Hava taşımacılığı tarihinin ve gelişiminin temelinde insanlığın gökyüzüne olan merakı yatar. Uçma rüyamız asırlar boyunca efsanelere ve mitlere dahi konu olmuştur. İnsanlık bu alanda düşünmekten ve hayallere dalmaktan öteye geçerek gelişim odaklı faaliyetlerde bulunmuştur. Da Vinci’nin farklı uçan araç çizimleri ile ilk adımlar atılmaya başlanmıştır. Leonardo’nun kuş kanadından ilham alarak tasarladığı kanat makinesi ve pervaneli olarak tasarladığı günümüz hava ulaşımında önemli yere sahip olan helikopterin ilk tasarımının ardından Montogolfie’nin sıcak hava balonu ve Sir George Cayley’in uçma ilkeleri ile birlikte fiziksel temelli uçuş yaklaşımında büyük ölçüde yol kat edilmiştir. Fiziksel temellerin yanı sıra teknik temelli yaklaşımlarda ise Clement Ader’in dev bir yarasayı andıran uçuş makinesi ile Otto Lilienthal’in kanatlı planörü ve uçak modelleri ile başlayarak 1903 yılında Wright kardeşlerin havadan daha ağır bir araçla uçmayı başarmasına kadar uzanan süreçte, göğe meraklı bilim insanlarının farklı girişimleri ve denemeleri olmuştur.
I. ve II. Dünya Savaşı sırasında bilhassa Avrupa ülkeleri ve ABD arasında acil ihtiyaçlar kara ve deniz taşımacılığı ile güvenle taşınamaz hale gelmiştir. Bu zorluk ile başlayan ticari hava taşımacılığı, gerek hızlı gerekse güvenli olması sebebiyle bu dönemde adeta zorunluluk haline gelerek kullanılmaya başlanmıştır. Savaş sırasında havayolu kargo taşımacılığı, öncelikli olarak askerî malzemelerin ve personelin taşınması amacıyla kullanılmıştır. Havayolu kargo taşımacılığı, diğer malzeme taşıma yollarının zorlukları nedeniyle mutlak tercih edilen bir yol haline gelmiştir.
Havayolu kargo taşımacılığının bu dönemle birlikte öneminin artması beraberinde popülariteyi de getirmiştir. Aynı dönemde havayolları teknolojik gelişmelerden de faydalanmış ve kargo taşımacılığı daha güvenli, verimli ve konforlu hizmet sunma yönünde iyileştirilmiştir. Savaş sırasında oluşan havayolu kargo taşımacılığının önemi, savaşın sonunda da devam ederek havayolu kargo taşımacılığı sektörünün büyümesine, gelişmesine ve bugünkü haline gelmesine zemin hazırlamıştır.
Dünya Savaşı sonrası havayolu taşımacılığı tarihi, havacılık endüstrisinin hızla büyümesi ve gelişmesine işaret eder. Bu dönemde, öncelikle askerî amaçlar için kullanılan uçaklar; uçakların gelişmesi, güvenliğinin artması, hava yollarının açılması, havayolu şirketlerinin kurulması ile yavaş yavaş yolcu ve yük taşımacılığı için de kullanılmaya başlanmıştır. Havayolu taşımacılığı aynı zamanda turizm ve iş seyahatleri için de popüler hâle gelerek, dünya çapında yaygınlaşmış; insanlar arasındaki mesafeleri kısaltarak, dünyayı daha küçük ve yakın bir noktaya getirmiştir. Ayrıca dünyanın ilk jet motorlu yolcu uçağı olarak tanıtılan De Havilland Comet da bu dönemde tanıtılmıştır. İngiliz şirketi De Havilland tarafından ilk yolcu uçuşunu 27 Temmuz 1949 tarihinde ve ilk ticari uçuşunu Mayıs 1952’de yapan bu uçak, hava taşıtlarında yeni bir devrin adeta başlangıcı olmuştur.
1960-1990 yılları arasında havayolu taşımacılığı, ticari havayolu sektöründeki büyüme ve işletmelerin yolcu taşımacılığının yanı sıra mal gönderme ihtiyacının da artmasıyla hızla gelişmiştir. Bu dönem, havayolu kargo ve yolcu taşımacılığının güvenli, hızlı ve ekonomik bir taşıma seçeneği olarak kabul görmesini sağlamış, popülaritesinin artmasında da oldukça etkili olmuştur.
Havayolu kargo taşımacılığı, öncelikli olarak malın hızlı ve güvenli bir şekilde hedef noktaya ulaşması için tasarlanmıştır. Bu dönemde havayolları, kargo uçaklarının sayısını ve ulaşabildiği noktaları artırarak bu hizmetin sunumunu geliştirmişlerdir. Ayrıca, kargo işlemlerinde ve depolama alanlarında da iyileştirmeler yapılmış, etkili ve verimli hizmet sunmak amaçlanmıştır. Bu yıllar, havayolu kargo taşımacılığının bilinirliğinin artmasına, sektörün büyümesine ve gelişmesine destek olmuştur. İşletmeler, mal gönderme ihtiyacını karşılamak için havayolunu tercih etmiş ve aynı zamanda, ülkeler arası ticaret ve işbirlikleri de artmaya başlayarak havayolu kargo taşımacılığına olan talep artışını güçlendirmiştir. 1980’ler ve 1990’lar, havayolu endüstrisinde teknolojik gelişmelerin hızlandığı yıllardı. Uçaklar daha güvenli hale geldi ve yolcular için ekstra hizmetler -uçuş esnasında telefon ve internet- sunuldu.
1990 sonrası havayolu taşımacılığı, dünya çapında havayolu sektörünün hızla değişip gelişim kazandığı dönemdir. Bu zaman dilimi havayolu taşımacılığının; verimini, güvenliğini, konforunu ve müşteri hizmetlerini iyileştirmesi için birçok teknoloji ile pazarlama inovasyonlarının ortaya çıktığı süreçtir.
Low-cost havayollarının popülaritesinin artması, 1990 sonrası havayolu taşımacılığının en önemli gelişmelerinden biridir. Havayolunda düşük maliyet ile yolculuk imkânları sunarak, uçuşları daha erişilebilir hale getirmişlerdir. Low-cost havayolları, sektör içi rekabette öncü rol oynamış ve diğer havayolu şirketlerinin de bu modele uyum sağlamalarını zorunlu kılmıştır.
Biletleme ve rezervasyon süreçlerinin internet üzerinden yapılabilmesi, havayolu taşımacılığının 2000 sonrasındaki dijitalleşme sürecine de zemin hazırlamıştır. Müşteriler, artık evlerinde veya ofislerinde bilgisayarlarını kullanarak uçuşlarını kolayca rezerve eder hale gelmiştir. Aynı şekilde, havayolları da internet üzerinden müşterilerine hızlı ve kolay bir şekilde hizmet verme imkânı bulmuşlardır. Teknolojik ilerlemeler, havayolu taşımacılığının 2000 sonrasındaki verimliliğini ve güvenliğini de iyileştirmiştir. Örneğin, uçuş yönetim sistemleri ve uçuş simülatörleri, pilotların uçuş performansını ve güvenliğini arttırmıştır. Havayolu araçlarının aviyonik ve uçuş yönetim sistemleri de duyulan güveni, alınan verimi arttırmıştır.
2000’li yıllarda, havayolu taşımacılığının popülaritesi ve artan rekabet, daha uygun fiyatlar ile daha yüksek konfor sunan hizmetlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Aynı zamanda, havayolu taşımacılığı sektöründe online bilet satış sistemleri ve internet tabanlı rezervasyon sistemleri de oldukça sık kullanılır hale gelmiştir.
Günümüzde, havayolu taşımacılığı sektörü çok sayıda global ve ulusal havayolu şirketi tarafından yönetilmektedir. Havayolu taşımacılığı sektörü, aynı zamanda yolcu güvenliği, çevre ve enerji verimliliği gibi önemli konulara da öncelik vermiştir. Bu döneme kadar geçen yıllar havayolu taşımacılığını ileri taşısa da takvimler 2019 yılını gösterdiğinde işler değişti.
İnsanlık tarihi, dönem dönem ciddi salgınlar ve küresel krizler ile karşı karşıya kalmıştır. 2019 yılında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıktığı düşünülen Covid-19 salgını ise tüm dünyada kısa sürede ciddi önlemler alınmasına sebep olmuştur. Alınan bu önlemler doğrultusunda havayolu sektörü diğer pek çok sektör gibi büyük zarara uğramıştır. Salgın, dünya genelinde yolculuk kısıtlamaları, uçuş iptalleri ve seyahat talebindeki azalma nedeniyle havayolu şirketlerinin ciddi zarar görmesine neden olmuştur.
Salgın sırasında birçok ülke seyahat kısıtlamaları ve sınır kapatmaları uygulamıştır. Bu nedenle, havayolu şirketleri uçuş planlamalarını büyük ölçüde azaltmak veya tamamen durdurmak zorunda kalmıştır. Ayrıca, birçok insan seyahat etmekten kaçınmış ve talepler önemli ölçüde azalmıştır. Bununla beraber havayolu şirketleri pandeminin etkilerini azaltmak için birçok önlem almışlardır. Uçuşlarını azaltmışlar, personel maaşlarında kesintiye gitmişler, yeni uçak siparişlerini iptal veya ertelemek zorunda kalmışlar ve finansal yardım için hükümetlerden destek talep etmişlerdir. Fakat bu dönemde havayolu kargo taşımacılığı, havayolu şirketleri için önemli bir gelir kaynağı haline gelmiştir. Seyahat kısıtlamaları nedeniyle yolcu uçuşlarını azaltmak veya tamamen durdurmak zorunda kalan şirketler bu durumda, havayolu kargo taşımacılığına odaklanarak gelirlerini sürdürmeye çalışmışlardır. Havayolu şirketleri, pandeminin etkisiyle artan kargo talebini karşılamak için uçaklarını kargo uçaklarına dönüştürmüşler veya yolcu uçaklarının kargo bölümlerini kargo taşımacılığı için kullanmışlardır. Bu sayede, havayolu şirketleri sadece kargo taşımacılığından gelir elde etmekle kalmayarak aynı zamanda kargo taşımacılığındaki artış sayesinde uçuş programlarını da sürdürebilmişlerdir. Özellikle, Boeing firması pandemi döneminde Boeing 747-8F modeli kargo uçağının üretimini arttırmış ve bu uçağın kargo taşımacılığı için özellikle uygun olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, Airbus firması da pandemi döneminde Airbus A330-200F modeli kargo uçağı üretimini arttırmıştır. Havayolu kargo taşımacılığı aynı zamanda pandemi döneminde tıbbi malzemelerin ve ekipmanların taşınmasında da önemli bir rol oynamıştır. Covid-19 pandemisi nedeniyle, tıbbi malzemelerin ve ekipmanların talebi artmış ve havayolu şirketleri bu malzemelerin taşınmasında büyük görev üstlenmiştir. Sonuç olarak, Covid-19 pandemisi sırasında havayolu kargo taşımacılığı önemli bir gelir kaynağı haline gelerek havayolu şirketleri için iş olanağı sağlamıştır.
Çağlar öncesi insanların rüyası olan uçmak, modern insan için konfor haline gelmiş; geçmişten günümüze havayolu taşımacılığı hem yolcu hem de kargo taşımacılığı açısından büyük önem taşımıştır. Yolcu taşımacılığı gelişen uçaklarla birlikte en güvenilir ulaşım seçeneğini oluşturmuştur. Havayolu taşıtları, uzak mesafelere hızlı bir şekilde ulaşır olup seyahat süresini kısaltarak zaman tasarrufu sağlamıştır. Kargo taşımacılığı açısından ise dünya çapında etkili bir taşıma seçeneği sunulmuş. Uçaklar, yüksek hızlarıyla kapasiteleri sayesinde büyük miktarda kargonun hızlı ve güvenilir bir şekilde taşınmasına olanak tanımıştır. Bu olanak ile acil tıbbi malzemeler veya yüksek değerli eşyalar gibi özel kargo taşımacılığı gerektiren durumlarda havayolu tercih edilmiş. Havayolu taşımacılığı, küreselleşen dünyada ekonomik büyümenin desteklenmesinde ve farklı ülkeler arasındaki ticaretin artmasında da önemli bir rol oynamıştır. Havayolu şirketleri, farklı ülkeleri birbirine bağlayarak iş dünyasına büyük olanaklar sağlamıştır.
Günümüzde ise geleceğe yönelik adımlar atılmaya devam edilmekte. Gelişen insan teknolojisi, havayolu taşıtlarını ileriye götürmekte ve sunulan imkânlar daha iyisini hedefleyen vizyon ile geliştirilmektedir.
Vahit ERCAN