Lojistik personelinin yaşadığı zorluk ve sıkıntıların oluşmasının ana nedenlerinden biri şirketlerde veya okullarda verilen eğitim programlarının eksikliklerinden kaynaklanıyor. Tüm sektörlerde olduğu gibi lojistik sektöründe de eğitim kuşkusuz büyük önem taşıyor. Rekabetin yoğun olduğu bu sektördeki şirketlerin; başarıya ulaşabilmesi için nasıl bir eğitim politikası izleyeceğini, eğitim konusunda hangi girişimlere öncelik vermeleri gerektiğini belirlemeleri gerekmektedir. Üstelik sektörde lojistik eğitimi almış personel eksikliğinin olması, lojistik şirketlerinin mevcut çalışanlarının eğitimine daha fazla önem vermelerini gerektiriyor.
Lojistik sektörünün içinde, bu sektöre girdiği zaman fazla bir bilgiye sahip olmayan ama yaşadıklarından birçok şey öğrenmiş insanlar var. Jim Davidson da bu insanlardan biri. Jim Davidson, lojistik sektöründe eğitimin önemini vurgulayan yazısı “The Confessions of A Logistics Man” ile sektör içinde yaşadıklarını bizlerle paylaşıyor. Bizlerde Lojistik Adam’ın itiraflarını dikkate alalım. Belki onun tecrübelerinden yararlanıp bir şeyler öğrenebiliriz.
Lojistik sektörü 40 yıldan fazla süredir büyük bir gelişme gösteriyor. Aslına bakılırsa, nakliyat ve dağıtım gibi küresel ekonomi şirketlerinin büyümelerinde temel teşkil eden faktörleri bünyesinde barındıran lojistik sektörü, 1960’dan önce bir disiplin ya da endüstri olarak kabul edilmiyordu bile. Bugün ise, özellikle Kuzey Amerika’da saygın üniversite kurumları lojistik alanında doktoral eğitim programları sunuyor. Aynı şekilde, mesleki organizasyonlar lojistik endüstrisini anlamak, sınırlarını daha da geliştirmek ve derinleştirmek konusunda büyük çaba harcıyor. Araştırma ve tartışma forumlarının yanı sıra, lojistik uygulayıcılarına pratiğe ilişkin programlar sunuyorlar. Böylece, başlangıç seviyesinden itibaren sektörde faaliyet gösteren bir kişinin profesyonel gelişme çizgisini, kariyerini şekillendiriyorlar.
Yönetim hiyerarşisi içinde Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi’nin büyük bir gelişme göstermesinin en önemli belirtisi, sektörde görülmeye başlayan “parlak” çalışanlar. Bunun en temel sebebi, Tedarik Zinciri Yönetimi’nde eğitimin daimi gelişmenin anahtarı olduğunun görülmesidir. Ancak eğitim kadar önemli olan bir şey daha var, o da sektör ve çalışanlar için hangi eğitim programının yürütülmesi gerektiğinin belirlenmesidir. Tedarik Zinciri Endüstrisi’nde çalışmak için gerekli en büyük avantajlardan biri eğitimdir. Şu anda, sektöre ilişkin başlangıç seviyesindeki bilgi birikimine sahip birçok kişinin varlığından söz edebiliriz. Bu kişiler; endüstri jargonlarını bilen, temel nakliyat, dağıtım, depolama gibi konularda donanımlı ve en önemlisi bilgisayar temelli iş ve bilgi akışını nasıl kullanabileceği altyapısına sahiplerdir. Başarılı olanlar, şirketin kültürüne çabucak adapte olabilen kişilerdir. Ama gerçekte, bu her zaman garanti değildir. Aslında eğitim ile iş dünyası arasındaki temel fark, kişilerin değerlendirilme şekli ile ilgilidir.
Eğitim, üzerinde büyümeniz gereken bir platformdur. İş dünyası bu platformda performans göstereceğiniz bir aşamadır. Genel olarak ifade etmek gerekirse, büyük şirketler ekip performansları sayesinde başarıya ulaşır. Bu nedenle başarılı olmak isteyen bir şirketin sahip olduğu kültür çok önemlidir. Ekip performansına dayalı kültürlerde çalışanlar genelde ortalama çalışan olarak nitelendirildikleri halde, ekip içinde ortalamalarının üzerinde performans göstermektedir. Aslında bir adım geri atın ve başarılı bir şirkette birçok iyinin arasından en iyileri seçmenin ne kadar zor bir iş olduğunu düşünün. Diğer taraftan, düşük performans gösterenleri belirlemenin o kadar da zor olmadığını göreceksiniz. Eğitim, parlak bir öğrenciyi kişisel bir paket olmaktan çıkartır; güçlü ve etkili bir alet çantasına dönüştürür. Tabi burada lojistik sektörü için eğitilen kişinin nasıl bir performans göstereceği, içinde yer aldığı kültüre ve çantasındaki aletlerin test edildiği iş çevresine bağlıdır.
Eğitimin en açık etkisi başlangıç aşamasındadır. Lojistik konusundaki tüm eğitim programları genellikle, oyuna yeni girecek olanlara temel bilgileri verir. Eğitimle kazanılan bilgiler; kariyer süreleri boyunca hep bir adım ileri gitmek isteyenlere, iş yaşamında elde ettikleri tecrübelere eklenen artıları getirir. Eğitim sadece daha derinleri kazmaya yardımcı bir araçtır. İş yaşamının gerçekliği basittir: bildiklerimiz için bize para ödemiyorlar, yaptıklarımızla para kazanıyoruz. Bazılarının hak ettikleri parayı kazanmadıkları için sızlandıklarını görürsünüz. Onlara yardım edin ve onların değerleri ne ise o oranda kendilerine para ödendiği’ gerçeğini kabul etmelerini sağlayın.
Bir de lojistiğin bir diğer yüzünden burada bahsetmek istiyorum. Şirketlerin büyüme ve insan kaynakları ihtiyaçlarını güvence altına alacak birimlere gereksinimleri vardır. Bu birimlerin de endüstriye ait finansal kaynaklara ihtiyacı vardır. Toplumun ise, oluşan sinerjinin sorunlar karşısında üreteceği sonuçlara ihtiyacı vardır: şehir merkezlerindeki trafik problemi, yoğun trafiğin yarattığı çevre sorunları, otoyol ve demir yollarının altyapı eksiklikleri gibi sorunlar küresel ekonomiye bağımlı dünyada muazzam önem taşıyan konulardır. Örneğin; Kuzey Amerika yeni, daha güvenli, daha ekonomik, daha temiz yollarla besin ve maddelerin taşımacılığını yapmalıdır. Bu nedenle üniversiteler ve eğitim kurumları, araştırma ve çözüm getirecek forumlar üzerinde duruyor. Her şeyin bir karşılığı vardır ne de olsa…
Son birkaç yılda endüstrimizin göstermiş olduğu büyüme ile ününün yayılması çok heyecan verici. JIT, GPS ya da Internet portalları olmadan nasıl işlerimizi yürütüyormuşuz, bunu hayal bile edemiyorum. Kuşkusuz bu teknolojilerden hiçbirine; tüm faaliyetleri daha hızlı, daha iyi ve daha ucuz gerçekleştirmeyi amaçlayan endüstri, kurumlar ve lojistik profesyonellerinin ortaklaşa yürüttükleri çalışmalar olmasaydı ulaşamazdık. Bununla birlikte, yeni bir eşiğe girdiğimizi belirtmem gerekiyor. Yeni mücadele alanları bizi yeni çözümler bulmaya itiyor. Yeni teknolojiler bize alet çantasının dışında kalan yeni araçları getirecek. Sürekli eğitim bizi sürekli gelişmeye yönlendirecek. Ve tüm bunlar başarılı şirketlere başarılı bir şekilde performans gösterecek çalışanları sağlayacak. Ancak buradaki temel nokta performanstır.
Lojistik Endüstrisi’nde kulaktan kulağa dolaşan bir söylenti var: yetkilendirme. Eğitim kurumları beceri ve süreçleri öğretebilir. Başarıyla motive olanlar, bu becerileri edinebilir ve performansa odaklanabilir. Endüstri ise bu kişilerin performans gösterecekleri çevreyi yaratır ve ihtiyaç duyacakları araçları sağlar. O halde ‘yetkilendirme’ anahtarını kim elinde tutacak? Benim düşüncemi sorarsanız, bence kimse kimseyi yetkilendiremez. Biz ancak kendi kendimizi yetkilendirebiliriz.
Görüyoruz ki lojistik konusu koca bir derya ve öğrenmenin sonu yok. Aslında lojistik sektörünü Mevlana’nın olgunlaşmayı anlatan şu sözüyle özdeşleştirmek çokta yanlış olmaz; “Hamdım, Piştim, Yandım.”.
Bu sektöre yeni girmiş binlerce kişi şuan hamlık aşamasında ve pişmek yılları alabilir. Bu aşamada biraz kaygı, biraz merak biraz heyecanla edinilen küçük büyük her türlü tecrübe bir şeyler katar insana. Ve yıllar geçtikçe, tecrübeler arttıkça pişmeye başlanır. Yaşı ilerlemiş olmasına rağmen halen öğrenmeye açık, yenilikleri takip eden yöneticiler var bu sektörde. Önemli olanda zaten bu yöneticiler gibi pişmeye devam etmek. Ne zaman ki insan ben yandım yani oldum artık derse o zaman kendini yeniliklere ve öğrenmeye karşı sınırlandırmış olur. Fakat lojistik sektöründe yandım diyebilmek o kadar da kolay değildir.
Seda TARIKÇI