Milyonlarca yıl süren biyolojik süreçlerin sonucunda oluşan doğal hayat, içindeki unsurların karşılıklı dengesi ile varlığını korumuştur. Tarih boyunca bazı doğal felaketler (seller, depremler, volkanik patlamalar vs.) olmuşsa da bu felaketler doğa üzerindeki etki gücü sanayileşme ve doğal kaynakların kullanımıyla başlayan süreçte insanoğlu tarafından yapılan suistimallerin yanında çok önemsiz kalmaktadır.
Doğa kendi içinde oluşan felaketleri bir şekilde düzenleyebilmekteyken insanoğlunun eliyle ortaya çıkan felaketler suni bir takım koşullar oluşturduğundan doğa kendi kendini yenileyememekte hatta ozon tabakasının delinmesi, küresel ısınma gibi insanlığı hiç de kolay kolay kurtulamayacağı felaketlerle yüz yüze getirmektedir. Sanayileşme, iktisadi kalkınma ve enerji gibi konularda ülkelerin birbirleriyle kıyasıya rekabet halinde olduğu ve bu rekabetten geri kalan ülkelerin ise ister istemez diğer ülkelere karşı zayıf konuma, düştüğü günümüzde çevre felaketlerine de gelişmenin gözardı edilebilecek yan etkileri gözüyle bakılmakta ve bu felaketler Medyaya da ancak büyük ölçüde ve ani ölümler olduğunda yansımaktadır. Oysa Küresel ısınma gibi çevre felaketleri yüzlerce yıl sonra değil aynı nesil içinde bile gözle görülebilecek sıcaklık, kuraklık, kıtlık gibi etkilerini beraberinde getirmektedir…
Dünyamızın karşı karşıya kaldığı küresel felaketlerin başında küresel ısınma gelmektedir.
Küresel ısınmanın en büyük sebepleri arasında atmosferde bulunan sera etkisi yapan gazların girdilerinin insanlar tarafından arttırılması yer almaktadır. 1950 yıllarından bugüne dünya nüfusu 2 kat, buna karşılık enerji kullanımı 4 kat artmıştır. 1958 yılında yapılan ölçümlere göre atmosferdeki karbondioksit oranı günümüze kadar yaklaşık olarak %25 artış göstermiştir. ABD dünya nüfusunun %4’üne sahipken karbondioksit üretiminin %25’ini gerçekleştirmektedir. 16.02.2001 tarihinde Cenevre’ de açıklanan BM’nin çevre raporu’na göre 21. Yüzyılda, ortalama hava sıcaklığının 1.4 °C ile 5.3 °C arasında artacağı, buzulların erimesiyle denizlerin 8-88 cm kadar yükseleceği, uzun vadede dünyanın fiziksel yapısında geri dönüşümü olmayan değişiklikler ortaya çıkacağı ön görülmüştür.
Aynı zamanda bu rapora göre tarım rekoltesinin azalacağı sıtma kolera gibi bulaşıcı hastalıkların artacağı belirtilmiş olup bazı bitki ve hayvan türlerinin soylarının tamamen yok olacağı düşünülmektedir.
Bunun yanı sıra 1960’lı yıllarda başlayan “Gamına Işıması Patlamaları” küresel ısınmaya neden oluyor olabilir. Bu patlama ışımaları çok yüksek enerji ve radyasyon yayarak sadece Dünyamızı değil, Güneş’i, Güneş Sistemimizi ve yakın uzayımızı etkilemektedir. Yüksek enerjili radyasyon dalgaları küresel ısınmaya sebep olabileceği gibi nükleer çalışmalar dikkatli ve kontrollü şekilde yapılmadıkları takdirde küresel ısınmadan daha farklı etkilere de sebep olabilir.20. yüzyılda Ukrayna’nın Kiev kenti yakınlarında Çernobil nükleer enerji santralinde bu yüzyılın en büyük reaktör patlaması kazası gerçekleşmiş olup insan hatasından kaynaklanan çevre felaketleri arasındaki yerini almış bulunmaktadır. Çernobil Nükleer Santrali’nde gerçekleşen kaza, her biri 1.000 Megawatt gücünde olan dört reaktörün hatalı tasarımının yanı sıra, reaktörlerden birinde deney yapmak için güvenlik sisteminin devre dışı bırakılıp peş peşe hatalar meydana gelmesi nedeniyle olmuştur. Çernobil’de Nükleer Güç Reaktörünün 4. ünitesinde 26 Nisan 1986 günü erken saatlerde meydana gelen nükleer kaza sonrasında atmosfere büyük miktarda fisyon ürünleri salınımı gerçekleşmiş Avrupa ülkeleri Rusya, Ukrayna, Türkiye çevresinde bulunan diğer ülkelerdeki canlı cansız bütün yaşamı olumsuz olarak etkilemiştir. Kazanın insan yaşamına olan kanser vakalarında artma engelli ve ölü doğumlar gibi etkileri günümüzde bile hala devam etmekte olup ve çevresindeki radyoaktif sızıntı devam ettiğinden dolayı gelecekte de etkilerinin devam edeceği düşünülmektedir.
Yıl 2001; AZF Toulouse kimyasal fabrikasında patlama … Patlama sonucunda 31 kişi hayatım kaybetrniş,2500 kişi yaralanmıştır. Toulouse şehrinin güney doğusunda yüzlerce ev harabeye döndü, dükkanların ve ticaretin en yoğun olduğu iki mahalle yok oldu, şehrin göbeğinde bile camlar kırıldı ve kapılar devrildi.
Hasar 2 milyar euro … !!!
Şehre atılan bomba gibi.. 13 Kasım 2002 ; Prestige Petrol sızıntısı Galiçya Prestige petrol sızıntısı İspanya’nın kuzeybatısındaki Galiçya’ da 13 Kasım 2002 tarihinde Yunan bandıralı Prestige gemisinden denize kimi kaynaklara göre 63,000 ton petrol akmıştır.
20 Nisan 2010′ da British Petroleum’ a (BP) ait bir açık deniz petrol platformunda meydana gelen patlama ve sonrasındaki petrol sızıntısı hakkındaki gerçekler.
20 Nisan 2010 tarihinde BP’ye ait bir platformda meydana gelmiş olan patlamada, işçiler hayatım kaybederken, binlerce ham petrol dolu varil Meksika körfezine yayıldı…
BP’nin sızıntı yapan kuyusundan etrafa yayılan petrol Meksika körfezi başta olmak üzere çevredeki tüm canlı türlerini tehditi altına alıyor. Bu türler arasında soyu tükenmekte olan balinalar, deniz kaplumbağaları ve birçok değişik türde balık yer almaktadır…
Associated Press’in raporlarına göre BP’nin Deepwater Horizon petrol sızıntısından doğacak hasarın bedeli 1 milyar doları aşabilir.