Günümüzde yaşanan global rekabet ve küreselleşen Dünya’da ülke ekonomilerinin var olabilmesi için ülkeler arasında bilgi, mal ve para akışının olması yadsınamaz bir gerçektir. Örneğin, aldığımız telefonun tek bir ülkede üretilmediğini fark etmek zor değildir. Satın aldığımız telefonun bataryası Hong Kong’dan, işlemcisi Amerika’dan, koruma kılıfı da Çin’den olduğunu varsaydığımızda aldığımız telefonun Dünya üzerinde uzun bir yolculuktan sonra elimize ulaş- tığını görmekteyiz. Her sektörde bu kadar uzun bir süreç olmasa da lojistiği bir yolculuğa benzetebiliriz. İnsanoğlu nasıl yolculukların kazasız, hasarsız ve en çabuk şekilde bitmesini istiyorsa doğanın da bu yolculuktan en az zararla etkilenmesini yaşanabilir ve temiz bir çevre açısından beklemek gerekir. Dünya’nın gittikçe küreselleşmesi ve ülke ekonomilerinin birbirlerine daha bağımlı hale gelmesi sebebiyle üretilen ürünlerin benzerlerini veya ikamelerini rekabet piyasasında bulmak zor değildir. Yalnızca üretim değil, işletmelerin birçoğu taşımacılık, depolama gibi lojistik faaliyetlerde hemen hemen aynı hizmetleri verecek şekilde birbirleriyle yarış edebilecek düzeydedir. Bu noktadan sonra üretilen ürünlerin ya da verilen hizmetin kalitesinin dışında işletmelerin doğayı koruma ve temiz çevre adına geliştirdikleri uğraşlar ya da iyileştirmeler, onları müşterilerin ve rakiplerin gözünde farklı konumda olmalarını sağlamaktadır.
Dünya’nın küreselleşmesi, ülkeler arasındaki ticaretin ve lojistik faaliyetlerin artmasıyla gittikçe kirlenen dünyada temiz bir çevreye daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Bu temiz çevreyi sürdürülebilir şekilde korumak içinde yeşil lojistik ve enerjinin doğru şekilde kullanılması öne çıkmaktadır. Firmalar, yeşil lojistik ve enerji tasarrufu gibi konularda en çok şu faaliyetleri gerçekleştirirler. Uluslararası taşımalarda taşımalar, daha çok karayolu ile yapılmaktadır. Bu nedenle firmalar, araçların doğaya yaydığı karbondioksit salınımını azaltabilmek için araçlarının motorlarını çevreci motorlar ile değiştirirler. Bunun yanı sıra enerji maliyetinden tasarruf edebilmek için daha az yakıt tüketen motorları tercih etmektedirler. Günümüzde revaçta olan iyileştirmelerden birisi de işletmelerin kendi enerjisini kendisi üretmesidir. Bu konuda hem işletmeler hem de ülkelerin desteklediği enerji projeleri, yüksek enerji maliyetlerinin olabildiğince minimum seviyeye inmesini sağlamaktadır. Bu projelere aşağıda yer alan haberlerimiz örnek olarak gösterilebilmektedir.
Solar Impulse 2 isimli güneş enerjisiyle çalışan uçak, Dünya’nın etrafını dolaşacak
Güneş enerjisi kullanacak olan uçak Dünya etrafında tur atmaya hazırlanıyor. İsviçreli bilim insanlarının tasarladığı “ Solar Impulse 2” isimli güneş enerjisiyle çalışan uçak Dünya’ nın etrafında dolaşmak için son hazırlıkları tamamladı. Tek damla benzin kullanmadan Dünya’nın etrafında dolaşması için tasarlanan “Solar Impulse 2” Bir Airbus A380 uçağı kadar kanat uzunluğu bulunan “Solar Impulse 2” aynı uçakla karşılaştırıldığında 150 defa daha az ağırlığa sahip. “Solar Impulse 2” Dünya’nın etrafını 25 etapta dönecek. Söz konusu 25 etap 5 ayda tamamlanacak. Planlanan rota ise Abu Dubai’den başlayarak Umman’ın başkenti Maskat’a oradan Hindistan ve Çin üzerinden ABD’ye geçecek.
Türk enerji şirketleri, Asya’ya güneş santralleri kurmaya hazırlanıyor
Yenilenebilir enerjide ABD, Çin ve Alman firmaların küresel rekabeti Türkiye’ye taşınırken, Türk firmaları da uluslararası firmalardan öğrendikleri deneyimi dünyaya satmaya başladı. Güneş enerjisi için yabancılarla ortaklık yapan Türk firmalar, yurtdışında yeni pazar arayışına girdi. Türk enerji şirketlerinin hedefinde ise Hindistan ve Orta Asya var. Dünyanın en büyük güneş paneli üreticilerinden China Sunergy ile 2013’te Tuzla’da bir fabrika kuran Türk şirket Seul Enerji Yatırım, Hindistan’da önemli bir projeye imza atmaya hazırlanıyor. İstanbul merkezli Seul Enerji’nin ülkede yapacağı güneş enerjisi yatırımının ise 20 MW olacağı kaydediliyor.
Türkiye’nin rüzgar enerjisi kapasitesi 2014’te yüzde 27 arttı
Türkiye’nin kurulu rüzgar enerjisi kapasitesi geçen yıl yüzde 27 artışla 3 bin 763 megavata ulaştı. Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği’nin (EWEA) verilerine göre Türkiye, 2014’te Avrupa’da yeni rüzgar yatırımlarının yüzde 6,3’ünü gerçekleştirdi. Toplam kurulu kapasitede Avrupa’da 10’uncu sıradaki yerini koruyan Türkiye, geçen yıl rüzgar enerjisine yeni yatırımlarda Almanya, İngiltere, İsveç ve Fransa’nın ardından 5’inci sırayı aldı. Almanya’nın 39,2 gigavat kurulu kapasite ile Avrupa lideri olduğu rüzgar enerjisinde 23 gigavatla İspanya, 12,4 gigavatla İngiltere, 9,3 gigavatla Fransa, 8,7 gigavatla İtalya, 5,4 gigavatla İsveç, 4,9 gigavatla Portekiz, 4,8 gigavatla Danimarka, 3,8 gigavatla Polonya ve Türkiye ilk 10’u oluşturdu. Dünya Rüzgar Enerjisi Birliği, 2014 sonu itibariyle küresel elektrik talebinin yaklaşık yüzde 5’inin rüzgardan sağlandığını belirtiyor.
Türkiye’nin ilk yerli petrol arama gemisi denize iniyor
Maden Tetkik Arama (MTA,) Türkiye’nin kutup ve okyanuslarda bile petrol ve doğalgaz arayabilecek araştırma gemisinin yapım çalışmalarını tamamladı. Gemiye, ‘Turkuaz Araştırma Gemisi’ adı verildi. Turkuaz, Barbaros Hayrettin Paşa gemisi ile birlikte Türkiye adına petrol ve doğalgaz aramalarında kullanılacak. Türkiye’de yapılan ilk geniş kapsamlı araştırma yatırımı olan Turkuaz’ın sadece bir sismik araştırma gemisi olmadığını, 2 ve 3 boyutlu deprem araştırmaları yanında her türlü jeolojik, jeofizik, hidrografik ekipmanı ve uzaktan kumandalı robot sistemini taşıdığı bildirildi. Buna göre Turkuaz denizden veri toplayıp, laboratuvarlarda değerlendirebilecek ve deniz dibinden alınabilecek örnekleri analiz edebilecek. Gemide uluslararası standartlarda bir helikopter pisti de bulunuyor. Turkuaz, Türkiye’nin kıyı sahanlığı yanında Karadeniz, Ege ve Doğu Akdeniz gibi ihtilaflı bölgelerde ve okyanuslarda, kutup bölgelerinde petrol ve doğalgaz arama kapasitesine sahip olarak üretildi.
Çanakkale’den Yunanistan’a doğalgaz iletilecek
Türkiye’nin enerjide doğalgaza bağımlılığını azaltacak önemli bir proje daha devreye giriyor. Çanakkale’nin Gelibolu’daki ‘Poyraz Sahası’nda üretilen doğalgaz ana iletim hattına bağlanarak ticari hale geliyor. Buradan üretilecek gaz BOTAŞ’ın Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Boru Hattı’na bağlanacak. Türkiye böylece daha az doğalgaz ithalatı gerçekleştirecek. Enerji yönetiminden edinilen bilgilere göre Kanadalı Marsa firması Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın kapısını keşif talebi ile çaldı. Talebin onaylanmasının ardından poyraz sahasından çıkarılan gaz ticari hale gelirken, pazarlama faaliyetine başlanmış olacak. Botaş’ın ana hattına yaklaşık 30 kilometrelik boru döşenecek. Gelibolu’da bulunan sahadaki toplam rezerv 600 milyon metreküp olarak tespit edildi. Arama faaliyetleri artacak Trakya Bölgesi’nin doğalgaz açısından zengin sahaya sahip olduğuna dikkat çeken Enerji Bakanlığı yetkilileri arama faaliyetlerinin artacağını kaydetti. Enerji yönetiminden üst düzey bir yetkili, “Çok ciddi arama faaliyeti yapıldığını bugün itibariyle söylememiz mümkün değil. İsrail’in Kıbrıs açıklarında denizdeki Leviathan doğalgaz sahası kadar rezerv olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin ilk yerli Trambüs’leri yolcu taşımaya başlıyor
Bozankaya’nın üretimi olan Türkiye’nin ilk yerli Trambüs araçları, yolcu taşımaya başlıyor. Türkiye’de ilk olarak Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne teslim edilen yerli Trambüsler, altyapı, üretim ve test sürüşleri sonrasında ulaşım seferleri için kontağı çeviriyor. Raylı sistemler ve toplu taşıma araçlarına yaptığı yatırımlarla ön plana çıkan Bozankaya’nın üretimi olan Trambüsler, cer enerjisini çift telli katenerden alıyor. Lastik tekerlekli bu araçlar, şehir trafiği ile entegre ilerliyor ve herhangi bir ray sistemine ihtiyaç duyulmadığı için yatırım maliyetinde avantaj sağlı- yor. Böylece Trambüs, hem raylı sistemler olmayan şehirler için iyi bir alternatif oluyor, hem de raylı sistemlere entegre çalışabiliyor.. Bozankaya üretimi olan trambüslerin, Türkiye genelinde ilk ve örnek proje olarak Malatya’da hayata geçtiğini kaydeden Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır seferler öncesinde yaptığı açıklamada; “Toplu taşıma araçları şehirlerin gelişmişliğini gösteren en önemli parametrelerden bir tanesidir. Dizel yakıtlı araçlara göre yüzde 70’leri bulan bir enerji tasarrufu söz konusu. Trambüslerin hem ilk yatırım ve işletme maliyetleri düşük, hem de yolcu sayısı daha fazla. Aynı zamanda bu araçlar, tam bir çevre yatırımı. Dolayısıyla trambüsler, toplu taşımadaki kaliteyi yükseltirken daha çok yolcu taşımamızı da sağlayarak tüm beklentilerimizi karşılıyor,” dedi. Üzerlerindeki katener sistemiyle elektrik tellerine bağlanan, aynı zamanda dizel motorla da kullanılabilen trambüsler, 80 kilometre hız yapabiliyor. Her biri 270 kişi kapasiteli 10 trambüs, 8 aylık test sürüşleri sonrasında yolcu taşımaya başlıyor.