Son dönemde deniz taşımacılığı büyük bir gelişme göstererek dünya ticaretinin çok önemli miktardaki yüklerini etkin ve efektif bir şekilde ulaştırmayı başarmıştır. Özellikle dünya ticaretinde ithalat ve ihracat rakamlarındaki artışa paralel olarak gerçekleşen gemi inşa talepleri ile birlikte sektörde çok sayıda yeni iş kolu doğmuş ve istihdam yaratılmıştır.
Deniz taşımacılığının gelişimine paralel olarak geçmişten günümüze kadar gelen ve son dönemde özellikle deniz ticaretini ve armatörleri etkileyen bir hale ulaşan korsanlık canlılığını hala koruduğunu adet ispat etti.
Günümüzde yaşanan siyasi gelişmeler ve ekonomik krizle birlikte belirli gruplar siyasi ve ekonomik çıkarlar sağlamak amacıyla korsanlığa yönelmektedir. Denizlerde yaşanan terör olayları, uyuşturucu gibi yasadışı maddelerin taşınması, mültecilerin taşınması özellikle deniz taşımacılığında organize suç örgütleri ve terör örgütleri için oldukça karlı bir ortam yaratmaktadır.
Denizde korsanlık şu şekilde meydana gelmektedir. Ya korsanlar botla gemiyi durdurarak mürettebatı silahla tehdit ederek para ve değerli eşyaları almaya yeltenirler. Bunun dışında limanlara yakın yerlerde silahlı olarak toplanan korsan grupları gemilerden nakit para, taşınan eşya ve diğer değerli eşyaları alırlar. Bir diğer saldırı türü ise siyasi amaçlı olanlardır. Genelde karşılaşılan korsanlık türü ise gemiler seyir halinde iken gemi personelini etkisiz hale getiren ve geminin yüklerinin başka bir gemiye nakledilmesini sağlayan bir korsanlık şeklidir. Burada genelde personele karşılık firmadan fidye istenmektedir. Fidye ve pazarlıklar uzun süreler aldığından bu türden saldırılar kamuoyunu uzun süre meşgul edebiliyor. Korsanlık bazen çok tehlikeli olarak geminin tüm personelinin öldürüldüğü ve sahtecilikle geminin yükünün satıldığı durumlarda gerçekleşebilir.
Bu türden hareketler planlanarak yapılmaktadır ve belirli bölgelerde oldukça yoğunlaşmıştır. Bu bölgeler Bangladeş, Hindistan, Endonezya, Aden Körfezi bölgeleridir. Burada özellikle gemiler acil durum olmadığı sürece Endonezya kıyılarına yanaşmaz. Bunlara ek olarak Malezya sahilleri, Güney Çin denizi, Vietnam bölgesi ve Singapur bölgesidir. Bu bölgelerde dünya ticaretinin ekonomik değeri yüksek malları taşındığı için korsanlar için çok önemli bir kar merkezi haline gelmiştir.
Bunun dışında Afrika kıtasından Fildişi sahilleri, Nijerya, Gana, Tanzanya ve son olarak ülkemiz armatörlerinden Yalçın Sabancı’ya ait geminin de kaçırıldığı Somali çevresini buna örnek olarak gösterebiliriz. Güney Amerika’da ise Haiti, Jamaika ve Peru’da bu türden olaylara rastlamaktayız.
Korsanlığa karşı alınan önemlere bakacak olursak; Öncelikle NATO bu kapsamda savaş gemilerinden olan bir filo hazırlamıştır. Bunlar Afrika kıtasında seyir yapacaktır. Bunun en önemli sebepleri arasında bu bölgede artan uyuşturucu ticareti ve Nijerya bölgesinde petrol tesislerine yapılan saldırılardır.
Bu yüzden belirli bölgelerde yardım götüren gemiler bile tehdit altındadır ve yardımlarını yerlerine ulaştırmakta güçlük çekmektedirler. NATO kuvvetleri hem deniz çevresinde hem seyir halinde operasyonlar yapacak birliğini oluştururken özellikle olayların önüne geçilmesini sağlayacak bir istihbarat ağının üzerinde duruyor. Sonuç olarak deniz ticaretini olumsuz yönde etkileyen bu durumun bir an önce son bulmasını diliyoruz.
Ozan Demiröz