Single European Sky – SES
Avrupa Parlamentosu ve Ulaştırma Komitesi tarafından Mart 2004 tarihinde kabul edilen ve 20 Nisan’da yürürlüğe konulan; Hava Trafik Yönetimi Yasama Paketi’ni oluşturan dört yasadan ilki ve en önemlisi: Tek Avrupa Hava Sahası’nın yaratılabilmesi için bir çerçeve oluşturulmasıdır.
Avrupa Komisyonu ve Parlamentosu, Tek Avrupa Hava Sahası inisiyatifinin başarılı bir şekilde yürürlüğe konulması için EUROCONTROL’un katılım ve işbirliğinin önemini vurgulamıştır. Tek Avrupa Hava Sahasının gerçekleştirilmesi, yürürlüğe konma yasalarının verilen yetki ve sınırlamalar dâhilinde EUROCONTROL tarafından geliştirilmesi ve adapte edilmesi ile mümkün olacaktır.
EUROCONTROL 1960 yılında, altı kurucu Avrupa Birliği üye ülkesi tarafından tek bir Hava Sahası yaratılması amacıyla kurulmuştur. Bu amacın günümüze kadar çok küçük bir kısmı gerçekleştirilmiştir, ancak vazgeçilmez bir amaç olarak devam etmektedir.
Ulaştırma prensiplerinden birisi olan “ekonomik olma” prensibi şüphesiz hava ulaştırması için de temel bir prensiptir. Bu kapsamda SES projesi, Avrupa Hava Trafik Yönetimi’nin etkinliğinin geliştirilmesi için temel bir öğe olarak değerlendirilmektedir. Son on yılda Avrupa’da hava trafiği %50’den fazla artmıştır. Su anda Avrupa’da yılda yaklaşık 8,5 milyon uçuş gerçekleştirilmekte ve uçuşun yoğun olduğu günlerde ise uçuş sayısı 28 bini bulmaktadır. Bu gelişmelerle birlikte, hava sahasının kapasitesi de 1990 yılından bu yana %80 oranında artırılmıştır. Netice iyi görünmesine rağmen. hava trafiğindeki artış her yıl devam etmektedir. EUROCONTROL, günümüzdeki hava trafiğinin 2020 yılında ikiye katlanacağını tahmin etmektedir. Mevcut sistemlerin devam etmekte olan iyileştirmelerle, trafikteki bu artışı beş yıl daha göğüsleyebileceğini değerlendirmektedir. Bu tarihten sonra ciddi hava trafik artışına cevap verebilmek için daha köklü çözümlere ihtiyaç vardır. Bu bağlamda; SES inisiyatifinin beklenen büyümeyi karşılayabilecek, birleşik -tek- bir sistemin temelini atabileceğine tam bir güven duyulmaktadır.
Modernizasyon planlarının gerçekleştirilmesi ve uygulamaların sürdürülmesine rağmen, Avrupa hava trafiği emniyetli olmaya devam etmekle birlikte oldukça da pahalıya mal olmaktadır. Ülkelerin birbiriyle uyumlu olmayan çalışma uygulamaları ve hava trafik uçuş rotaları ağlarının genelde ülke sınırlarına göre düzenlenmesi ve hava trafik akışına göre düzenlenmemesi, sistemin etkinliğini azaltmakta ve maliyetleri yükseltmektedir.
Ulaştırma prensiplerinden “ekonomik” ve “güvenli” kavramlarına ulaşılabilmesi için: hava sahasının yapılandırılmasında etkinlik göz önünde bulundurulmalıdır. Hava trafik bölgesel sektörizasyona yarar sağlamadığı taktirde, ülke sınırlarının göz ardı edilmesiyle verimlilik mümkün olabilecektir. Bu ifadenin anlamı şudur: Bazı ülkelerdeki Hava Trafik Merkezlen komşu ülkeler üzerindeki hava taradığının de yönetiminden sorumlu olabilecektir. Bu durum, şu anda EUROCONTROL’un Maastricht Hava Trafik Merkezi’nde uygulanmaktadır. Bu Hava Trafik Merkezi; Hollanda, Belçika ve Almanya’nın bazı bölgelerinin hava trafiğinin oynatımını sağlamaktadır. Son aylarda Kuzey Yunanistan üzerinden İzmir ve Antalya istikametlerine gidecek şekilde açılan hava yolları da; hava yolları ağlarının trafik akışına uygun olmasına çok iyi bir örnek teşkil etmektedir. Havayolu şirketlerinin uçuş yollarındaki kısalma nedeniyle; yakıt, overflight, uçak bakım rezervlerine ayırdıkları para miktarları azalacaktır. Dolayısıyla “ekonomik” olma prensibi sağlanmış olacaktır.
Avrupa’da 40’dan fazla Hava Trafik Merkezi mevcuttur. Sistemin etkin ve ekonomik olmasının sağlanması için bu sayının azaltılması gerekecektir. Gelecekte bu sayının kaç olacağına müzakereler sonucunda karar verilecektir. Hangi Hava Trafik Merkezleri kapatılacak, hangileri hayatta kalacak ve nerelerde yeni merkezler kurulacak bunu zaman gösterecektir.
Hava Trafik Sendikaları SES projesine hemen her ülkede karşı çıkmaktadır. Bunun nedeni; operasyonel açıdan SES’in kötü bir fikir olarak gözükmesi ve özelleştirmelerden korkulmasıdır. En azından sendikalar iş kaybı/çalışanların azaltılması ve başka yerlerde görevlendirmelerden korkmaktadır. Seçmenlerinin bu korku ve önyargıları, yapılacak müzakerelerde politikacıları etkileyebilecek gibi görünmektedir.
Hava trafik kontrolörleri hava trafiğini sekteye uğratabilecek güce sahip olmanın yanında, medyada da büyük ölçüde etkilidir. Bu gücün bir göstergesi olarak, yıllardır İtalya’da hava trafik kontrolörlerinin sık sık uyguladıkları “işi yavaşlatma” eylemlerini örnek vermek mümkündür. Medyada etkili olmaya gelince; kar amacı ağır basan özel charter şirketlerinin “emniyetten ödün verdikleri” şeklindeki haberler halkta uçmaya karşı korku uyandırabilmektedir. Halkta yaratılabilecek bu tür korkuların gerçek bilgilerin sağlanması ile azaltılması mümkündür.
Ülkelerin politik ve kültürel ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda ise. Portekiz olgusu ön plana çıkmaktadır. Portekiz’ de hava trafik yönetimi askerler tarafından sağlanmaktadır. Büyük komşu İspanya’nın sorumluluğu alabileceği, kendi merkezlerinin kapatılabileceği, personelinin işsiz kalabileceği ve kendisine sadece okyanusla ilgili sorumluluk verilebileceği kuşkuları mevcuttur. Gelecekteki müzakerelerde, iki veya üç Hava Trafik Kontrol Merkezinin Liberya yarımadası için sorumluluğu paylaşması ve Hava Trafik Yönetiminin Portekiz’ de yer alması şeklinde konuya çözüm bulunabilir.
Fransa ise diğer bir vaka gibi görülmektedir. Aşırı milliyetçi tutumundan taviz vermez ve mevcut kurumlarını koruyucu tutum sergilemesine rağmen, pratikte ikna edilemez görülmemektedir. Bunun yanında geniş bir bölgeye sahip olduğu için en azından tatmin edici sayıda merkeze sahip olması ve hava trafik sınırlarının da politik sınırlarından çok büyük ölçüde değişiklik göstermemesi mümkündür.
Son zamanlarda görülen yumuşama ve politik sıcaklığa rağmen, Türkiye ve Yunanistan açısından da bazı problemlerin çözülmesi gerekeceğini söylemek pek yanlış olmayacaktır.
Sonuç itibariyle, gelecekteki müzakerelerde sergilenecek işbirliği ve uzlaşmacı bir tutum, SES ‘in temel amaçları olan; etkinlik, ekonomi ve emniyet isteklerini yerine getirecek yapıyı kurmak açısından büyük önem arz etmektedir.
Dr. Tuba Dökmen