Eğitim sistemimiz sebebiyle, üniversiteye başlayana kadar yalnızca kalem kağıtla iç içe bir öğrenim süreci yaşamaktayız. Okuma ve yazmayı öğrendikten sonra üniversiteye kadar sosyal yaşamdan ve kapalı kapılar ardındaki eğitim hayatından kopuk bir öğretim süzgecinden geçmekteyiz. Bu yüzden, üniversiteleri hayata açılan bir pencere ve gerçek yaşamın ilk adımı olarak görmekteyiz. Peki, gerçekten de böyle mi? Üniversitelerin bireylerin sosyal hayatlarına katkıları nerede başlıyor?
Öğrencilere sosyal yaşam becerilerinin kapılarını açan en belirgin olgu, kulüp faaliyetleridir. İstanbul Üniversitesi Lojistik Kulübü olarak bizler de her sene çıkardığımız Logistical dergimizle, işin mutfağına girmeden önce malzemelerimizi hazırlıyoruz.
Kulübümüzün 11. sayısını yayınladığımız dergimizde bulunan malzemeleri başta öğrenci arkadaşlarım olmak üzere herkesle paylaşmak istiyoruz. Bu nedenle de biraz daha farklı başladık yola. Bütün bir yıl bunun için çalıştık ve dedik ki: “Hayatımızın her anında olan lojistiği bu kadar önemli hale getiren bizleriz. Peki biz kimiz?” Dergimizin bu seneki ana teması; son dönemlerde adını sıkça duymaya başladığımız, kendi özgürlüğüne düşkün, kuralları sevmeyen, Latin edebiyatında “carpediem” felsefesi olarak bilinen anı yaşayıp geleceği çok düşünmeyen, ebeveynlerin zaman zaman anlatmakta zorlandığı, işverenlerin ayak uydurmaya çalıştığı ve bizim de içine dahil olduğumuz Y kuşağı.
Dergimizde Y kuşağıyla ilgili çalışmaları olan önemli bir danışmanla ve firmayla röportaj yaparak; bireysel olarak kendimizi tanımaya ve iş yaşamındaki duruşumuzu belirlemeye çalıştık. Bu sayımızda bir de X kuşağı yönetici gözünden kendimize de baktık. Her kuşaktan bireyin kendini bir nebze bulabileceği ve yararlı olabileceğini düşündüğümüz bir dergi oluşturduğumuzun inancındayım. Siz değerli okurların dergimize göndereceği fikirler ve eleştirilere karşı da her zaman açığız.
Derginin hazırlık aşamasında bize yardım eden şirketlere ve okulumuzun eski mezunlarından Elif AZİZOĞLU’na teşekkür ederim. Bana güvenerek dergiyi teslim etmekte tereddüt etmeyen, Logistical mutfağının şefi olmamı sağlayan Alper Cihan HATİPOĞLU’na, her türlü zorluğu aşmamı sağlayan, yaptığımız işin tarifinden şaşmayan Özgü UZUNKAYA’ya, mutfağımın muhteşem üçlüsü Ayla ÇALIŞKAN, Çılga Güliz EREN, Seda TARIKÇI’ya çalışmalarımızı resmeden Dilara ACAR, Büşra BEYAZ, Rukyete ÖZTÜRK ‘e, baş aşçı yardımcılarım, Dilem DAL, Umut ÇINAR, Mesut BAYKAN’a, sunumunu yapan Emirhan DERELİ’ye ve rakip şefim Kenan YALNIZ’a teşekkür ederim.
Ayfer Gültekin