Çok Gezen De Bilir!

PARİS
Dünyanın her yanından yüz milyonlarca insanın yaşama hayali kurduğu şehir. Belki de Parisliler için Dünya’nın en güzel şehri. Zengin bir metro ağına sahip. Vagonların eski görünüyor olduğuna bakmayın, istediğiniz her yere metroyla kısa surede ulaşabilirsiniz. Birkaç kelime Fransızca öğrenmelisiniz yoksa metrodan çıkışı uzun sure bulamayabilirsiniz. Eğer Paris’in keyfini tam anlamıyla çıkarmak istiyorsanız hiç sıkılmadan saatlerce yürüyebilirsiniz. Elinizdeki haritayla istediğiniz her yeri kimseye sormadan bulursunuz. Zaten sokaktaki insanların çoğu turisttir. Gezilecek o kadar çok yer var ki birkaç gün asla yetmez.

Mona Lisa, Venüs de Milo gibi eserlerin bulunduğu Louvre Müzesi mi, Victor Hugo’nun “Notre Dame’ın Kamburu”ndan da hatırladığınız Notre Dame Katedrali mi, yoksa ünlü tabloların ve heykellerin bulunduğu Musee d’Orsay mı? Nerden başlamalı? Tabi Paris’in simgesi Eyfel Kulesi’ni de unutmamak gerekir. Tepesine çıkıp Paris’i bir de yukarıdan görmek istiyorsanız uzun süre kuyruk bekleyebilirsiniz. Sen Nehri boyunca bot seferleriyle de Paris’in tadını çıkarabilirsiniz. Bu sırada kendinizi köprülerin ihtişamından alamayacaksınız. Eğer eğlenmek istiyorsanız şehrin biraz dışında Disneyland’a mutlaka gidin. Buraya bir gününüzü ayırmanız gerekebilir. Paris’e gitmişken eğer biraz alışveriş yapmak istiyorsanız iki yanı ağaçlık, birçok güzel mağazanın bulunduğu geniş Champs Elysees Bulvarı’nda şöyle bir dolaşın. Champs Elysees Bulvarı’nın bir ucunda Charles de Gaulle Meydanı’ndaki Napolyon’un zaferlerinin anısına yaptırdığı Zafer Takı’nı, diğer ucunda ise Concorde Meydanı’ndaki Luksor Dikili taşı’nı göreceksiniz. Yoruldunuz ve acıktınız mı? Paris’in görkemli restoranlarının birinde dünyanın önde gelen Fransız Mutfağını mutlaka deneyin. Şarabınızın yanında peynir isteyin ya da bir kafede kahvenizi yudumlayın. Hava kararınca ise Paris’e neden “Aşıklar Şehri” dendiğini daha iyi anlayacaksınız.

BERLİN
Belki Dünya’nın en görkemli şehri değil ama tarihinde çok şeye tanık olmuş. Almanya’nın başkenti olarak yeniden inşa edilmiş, uzun sure ikiye bölünmüş olan şehir yeniden bütünleşmiş. Şehrin her yerinde o canlanmayı hissedebilirsiniz Almanya’nın en kalabalık şehirlerinden biri, içinde birçok Rus Türk ve Polonyalı yaşıyor. Çeşitli müzelerin ve sanat galerilerinin bulunduğu Berlin de dünyanın en büyük hayvanat bahçelerinden biri vardır. Şehrin merkezinde yer alan parkın içinden büyük bir bulvar geçer. Bu bulvarda altmış metre yüksekliğindeki( Sıegessaule) Zafer Anıtı dikkat çeker. Anıt kentin en önemli yapılarındandır. Alexanderplatz’da doğu Berlin’in en yüksek binası(365 metre) olan ( Fernsehturm) Televizyon Kulesi’nin tepesinden tüm Berlin’i izleyebilirsiniz. Hatta kulenin tepesinde kendi etrafında dönen bir zeminde manzarayı farklı açılardan izleyerek yemek yeme fırsatınız var. Berlin’in en işlek ve hoş bulvarlarından biri olan “ıhlamur ağaçlarının altında ” anlamına gelen Unter den Linden büyük bir kemer biçiminde olan Brandenburg Kapısı’na kadar uzanan bir bulvar …

Her iki yanında saraylar, lüks oteller, mağazalar ve opera binası var. Brandenburg Kapısı ise şehrin en önemli sınır taşı. Savıngnyplatz ve çevresi Berlin’in çarşısı, lüks oteller ve mağazalar, seçkin kafeler ve restoranlar Kurfürstendamm adlı geniş bulvarda yer alıyor.

Kreuzberg, Berlin’in en ünlü bölgesi. 80’li dönemlerin şiddet gösterilerine tanık olan alternatif ve çok kültürlü bir bölge. Punkçıların, sol kanat radikallerin bulunduğu bir yer. Aynı zamanda çok sayıda Türk nüfusunu da içinde barındıran bir yer. Duvarın yıkılmasına kadar Berlin’in gece hayatı merkezlerinden biriydi; Fakat duvarın yıkılmasıyla gece hayatının bir kısmı doğuya kaydı. Rosenthaler Strasse ise tarihi ve turistik bir bölge. Reıchstag ve Brandenburg Kapısı gibi önemli yapılar ve alışveriş merkezleri, barlar ve restoranlar var. Bir şeyler yemek isteğinizde size Alman mutfağını tavsiye edemeyeceğim çünkü Alman mutfağından söz etmek biraz zor. Çeşitli kültürlerin bir arada olduğu özgün restoranlarda yemek yemeniz mümkün. Özellikle çok kolay Türk dönercisi bulabileceğinizi söyleyebilirim.

Derya Türkan