Bitcoin’in değer kazanmasından bu yana blockchain adını sıkça duyar olduk. . Peki nedir bu blokchain hemen kısaca bahsedeyim. Şifrelenmiş işlem takibi sağlayan dağıtık bir veri tabanıdır. Kelime olarak ‘blok zinciri’ anlamına geliyor. Blockchain, aslında “veri” olan her yerde kullanılabilecek bir teknolojidir. Bir blok zincirindeki bilgi, paylaşılan ve sürekli güncellenen bir veri tabanı halinde varlığını sürdürüyor. Ağı bu biçimde kullanmanın bariz faydaları var. Blok zinciri veri tabanı tek bir konumda saklanmadığı için, kayıtlar herkese açık ve kolayca doğrulanabiliyor. Aynı zamanda dijital verinin kopyalanmasına değil dağıtılmasına izin veren bir sistem modülü olarak kullanıcılara kolaylık sağlıyor. Merkezi bir yerden yürütülmeyen ve devamlı şifrelenen dağınık bir ağa sahip blockchain teknolojisi, bu sayede yaşanabilecek güvenlik sorunlarını da ortadan kaldırıyor.
Blokchain teknolojisi kendisini her 10 dakikada bir otomatikman güncelleyen bir fikir birliği halinde. Kendi kendini denetleyen bir dijital değer ekosistemi olan ağ, gerçekleşen her işlemi 10 dakikalık aralıklarla güncelliyor. Bu işlemlerin her birine “blok” adı veriliyor ve bu bloklar, oluşturdukları sıraya hiç bozmadan diziliyor. Yani defterdeki her bir sayfa gibidirler. Bir sayfanın sırasını değiştirmek mümkün olmadığı gibi, ortak köke bağlı blok zinciri halkalarının da yerini değiştirmek mümkün değildir. Aynı örnek üzerinden gidecek olursak defterin yaprakları arasında değişim yapamadığımız gibi aradan bazı sayfaları yırtabiliyoruz. Blok zincirin de ise önceki blok’un silinmesi halinde; blok’un sonraki sürümünde önceki block’un silindiğine dair not bırakılıyor.
Hatırlarsanız önceki yayınlarımızda bulut sisteminden bahsetmiştik. Blockchain bulut tabanlı bir tür global elektronik tablo programı ya da işlemlerin dağıtık kayıt defteridir. Bu sebeple veriyi artık tekil sistemlere kaydetmek zorunda değiliz. Veriyi bulut gibi uzak bir noktadaki hizmeti kullanarak hatta P2P (Peer to Peer) gibi yapılar üzerinden dağıtarak saklamamızda mümkün. Bulut ve P2P yapılarının üzerinde veri tabanları da bulunabilir. Üstelik elimizdeki verinin büyüklüğü onu bir veya pek çok yere dağıtmamız için bir engel de teşkil etmiyor.
Blockchain’in mucidi olarak bilinen Satoshi Nakamoto- aynı zamanda Bitcoin ‘inde yaratıcısıdır, çünkü Bitcoin Blockchain’in ilk zinciridir- yayınladığı 9 sayfalık makalesinde çok temel bir şeyden söz ediyor: “Birbirini tanıyan ve tanımayan tüm bireyler arasında, merkezi yapılara ihtiyaç duymadan, bir mutabakat sistemi kurabiliriz. Bu sistemi kurarken teknolojik imkanlardan faydalanırız. Hiç kimse bu sistemi manipüle edemez, zira güvendiğimiz şeyler merkezi yapılar değil matematiğin ta kendisidir.”
Türkiye’de henüz yeni tanınmaya başlanan blockchain teknolojisi şirketlerin üçüncü partilerle, müşterileriyle ve paydaşlarıyla yaptığı işlem transferlerini hızlandıran, bu sürecin maliyetini düşüren, mutabakat süreçlerini en aza indiren çok önemli bir teknolojik altyapı sunuyor.
Blockchain dünyada tüm işlemlerimizi açık ve güvenli bir şekilde gerçekleştirmemizi sağlayacak bir teknoloji olduğundan, yakın bir gelecekte tüm sektörlere yayılacak. Özellikle bankacılık sektörünün blockchain teknolojisinden nasibini aldığı bu dönemlerde lojistik sektörüne de uğramadan geçmeyecek. Lojistikte sağlayacağı çok ciddi avantajları olduğu öngörülüyor. Bir noktadan diğerine bir konteyner taşımak, taşıyıcılar, terminaller, ileticiler, nakliyeciler ve daha fazlasını içeren 20’den fazla farklı taraf içerir. Bu süreç e-mail, telefon ve faks karışımı ile gerçekleştirilen yüzlerce etkileşim ile sonuçlanır. Evrak ise konteyner taşımacılığı maliyetinin yarısına tekabül ediyor. İşte bu yüzden tüm kağıt işlemlerinin yerini akıllı sözleşmeler ve Blockchain alacak olursa; Blockchain’in getirmiş olduğu verimlilik ve tasarruf, külfetli kağıt işlerini ve uzun süren dökümantasyon sürecini basitleştirecek. Sürecin her adımı elektronik olarak imzalanacak. Bu sayede yeşili korumuş olacak. İmzalar doğrulanabilir ve herkese açık olup dağıtık defterden gelen bilgiler tamamen gerçek ve tartışılmaz olacak. Yani diğer bir deyişle tüm kartlar açık oynanacak.
Blockchain’in dezavantajlarından bahsedecek olursak; bu sisteme geçmek ciddi bir teknolojik altyapı gerektiriyor ve altyapı yenilenmesi için oldukça maliyetli bir sistem. Blockchain algoritmasının özellikleri dolayısıyla yavaş işleyen bir süreç vardır. Arka planda ve müşteriler tarafından pek görünmeyen bir sistem olduğundan şirketler yatırım yapmaya pek sıcak bakmıyor. Ancak lojistik firmaları arasında bu sisteme geçmeye sıcak bakan pek çok firma var. Örneğin; FedEx’in stratejik planlama ve analiz başkan yardımcısı Dale Chrystie, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:“Fedex’in sisteminde günde milyonlarca kayıt bulunuyor. Bu kayıtları güvenli bir şekilde saklamak zorundayız. Bunun için blockchain teknolojisinin lojistik endüstrisini değiştirebilecek güvenli bir teknoloji olduğunu düşünüyorum.”
Küresel ve üçüncü parti bir lojistik sağlayıcısı olan Agility, IBM ve Maersk’in Blockchain işbirliğine katıldığını geçtiğimiz haftalarda duyurdu. Projenin son katılımcısı Agility, yönetim ve doküman masraflarını azaltmak amacıyla Blockchain kullanmayı planlıyor. Yönetim ve doküman masrafları ise 1.8 trilyon dolarlık küresel yıllık sevkiyat masrafının yaklaşık beşte birini oluşturuyor.
Agility Global Integrated Logistics CEO’su Essa Al-Saleh, American Shipper’a, “Blockchain teknolojisi, nakliye sektörünü daha ucuz ve daha güvenli hale getirecek. Agility gibi şirketler, IBM ve Maersk’e, nakliyecilerin ihtiyaçlarını anlama ve ticareti daha verimli hale getirecek standartlar oluşturma gibi konularda yardımcı olabilir.” diyerek konuyla ilgili görüşlerini belirtti.
Yönetimsel süreçlerin sağlamlaştırılması, ticari finansman ve ürünün menşei gibi konuları içeren farklı Blockchain temelli nakliye girişimleri için de çalışmalar devam ediyor.
Henüz endüstri 4.0’a adapte olamamışken blockchain teknolojisi bizde nasıl karşılanacak takipteyiz…
Aleyna Bozkurt