Tüm okuyuculara ve değerli öğrencilerimize, güzel bir sene dilerim.
Hayatımın dörtte birlik bölümünü yurt dışında geçirdim, İspanya’da MBA yaptıktan sonra karşıma çıkan çalışma fırsatlarını değerlendirmek istedim ve uzun bir süre yurtdışı deneyimim oldu. Havayolu, demiryolu ve depo alanlarında olan bilgimin üzerine denizyolu ve karayolu bilgilerini eklemeyi seçerek, 2013 senesinde ülkeme geri döndüm. Çeşitli lojistik süreçleri ile ilgili faaliyetlerde bulunarak, sonunda bir havayolu acentesi (GSA) olmaya karar verdim. Şirketimiz şu an 8. Senesinde, 3 ana havayolu, 2 domestik uçuş planlaması yapmakta ve 5 havayolunu ülkemizde temsil etmektedir.
Havayolu sektöründe kurgulayanların tanımlamalarını özetlemek gerekirse,
- a) IATA,
- b) NON IATA
- c) GSA
tanımları ile karşılaşacağız.
Havayollarında IATA ve NON-IATA terimlerinin ayrımını doğru yapmak önemlidir. Bir havayolu şirketinden booking almaya yetkilendirilmiş firmaların genel adına; IATA belgesi sahipleri, IATA üyesi firmalar diyebiliriz. Havayolu ile taşımacılık yapmak isteyen nakliye şirketleri, direkt havayolları ile çalışma yetkisi olmayan, yani IATA belgesi mevcut olmayan firmalarla da iş birliği içerisinde olabilir. Sektörde IATA belgesi sahibi olan firmalar ile ticaretini yapması, havayolu sektöründe söz sahibi olması demektir ama bazen havayolu ticareti yapan firmalar NON IATA firmalarla da çalışır. Yani, IATA belgesi olmayan firmaların, IATA belgesi olan firmalara yüklerini taşıması için vermesi (co-load), her iki firmanın arasındaki ticaretin başlaması demektir. IATA belge sahibi firma da havayolu veya havayolunun Cargo acente yetkili ofisleri ile bookinglerini paylaşarak, taşıma modelini gerçekleştirebilmektedir.
Bir havayolunun, yolcu veya kargo hizmetinden yararlanabilmek adına alınan IATA belgesi ile tüm dünyada hareket eden kargo ve yolcu bilgilerinin, transferlerin daha da gelişimine katkı sağlamakla birlikte, eksikliği görülen tüm parkurların güncellemeleri ile her havayolu, rotasının dışında da hizmet etmek arzusunu Interline anlaşmalar yaparak gerek kargo gerekse yolcu geçişlerini başka havayolları ile imzalayarak planlar olmuştur. Örnek vermemiz gerekirse, THY ‘nın SDQ (Santa Dominic) havalimanına direkt servisi yoktur, bu bağlamda SDQ servisini sağlayan bir havayolu ile doğru bir aktarma noktası seçerek (örneğin MAD), kargo veya yolcusunu 2 farklı havayolunun birleştirilmiş operasyon süreçleri ile servisi olmasa da yapmış olduğu interline anlaşmalar ile başka havayolunun da servislerini satabilir hale getirmiştir. Bu dinamik yapıyı da lider bir havayolunun takip etmesi, pazardaki payını daima üst seviyelerde koruma altına alması demektir.
Yukarıda verdiğim havayolu tanımlarını yaptıktan sonra, başımıza gelen doğal afet ve gerçek bir felaket içerisinde bulunduğumuz sürece kısa da olsa değinmek istedim. Gerek Covid döneminde gerek deprem döneminde karşılaştığımız sorunları ve çözümlerini yöneten kurumlardan da bahsetmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu süreçte THY, IGA, Devlet Hava Meydanları Genel Müdürlüğü, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Türkiye Yer İşletmeleri A.Ş. yetkili birimleri ile tüm süreçleri kapsayan ve bu sürece hızla nüfus edebilmek için görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yapılan aksiyon planlamaları, bu alanda faaliyet gösteren marka ve kuruluşlara Türk Hava Yolları vasıtası ile kriz yönetimi açısından katkı sağlamayı, salgın ve deprem döneminde kriz iletişimindeki değişimleri yansıtmayı ve bu alanda yolcu ve acil taşınması gereken eşya açısından krizi anlamak üzere yapılandırılabilecek çalışmalara öngörü sunmayı amaçlamıştır.
Türk Hava Yolları, kriz geçmişi açısından çok tecrübeli olduğu gözlenen, çok fazla kriz yönetmiş ve her an krize hazır bir yapıdır ve iletişim sağlamak açısından koordinasyona yönelik bir altyapısı olduğu anlaşılmaktadır. İstanbul Havalimanında faaliyet gösteren paydaşların da kriz geçmişi açısından tecrübeli olmaları, kriz yönetimindeki yapının güçlü yanı olarak öne çıktığı, “ekibin bu açıdan tecrübeli uzmanlardan” oluşması, paydaşların beklenmedik bir duruma hazırlıklı olduğunu göstermektedir.
Yolcu ve kargo uçakları ile bu zor döneme hizmet eden şirketler de doğru planlamalar ile özellikle Covid döneminde kendilerini dev şirketler statüsüne getirmeyi başarmıştır. Gerek ticari, gerek doğal afetlerdeki havayolu firmalarının ve paydaşlarının yönetimi ile hem yolcu hem kargo hem de doğal afetteki ulaşılabilir en hızlı taşıma modeli olan havayolu taşımacılığı ile ilgili tüm parametreler de havayolu taşıma modeline tüm dünyayı sevk etmiştir.
Havacılık sektörüne genel bir bakış atacak olursak en önemli gelişimi önce ABD’de başlayan daha sonra Avrupa’da da etkisini gösteren serbestleşme hareketlerini baz alabiliriz. Bu bağlamda sürdürülebilir rekabete etki eden, yolcu tercihlerine duyarsız kalınmamış ve yenilikleri takip ederek, dinamizmi de koruyarak büyüme sağlamıştır. Ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmelerin getirdiği hammadde, ürün, eşya ve kişilerin transferi ile ilgili konuların geneli, taşımacılık sektörünün gelişiminde büyük rol oynamıştır.
Havayolu sektörü; havalimanları, terminaller, kargo tesisleri, havayolu taşımacılığı, yer hizmetleri, bakım onarım gibi alt hizmet gruplarından oluşmaktadır. Havacılık sektörü ekonomiye, turizme, sağlığa diğer bir deyişle bütün sektörlerin gelişmesine katkı sunarak bölgesel kalkınmayı teşvik etmektedir. Ayrıca bu sektörlerin gelişmesi de havacılık sektörünü aynı şekilde etkilemektedir. Ülkemizdeki enflasyondan dolayı yabancıların turizm amaçlı ülkeye gelmeleri sağlık başlığı altında, diş ve saç ekimi gibi aldıkları hizmetler ve bunun yanında bir yabancı ülke ziyareti ile bilet satışlarını artırmakta ve sektörü ayaklandırmaktadır.
Jeopolitik konum olarak değerlendirildiğinde, ülkemizin denizlerle çevrilmiş olması ve denizyolu ticaretinde de her armatörün uğrak noktası haline gelmesi ile kıtalararası ticaretin bu denli yoğun ve işlevsel olması, ülkemizi zaten diğer ülkelerden ayıran en önemli etkendir. Ayrıca havayolu sahası açısından ABD ve Avrupa ile Orta Doğu, Orta Asya ve Kuzey Hindistan arasındaki İstanbul üzerinden yapılan transit uçuşlar içinde Türkiye’yi vazgeçilmez bir konuma getirmektedir. Bu yüzden Türkiye’de Havayolu sektörüne yapılan gerek yerli gerekse yabancı yatırımcının gözbebeği konumundadır. İstanbul Havalimanı Doğu’dan Batı’ya uzanan geniş bir coğrafyanın merkezi olan İstanbul’u, son derece yüksek kapasitesi, zengin çeşitlilikte tesisleri ve sağlam altyapı olanaklarıyla daha güçlü hale getirmiş bulunuyor.
Diğer bir yandan verimlilik odaklı yapılması gereken çalışmalardan en önemlisi bu konuda verilen eğitimdir. Havayolu oldukça katı, kuralcı ve esnetilemez ilkeleri olan hızlı bir moddur. Bu yüzden bilinçli, disiplinli ve konuda bilgili çalışanlara ihtiyaç vardır. Havacılık ve lojistik sektörü kaliteli iş gücüne oldukça aç bir sektördür.
Hiçbir lojistik elementini tek başına düşünmemek üzere, tüm öğrencilere tavsiyemiz;
Denizyolu + Karayolu,
Havayolu + Karayolu,
Demiryolu + Karayolu
Bağlantılı sevkiyat planlarında daima her konuyu multimodal bir yapıda değerlendirip, bağlantılı lojistik çalışmaları üzerinde daima algıları açık ve yeni insanlar tanımaya odaklı bir iş yaşantısı sürmeleri, kendilerine yapacağı en doğru yatırım olacaktır. Sonuç olarak ahenk içerisinde, akıl ve hikmet sayesinde azimle çalışarak günümüzün dünyasında farklılık katan her değerli dokunuş, kişiyi, kurumu ve ülkemizi daima ileriye, aydınlığa ve güzel bir gelecek oluşmasına katkı sağlayacaktır. Yeni fikirlere ve gençlerimize her zaman olan ihtiyacımızın farkında birisi olarak, hepinize başarılar dilerim.