Lojistik, üretim alanından tüketim noktasına kadar geçen süreç içerisinde her türlü ürün, bilgi ve para akışının yönetilmesine yardımcı olan faaliyetler bütünüdür. Lojistik faaliyetler ise ülkenin ulaştırma altyapısı, coğrafik konum, dış ticaret hacmi, yatırım düzeyi, iktisadi büyümesi ve bazen tarihteki siyasi nedenlere göre değişim gösteriyor.
Günümüzde Lojistik Performansını artırmak adına yapılabilecekler sadece yeterli altyapı imkanlarına sahip olmak veya gümrük işlemlerini kolaylaştırmakla sınırlı değildir. Ulaştırma altyapısına alt başlıklar halinde bakacak olursak;
- Fiziksel Altyapı
- Operasyonel Altyapı
- Kurumsal Altyapı
Fiziksel Altyapı başlığı altında değerlendirdiğimiz lojistik performans ölçütleri,temelde şunlardır: Karayolu ağı, demiryolları, deniz limanları, havaalanları ve lojistik merkezlerin niteliği ve niceliği, uluslararası ağ ve koridorların varlığı, trafik güvenliği, yasal düzenlemelerin mali yükleri,teknoloji, enerji, iletişim, finans ve diğer hizmet girdilerinin maliyeti vb.
Operasyonel Altyapı başlığı altında değerlendirdiğimiz lojistik performans ölçütleri ise; Taşıt filosunun büyüklüğü, taşıma araçlarının nitelikleri, taşıma yöntemi, lojistik alanında istihdam edilen işgücünün niteliği ve niceliği, lojistik hizmeti veren firmaların sayısı, ciroları ve kurumsallaşma düzeyi, lojistik faaliyetlerinde dış kaynak kullanım oranı, yenilik yaratma kapasitesi, uzmanlaşma düzeyi, finansman olanakları, üretim faktörleri için kapasite kullanım oranı vb.
Kurumsal altyapının bazıları ise; Gümrük bürokrasisi, gümrük işlemlerinin süresi, firmaların piyasaya giriş çıkış kolaylıkları, vergi teşvikleri, sübvansiyon, vb.
Altyapı ve gümrük işlemlerini inceleyecek olursak, sorunun kaynağı, belirlenmesi, netleştirilmesi, kamu yararını gözetecek şekilde çözümün sunulması, geliştirilmesi ve yürürlüğe girmesi, uyum sağlanması vb. hayli zaman alan ve yeniliklerle beraber farklı sorunları da beraberinde getiren bir çözümdür. İstanbul Havalimanını (İGA) da bu kapsamda inceleyebiliriz. Atatürk Havalimanının trafiğini azaltmak ve hava kargo gelişimi açısından “ Hub “ özelliğini taşıması amaçlanarak yapılan İGA, hedeflenen sorunlara çözüm oluyorken, beraberinde bir takım yeni sorunları da getirdi. Ulaştırma, altyapı, lojistik dediğimizde lojistiğin işlevlerinin, tedarik zinciri yönetiminin yanı sıra diğer etkenler de göz önünde bulundurulması gereken ve es geçilirse belli kayıplara neden olan bileşenlerden oluşuyor. Temelde müşteri memnuniyetine dayanan hizmet pazarlaması ürün pazarlamasına göre çok daha zorlayıcı ve kırılgan bir yapıya sahiptir. Hizmet Pazarlaması kapsamında da şirketlerin yeniliklere açık olması, lojistiğin temel faaliyetleri dışında diğer hizmetleri de sağlaması gerekmektedir. Bu şekilde hem bahsettiğim hızı yakalayabilecek hem de karlılık düzeyini üste taşıma şansımız olacaktır.
Sevkiyatların izlenebilirliği, tedarik zinciri sürecindeki iletişimin yönetilebilir olması ve ürünün önceden planlanan zamanlamaya göre teslim edilmesi lojistik maliyetler ve müşteri deneyimi açısından oldukça önemlidir.
Sınır kapılarındaki değerlendirilemeyen bekleme süresi, evrakların büyük bir özenle hazırlanması gerekmesi ise temel sorunlarımızın özünü oluşturuyor. 2012 yılında NCTS sistemine geçiş yapmamızın bize sunmuş olduğu kolaylıklar gibi yeni sistemlerin geliştirilmesi ve kullanılması süre ve maliyet açısından etkili olabilir.
Lojistiğe herkesin kendi alanının tuttuğu ışık kadar değil, tüm boyutuyla bakılması gerekmektedir. Özellikle bunlardan bahsetmemin sebebi ise Lojistik Performans Endeksine (LPI) bakıldığında bu alanlardaki düşüşün Türkiye’yi sıralamada oldukça geriletmesidir. Coğrafik konumumuz nedeniyle Asya’yı Avrupa’ya bağlayan Türkiye, lojistiğin merkezi olabilecekken hız, kalite, takip gibi nedenlerle gerilemeye devam ediyor. Lojistiğe ve dolayısıyla Tedarik Zinciri Yönetimine hız ve teknolojiyi entegre ederek şimdilik maksimum verime ulaşmamız mümkündür. Yapısı gereği hem durmaksızın hem de kusursuz yenilenmeyi talep eden sektörümüzde teknolojinin, endüstri boyutlarının, müşteri istek ve taleplerinin geldiği son noktayı takip ederek kaliteyi üst düzeye taşımak mümkündür. LPI deki gerilemeye sadece lojistikçilerin değil ekonomideki dalgalanmaların da zaman zaman sebebiyet verdiğini görüyoruz. Yabancı para birimi ve enflasyondaki durmaksızın devam eden artışın etkisi ise fark edilecek kadar yüksek. Dövizdeki hareketlilik lojistik yatırımlarını da oldukça etkiliyor. Yatırımcıların risk almak istememesi sıralamadaki gerilemeyi tetikleyen nedenlerden birisidir. Durum ekonomik anlamda ele alındığında ise beklenen ve beklenmeyen dalgalanmaların etkisi altında kalabileceğimizi yaşayarak gözlemliyoruz. Bir diğer deyişle dış çevre koşullarının aniden ortaya çıkması bizleri genelde hazırlıksız bir şekilde yakalıyor. 2019 un sonlarına doğru yaygınlaşan ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da acil durum olarak belirtilen Corona virüsü ticari anlamda da krize yol açabilecek şiddette. Sınır kapılarının kapatılması, kağıt ve metal paranın kullanımının azaltılması (istenmemesi) ticareti ve dolayısıyla da lojistiği etkileyecektir. Ağırlıklı olarak karayolu taşımacılığı yaptığımızı varsayarsak, sınır kapılarının kapatılması ithalat ve ihracat işlemlerini bir süreliğine de olsa durdurarak ciddi miktarda kar kaybına hatta zarara yol açıyor. Bu durumda ticareti kolaylaştıran düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
GÜNAY MALİKOVA
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ LOJİSTİK KULÜBÜ GENEL KOORDİNATÖRÜ