FedEx’ten biraz bahsedebilir misiniz?
FedEx’in 212 ülke. 1800 nokta yani 1800 tane toplama-dağıtım merkezi var. 677 uçak, 44.500 kara aracı ve 200 bin çalışanı var. Geçen seneyi 22 Milyar $ ciro ile kapattı. Şimdi holdingin içinde Fedex Express kanadı yani hızlı hava kargo taşımacılığı kanadı en büyük paya sahip. Fedex’in “Fedex Ground” diye Amerika içinde bir hava taşıma şirketi ve tüm gümrük hizmetlerini veren Fedex “Trade Networks” diye bir gümrük şirketi var. Bir de Fedex Supply Change Service, tedarik zinciri servisi diye ayrı bir şirketi var. Tedarik zinciri servisi de çok yeni, geçen sene kuruldu. Fedex Lojistik diye depo yönetimi yapan başka bir şirketi vardı. O şirket kapandıktan sonra yerine Fedex Supply Chain Service’i açtılar. Bu şunu gösteriyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde dört duvar depo kullanan, dört duvar depoda stok tutan firmaların rekabette geri kalacağını ve rekabette öne çıkacak firmaların iyi bir lojistik paktında işbirliği yapan ve direkt üreticilerden veya fabrikalardan malı toplayıp, son satış noktasına veya müşteriye ulaştıran şirketlerin daha başarılı olacağına dair bir öngörü var ve bütün yatırımları buna göre yönlendirdi. Yani müşterinin hız talebi daha çok artıyor ve artacak da. Buradan yola çıkıyor. Üretimde hız yani üretici daha hızlı üretmek zorunda kalacak, gelişen rekabette taşıyan daha hızlı taşımak zorunda kalacak ve raftaki turnover dediğimiz dönüş oranını da daha yüksek beceren firmalar ayakta kalabilecek.
Fedex olarak lojistiği nasıl görüyorsunuz?
Lojistik kavramı çok yanlış biliniyor. Çoğu şirket “Lojistik hizmeti veriyoruz” diyorlar. Fakat aslında onlar lojistiğin sadece bir ayağını veriyorlar. Temel olarak lojistik hizmeti vermiyorlar.
Peki, Fedex olarak Türkiye’deki kargo pazarını nasıl görüyorsunuz? Bu konuda ileriye dönük yatırımlarınız var mı?
Hızlı hava taşımasında aşağı yukarı 150-160 milyon dolarlık bir pasta var. Şu anda bizim %15-16 civarında bir pazar payımız var ve ihracatın gelişmesiyle (tabi ithalat da çok gelişme gösterdi) bu pasta büyüyor ve bu pastadaki payımızı da arttırmaya çalışıyoruz. Bu çok yoğun otomasyon yatırımlarında çok iddialı bir izleme sistemi var. Bizim www.fedex.com sitemizde müşteriler gelen veya giden gönderisini gönderi numarası vererek izleyebiliyor. Bu da hizmetin artık izlenebilir olanı makbuldür demektir. İzlenemeyen hizmeti kimse satın almıyor zaten. Bu da yine proaktif müşteri hizmetinin bir parçası tabi. Biz bunu standart hizmetin bir parçası olarak görüyoruz. Kargo, ulaştırma sektörü sürekli yaşayan bir sektör. Dolayısıyla teknolojik yatırımlar daha ön plana çıkıyor.
Kargo alanında, taşıma alanında karşılaştığınız sorunlar nelerdir?
Kargo sektöründe kanunlarda önemli bir legal bir boşluk vardı. Kanunlarda kargo sektörü tanımlanmıyordu. 25 Şubat’ta çıkan Karayolu Taşıma Kanunu’nda bu belirlendi ve çok iyi bir tarifle kategorize edildi. Bu beklediğimiz ve olması gereken bir şeydi. Hem iç piyasada hem dış piyasada artık hava, kara kargo ve yolcu taşımalarının tarifeleri belirlendi ve bir hukuksal statüye kavuştu. Yine bazı eksikliklerine rağmen sektör açısından iyi bir gelişmedir. Çünkü çok büyük bir haksız rekabet vardı. Kargo sektörünün hukuksal bir tanımı olmadığı için hukuksal boşluğu vardı ve bu giderilmiş oldu. Diğer bir sorun da teşviklerden yoksun bir sektör olmasıdır. Bu bilhassa iç piyasada görülmektedir. Mesela dış piyasada kara ve deniz kargoya bazı devlet teşvikleri görülebilmektedir. Bunun için görüşmelerimiz var ve devam ediyor. Eğer böyle teşvikler olursa sektörün önü daha da açıktır.
Peki, bu devletle olan çalışmalarınız sırasında bir dernek vasıtasıyla işbirliği içinde misiniz?
Tabii. KARED (Kargo İşletmecileri Derneği) UTİKAD var. Bu dernekler vasıtasıyla eksiklerimizi veya sektörün gelişmesi için gerekli olan şeyleri duyurmaya çalışıyoruz. Express kargo ve Fedex olarak KARED’in kurucu üyelerinden biriyiz de aynı zamanda.
Eğitim konusunda neler söyleyeceksiniz?
Eğitim Fedex’in olmazsa olmazlarından. Yani inanılmaz bir eğitim programı var. Burada hem yurtdışı hem de yurtiçi eğitimleri kastediyorum. Yurtdışından gelen eğitimcilerin burada iş üzerine verdikleri eğitim programları var. Bir de yurtdışında periyodik hazırlanan müşteri hizmetleri, satış, operasyon gibi çeşitli eğitim programları var. Personelin yıllık alması, doldurması gereken eğitim saatleri vardır.
Ayrıca bizim önem verdiğimiz en önemli eğitimlerimizden biri de kurye eğitimidir. Son noktada hizmeti veren kişiler onlar olduğu için kuryelerin eğitimleri için uğraşan ayrı bir ekibimiz var. Biz burada ilkokul, ortaokul veya lise mezunu kuryelere el bilgisayarını öğretmek zorundayız. Çünkü takipler bu bilgisayar aracılığıyla olmaktadır.
Peki, Fedex’in insan kaynakları hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Personelinizi nasıl temin ediyorsunuz?
Üye olduğumuz insan kaynakları web siteleri var. Daha çok bunlardan yararlanıyoruz. İnsan kaynakları departmanı aynı zamanda eğitimden sorumludur. İnsan kaynaklarında ISO belgemiz var. 1998’den beri. Türkiye’de ayrı bir belgesi ve Fedex’in ayrı bir global ISO’su var.
Çok fazla turnover’ımız yok. Bu şirketin hem isim olarak hem hizmet kalitesi olarak oturmuş olduğunu da gösteriyor. Dolayısıyla uluslararası başarısını Türkiye’de de aynı kalitede yaşatmaya çalışıyoruz ve diğer firmalardan farklı olarak çok iyi performans ölçümlerimiz var. Bu da çok iyi bir otomasyon sistemine dayalı olduğu için. Bu performans ölçümlerinin neticelerine göre departmanlar ya da kişiler eksikliklerini tamamlarlar.
Bu yıl mezun olacak arkadaşlarımıza tavsiyeleriniz nelerdir?
Sektöre, iş hayatına katılacak arkadaşlara, bu sektör için yetişen arkadaşlara benim tavsiyem, otomasyon ilk sıraya oturuyor. Yani otomasyon sisteminin mükemmelliği lojistik şirketini ön plana çıkartıyor. Dolayısıyla bilgisayar konusunda kendilerini çok iyi yetiştirsinler. Bu konudaki araştırmaları, gelişmeleri iyi izlesinler, dünyadaki gelişmelere açık olsunlar. Bu kendilerine iyi bir kariyer sağlamada çok önemli bir etken olacaktır. Kısacası endüstri mühendisinden farkları olmamalıdır diyebilirim. Biz bünyemizde bilhassa lojistik taşımada projelerde kullanmak üzere hep endüstri mühendisi arkadaşları kullanıyorduk, bugüne kadar. Çünkü lojistik bölüm mezunları yoktu. Mesela bu endüstri mühendislerine oturup bir de lojistiği öğretiyorduk. Şuan bile hala öyle. Bu bölümden mezun arkadaşlar eğitim kalitesini çok iyi almış olmaları lazım.
Yabancı dil zaten şart, onu söylemiyorum bile. Olmazsa olmazlardan biri. İngilizce‘den sonra gerekli olan diğer dil, lojistikte daha çok Almanya ile işbirliğimiz olduğu için Almanca olabilir.
Derya Türkan, Serkan Özdemir, Ahmet Erdoğan