1760 ile 1830 yılları arasında İngiltere’de başlayan Sanayi Devrimi , dünya tarihinde insanın varoluş çerçevesini değiştiren nadir olaylardan biri olarak kabul edilmektedir. Sanayi devrimi, insanların nasıl çalıştıkları, nerede yaşadıkları konusunda köklü değişiklikler getirmiştir. Günümüze kadar olan süreçte teknolojinin takip edilemeyen değişim hızı nedeniyle sanayi, insanların değişen ihtiyaçlarını karşılamak için dinamik kalması gereken bir alan olmuştur. Neredeyse her geçen gün üretimde kullanılan yöntemler değiştikçe, şirketler de teknolojileri iş süreçlerine entegre etmek ve böylece süreçlerini dijitalleştirmek için gerekli adımları atmaya başlamıştır . Endüstri 4.0, üretim ve hizmet sistemlerinin tüm aşamalarının dijitalleşmesi stratejisinde önemli bir rol oynamaktadır.
Lojistik 4.0’ın anlaşılması için kronolojik olarak birinci endüstri devrimi buhar gücü kullanılarak demir ve tekstil sanayilerinin verimliliğini artırmıştır. Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen önce gerçekleşen ikinci endüstri devrimi elektrik gücünün sayesinde seri üretime geçişi simgelemektedir. Ekonomik manzarayı değiştiren üçüncü endüstri devriminde ise dijital devrim, elektronik cihazların kullanımı ve bilgi teknolojilerinin gelişmesiyle üretimi daha da seri hale getirmiştir.
Endüstri 4.0, 2011 yılında bilgisayarlı üretimi teşvik eden bir Alman hükümet projesinden ortaya çıkan bir terimdir. 18. yüzyılda gerçekleşen sanayi devriminden bu yana “dördüncü sanayi devrimi” olarak da anılmaktadır. Dördüncü sanayi devrimi, Alman Ekonomik Kalkınma Ajansı tarafından 2011 yılında ortaya atılmasından sonra üçüncü sanayi devrimi üzerine kurulmuştur.
Endüstri 4.0 terimi, katmanlı üretim/3D baskı, arttırılmış gerçeklik, büyük veri analitiği, blockchain teknolojisi, bulut hizmetleri, işbirlikçi planlama, tahmin ve yenileme, insansız hava araçları, elektronik, veri değişimi, e-satınalma, kurumsal kaynak planlama, global konumlandırma sistemleri ve genel paket telsiz hizmetleri (GPS ve GPRS) radyo frekansı, tanımlama, satış ve operasyon planlaması, nesnelerin interneti, ulaştırma yönetim sistemi, depo yönetim sistemi, giyilebilir teknolojiler ve dijital ikiz gibi çok sayıda fiziksel ve dijital teknolojinin bir araya gelmesiyle tanımlanmaktadır. Uluslararası olarak endüstriyel nesnelerin interneti olarak bilinen Endüstri 4.0, imalat endüstrisinin gelecekteki rekabet gücünü sağlayan akıllı, kendi kendini düzenleyen ve birbirine bağlı bir endüstriyel değer yaratmayı amaçlamaktadır. Ayrıca ABD, Çin gibi diğer küresel güçler de aynı terimi farklı isimler vererek kendi yol planlarını açıklamışlardır. İngiltere bu sürece “Akıllı İmalat Koalisyonu”, AB “Geleceğin Fabrikaları”, Japonya “Toplum 5.0”, Fransa “Geleceğin Endüstri Girişimi” isimlerini vermişlerdir.
Sanayi 4.0’ın sağladığı hizmetlerin büyük bir kısmı lojistik alanı ile örtüşmektedir. Lojistik sektörü değerlendirmesinin ilk aşaması için anahtar kelime taşımacılığın mekanizasyonudur yani manuel araçlardan ve hayvan gücünden demiryolu ağlarına ve buharlı/uçak vardiyalarına geçişi temsil etmektedir. İkinci aşama olan lojistik 2.0, otomatik depolar, liman kargolarının mekanizasyonu, otomatik sıralama vb. gibi lojistik ekipmanların kullanılmasının başlangıcı olarak kabul edilir. Lojistik sektörü değerlendirmesinin üçüncü dalgası, sayısal olarak kontrol edilen makineler ve endüstriyel robotlar tarafından şekillendirilmiştir. Bu nedenle, lojistik 3.0’ın anahtar ifadesi, lojistik yönetim sistemleri olabilir. Ayrıca lojistik sektörünün değerlendirme zaman çizelgesinde gelinen aşama nesnelerin interneti ve hizmetlerin interneti teknolojilerinin değerlendirilmesine dayanmaktadır. Lojistik 4.0 terimi, lojistiğin siber fiziksel sistemlere dayalı yenilik ve teknolojilerle entegrasyonu olarak tanımlanabilir.
Dördüncü sanayi devrimi için hizmet sunan Lojistik 4.0, zaman ve kaynakların optimizasyonu, tedarik zinciri izlenebilirliği, verilerin güvenliği ve bütünlüğü ve farklı insan ve dijital aktörler arasında uygun birlikte çalışabilirlik ile nitelendirilebilir. Bu dijital ekosistem aynı zamanda yenilikçiliği ve sosyal ve çevresel olarak daha sürdürülebilir ticareti teşvik eden yeni bilgi tabanlı hizmetlerin ve iş modellerinin oluşturulmasını da desteklemektedir.
“Lojistik sektörü içerdiği yoğun rekabet ve değişim ortamı nedeniyle her şeyden önce teknolojiye ve onun getirdiği yeniliklere ihtiyaç duymaktadır. Ülkemiz bulunduğu coğrafya ve sahip olduğu lojistik avantajlar ile tüm taşımacılık türlerinde ve lojistik yönetiminin tüm bileşenlerinde hızla dijitalleşme sürecine girmesi gerekmektedir. Ülkemizde lojistik sektörünün Endüstri 4.0 performansını ölçen geniş çaplı bir çalışma yapılmamış olmakla birlikte TÜBİTAK(2016) tarafından yapılan çalışmada ülke genelinde Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında bir konumda olduğu görülmektedir. (Lojistik Yönetiminde Endüstri 4.0 Etkileri Marmara Fen Bilimleri Dergisi 2018, 2: 145-154)
Sonuç olarak ülkemizde lojistik sektörünün çok farklı dinamiklere sahip olduğu gerçeği de bilinmelidir. Sektörün büyük kısmı küçük ve orta ölçekli firmalardan oluşması dışında maliyet avantajı sağlamak için yatırımların yetersiz olduğu düşünülmektedir. Sektörün öncü firmaları ilerleyen teknolojik gelişmelerin avantajlarından faydalanmak için büyük oranlarda yatırımlar yapmaktadır. Lojistik 4.0 gelişmeye iş süreçlerinde teknolojinin yoğun ve etkin kullanımı ile devam etmektedir.
Betül Sinem EREN