, ekonomik planlamayla iş imkânlarının artması ve belli bölgelerde turizmin canlanmasıyla kültürel değişim ve yine alternatif iş alanlarının doğması mümkün olacaktır. Bunlar, ülkemizdeki kaçakçılığın kontrol altına alınmasında en yapısal önlemlerdir.
9)Kaçakçılık için izlenen hukuki süreç nasıldır, verilen cezalar ya da yaptırımların yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
Yukarıda değinmiştim. TCK, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu; Silah, Uyuşturucu, Tütün ve Alkol, Tarihi Eser kaçakçılığı dışında kalan, özellikle Gümrük Kaçakçılığı suçları ve cezalarını regüle eden bir kanundur. Günümüz şartlarında yeterli olup, olmadığı konusu hukuk tekniği açısından değerlendirebileceğim bir konu değil. Ancak kanunumuz kapsamlı ve günceldir.
10)Sık sık gördüğümüz akaryakıt kaçakçılığı nasıl önlenebilir, bu konuda eksiklerimiz neler?
Akaryakıt kaçakçılığı, kaçakçılar açısından en popüler tür olarak göze çarpıyor. Bunun birçok nedeni var; en basiti, akaryakıt üreten ülkelere komşu olmamız. Ayrıca bu ülkelerin bazılarında yıllardır yaşanan otorite boşlukları ve iç karışıklıklar, ülkemizin maruz kaldığı akaryakıt kaçakçılığı açısından da talihsizliğimizdir. Akaryakıt vergilerinin, 2020 yılı hariç oldukça yüksek olması ve bölgesel mücadele mantığımızın çok gelişmiş olmaması, üzerinde durmamız gereken konular. Örneğin, akaryakıt kaçakçılığında yıllardır ilk sırada yer alan Hatay ilimizde yerel önlemler üzerinde çalışılabilir.
11)Her ne kadar lojistikte kaçakçılığı önlemek için önlemler alınıp denetim sıkı tutulsa da kaçakçılık sorunu halen devam etmektedir. Sizce bu sorunun sebebi nedir hangi alanda veya konuda eksiklikten kaynaklanmaktadır?
Kaçakçılık çok boyutlu ve dolayısıyla birçok nedenleri olan bir olgu. Aslında yukarıdaki sorulara yanıt verirken parça parça değindim. Türkiye’nin ağırlıkla yönetmesi gereken kaçakçılık tipi sınır boyu kaçakçılığı. Bunun temelinde sosyal, kültürel ve ekonomik nedenler yatıyor. Elbette ki başka türlü kaçakçılık çeşitleriyle de karşı karşıya kalıyoruz. Ancak benim gördüğüm kadarıyla, hukuki ve örgütsel alt yapı anlamında Türkiye’nin kaçakçılıkla mücadele konusunda çok büyük eksiği yok. Hatta, teknolojik imkanları kullanım anlamında birçok komşu ülkeye göre Türkiye çok daha ileri bir noktada. Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerimizde, bölgenin yapısına özgü ve özellikle kaçakçılığa yönelik olarak eğitim stratejileri geliştirilir ve ekonomik planlamalar yapılırsa, bu konuda belli bir sürede ciddi adımlar atılabilir.
12)Hiç karşılaştığınız veya süreci takip ettiğiniz bir kaçakçılık olayı oldu mu olduysa bahseder misiniz?
Elbette yıllar içinde birçok konu oldu. Bir TİO olarak, daha ziyade bizim karşı karşıya kaldığımız kaçakçılık türü, konteyner kaçakçılığı oluyor. Riskimiz burada. Bir ihracat müşterisi, yani bir taşıtan olarak davranan kişi ya da kişilerce yükleme siparişi oluşturuluyor, daha sonra konteyner sahasından alınan boş konteynerler, başka bir yere satılmak üzere kayboluyor. Birkaç sefer bu gibi tatsız girişimlere muhatap olduk. Son dönemde birçok meslektaşımızın benzer risklerle karşı karşıya kaldığına da şahit oldum.
13)UTİKAD’ın lojistikte kaçakçılık ile ilgili planlanan herhangi bir çalışması var mı, var ise çalışma hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
Denizyolu Çalışma Grubumuzda konteyner kaçakçılığı hakkında dönemsel olarak sunumlar, paylaşımlar ve vaka çalışmaları yapılmaktadır.
14)Son olarak Bilgehan Bey öğrencilerimize tavsiyeleriniz nedir?
Küresel pazarda lojistik sektörü çok hızlı bir değişim sürecine girmiş durumda. Pandeminin yarattığı küresel ortam adeta, dünya ticareti ve dolayısıyla tedarik zincirlerine güçlü bir değişimi dayatıyor. Elbette ki bu değişim ve dönüşüm sürecinin 2008 yılı finansal krizinden gelen köklü nedenleri var. Netice itibarıyla, lojistik sektöründe kariyer planlaması yapan genç arkadaşlarımı, bana kalırsa büyük fırsatların olduğu, heyecanlı ve rekabetçi bir dünya bekliyor. Tabi ki, bahsettiğim değişimin farkındalığı çok önemli. Bu değişimin dinamikleri üzerinde kafa yormak ve buna uygun hazırlık yapmalarını öneririm. Lojistik sektörü, merkantilist dönemden beri her zaman uluslararası bir sektör olmuştur. Dijitalleşme ve akıllı sistemlerin kullanılması hız kazandıkça, bu küresel Pazar iyiden iyiye entegre bir hal alacak. Bu muhtemelen, operasyon yönetiminin akıllı sistemler üzerinde olduğu, lojistik uzmanın sistem yönetimi tarafında duracağı bir entegrasyon modeli olacaktır. Temelinde lojistik bir ağ işidir. İnsan faktörünün tamamen ortadan kalkması kısa vadede olacak bir iş değildir. Belki de hiç olmayacak. Bu gelişimlerin ışığı altında, genç profesyonellerin kariyerlerini bu esaslar üzerinde planlamalarını öneririm.
Tecrübelerinizi ve bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.
Barış Orakcı