ELZEM Grup Yönetim Kurulu Başkanı Halit Özyurt sorularımızı yanıtladı.
Okurlarımıza özetle firmanızdan ve yaptığınız işten bahseder misiniz?
Biz geniş, uzun, yüksek, ağır tonajlı her türlü gabari dışı taşımayı yapmaktayız. Türkiye içi taşımalarda lokomotifin baş taraflarından olmasak bile, Avrupa’ ya açılan, tüm Avrupa’ daki Türk nakliyecisine uygulanan birtakım engellemelere rağmen Avrupa’ nın kurallarını biliyoruz. Bu kurallara uyarak, onların diliyle iş yapıyoruz bu işi layıkıyla yapan enden firmaların başında gelmekteyiz. Müşterilerimiz bizden çok memnun. Taşımalarımızı kendi araçlarımızla ve ek olarak kiralık araçlarla yürütüyoruz. Depolama hizmeti de veriyoruz. Tamamen bu işe odaklanmış durumdayız ve sürekli kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Yeni yatırımlar yapıyoruz. En son bu ay içinde 10 adet Low-bed dorse ile 10 adet çekici alımını 2006 Nisan ayı içinde yaptık. Biz bir aileyiz. Büyüğü ve küçüğü ile aramızda sevgi ve saygı ilkelerine inanan geniş bir aile, emeğe saygısı olan insanlarız bu yüzden ” aile bilinci ve kültürünü” korumak ve geliştirmek şirketimizin önde gelen politikalarındandır.
Siz Avrupa’ ya gabari dışı, ağır yük taşıması yapan ülkemizin önde gelen firmalarından birisiniz. Avrupa’ da ve Türkiye’ de yaptığınız iş doğrultusunda karşılaştığınız sorunlardan bahseder misiniz?
Avrupa’ da her şeyin kuralı var. Eğer bu kuralları biliyorsanız ve bunlara uyuyorsanız hiçbir şekilde bir sorunla karşılaşmıyorsunuz. Biz de oyunu onların kurallarına göre oynuyoruz. Böyle olunca da hiçbir sorunla karşılaşmıyoruz, ama ülkemiz için aynı şeyleri söyleyemem. Birçok bürokratik engelle karşılaşıyoruz, bu konuda üye olduğumuz derneklerden de hiçbir fayda görmüyoruz. Ülkemizde ihracat az, low – bed araçları yurtdışına boş göndermemiz gerekiyor. Araçlarımızı yurtdışına boş gönderirken belge sorunları baş gösteriyor ve belge alamıyoruz. Bu sorunu da Bonus belgelerimizle çözüyoruz. Belgemizin olmaması durumunda ise bu taşımaları yabancı araçlar ile taşıtıyoruz ki bu hem ülkemizin ve bizim için ekonomik anlamda zarara neden oluyor. Ulaştırma Bakanlığı ile sürekli bu konuda yazışmalarımız oluyor, bakanlık yetkilileri ellerinden geldiği ölçüde bizlere yardımcı oluyorlar; fakat onlarda ikili anlaşmalarla birbirine bağlı olduğundan pek fazla şu anda bir şey yapamamaktalar, fakat tüm önerilerimizi ciddiye alıp toplantılarda gündeme getirmekte olduklarına müteakip defalar yazılı basından şahit olduk, ama derneklerin bu konuda hiçbir çalışması ve gayreti yok … Avrupa’ daki ülkelerde low – bed taşıması yapan firmalara sağlanan kolaylıkları da bizlere sağlamalı. Avrupalı malların kendi araçlarıyla taşınması için bazı imtiyazlar bile sağlıyor en önemlisi asla belge sorunu yaşamıyorlar. Bizim ülkemizde bize bu imkanlar sağlanmıyor. Son 5 yılda bir sürü nakliye firması ya kapandı ya devir oldu ya da uluslararası taşımacılığı bırakıp yurtiçi nakliyeye döndü. Bunun altında yatan en önemli sebep: haksız rekabet.
Kanunlarla ilgili sıkıntılarınız var mı?
Bizim ülkemizdeki sistemin ve kuralların dünyada eşi benzeri yok. İnsanların nasıl belli yasa ve kurallarla kontrol edip özgür bırakılması gerekiyorsa şirketlerin de iş hayatında biraz özgür bırakılması gerekiyor. Bazı belgelerin alınması zorunlu tutuluyor. Halbuki bunları zorunlu kılmamak lazım. Belli kurallar belli kıstaslar Avrupa’ da olduğu gibi getirip kurala uyanlara belgelerini vermeli uymayanlara ise vermemek gereklidir, Harçlar çok yüksek, yüksek fiyatlar insanların belini büküyor.
UND’ye ve RO-DER’ e üye bir şirketsiniz. Bu derneklerin size ne gibi faydaları oluyor?
İki derneğe de üyeyiz. Açık konuşmak gerekirse bugüne kadar ne sorduğumuz bir soru ya sağlıklı bir yanıt ne de low – bed taşımacılığı ile ilgili problemlerimize bir çözüm bulamadık, üyeliğimizin gereklerini biz firma olarak yerine getiriyor ve artık her iki derneğe de hiçbir soru sormuyor, konu ile ilgili kanun yasa ve tebliğleri inceleyerek problemlerimizi çözmeye çalışıyoruz. Böylece insan hayatında en önemli şey olan zamanı faydalı ve anlamlı kullanıyoruz. Anlattığım nedenlerden de açık görüleceği gibi bize söz konusu derneklerin pek faydası olmuyor.
Sizce ülkemizde lojistik sektörü nasıl bir yerde ve nereye gidiyor?
Bence lojistiğin geleceği çok parlak çünkü giderek tüketim toplumu oluyoruz. Herkes her şeyi ayağına istiyor. Sadece Türkiye’ de değil dünyada her şey muhakkak bir yerden bir yere gidiyor, gitmek zorunda. Böyle olunca da bu sektörün değeri gittikçe artıyor. Şimdilik çok basit gibi görünüyor, tam olarak anlamı ve değeri anlaşılmıyor, ama gittikçe anlaşılmaya başlanacak. Lojistik eskiden sadece bir askeri terimdi. Şimdilerde sadece nakliye işi yapanlar bile kendilerini lojistikçi olarak tanımlıyor. Lojistik sadece nakliye değil, komple bir iş. Gümrükleme, depolama, ambalajlama gibi birçok şeyi içinde barındırıyor. Çoğu kişi bunu henüz anlamıyor, ama dediğim gibi anlamı ve değeri gittikçe artacak olan, vazgeçilmez bir sektör. ünü çok açık …
Ulaştırma ve Lojistik Y.O. öğrencisi olan bizlerden bekledikleriniz, istedikleriniz neler?
Bizim sektörümüzde okulda okunan kitaplarla iş yürümez. Doktor olsanız bir hastayı iyileştirmek için gereken her şeyi kitaplarda bulabilirsiniz, avukat olsanız yapmanız gereken her şey yine kitaplarda yazar; ama bizim sektörümüz öyle değil. Bu sektörde sadece okul bitirmek yeterli olamaz. Sizler her şeyden önce hızlı ve doğru karar vermek zorundasınız. Bence sizin için en önemli şey yabancı dil. Yabancı diliniz yoksa bu sektörde yükselmeniz mümkün değil, sadece dokümantasyon ile bağlantılı işlerde çalışırsınız. Sektördeki patronların bile %80′ i yabancı dil bilmiyor, buna bende dahilim. Bu açık kapatılmak zorunda ve bunu sizler yapmalısınız. Bence asrımızın işi lojistik ve okunacak tek bölüm bu bölüm. Şuna inanıyorum ki eğer sizler bu işe dört el ile sarılır iseniz geleceğin yöneticileri olmanız için hiçbir engel yok.
Fatoş Demirvuran