Günümüzde lojistik sektörünün en önemli güçlerinden biri kuşkusuz hava taşımacılığıdır. Özellikle hızlı kargo sektörünün vagonlarını uçaklar çekiyor dersek abartmış olmayız. Peki havada 900 km/h hıza ve 9G kuvvetine kadar çıkabilen bu demir kuşlara kargolar nasıl yükleniyor? Yüksek hız ve basınç altında kargolar nasıl taşınıyor, nasıl sabitleniyor, uçuş güvenliği nasıl sağlanıyor, biraz bakalım.
Uçak teknolojisinin gelişmesi ile doğru orantılı olarak taşımacılık ekipmanları da zaman içinde gelişim gösterdi.1970 yılının Ocak ayında New York – Londra arasında yapılan bir uçuşta ilk kez ULD adı verilen bir ekipman kullanıldı.
B747 tipli geniş gövdeli bu uçakta yolcu bagajlarının alışılmışın dışında özel bir ekipman ile uçağa yüklenmesi havacılık tarihinde çok önemli bir dönüm noktası oldu.
Peki ULD nedir?
Sözlük tanımı ile Unit Load Device kelimelerinin kısalması olarak kullanılan özel üretilmiş konteyner ya da paletlere ULD denir.
Uçakların iç gövde yapılarına uyacak şekilde tasarlanmış, alüminyum, karbon fiber gibi hafif malzemelerden üretilmiş, esnek ancak dayanıklı konteyner ya da paletler de diyebiliriz.
70’li yılların başında özellikle yüksek koltuk sayısına sahip geniş gövdeli uçakların kıtalar arası uçmaya başlaması ve bununla beraber havayolları arasındaki rekabete bağlı olarak verilen hizmet kalitesi, yolcular için tercih sebebi oldu. Yolcu bagajlarının varış meydanlarında hızlı şekilde teslimatı da verilen hizmetlerin en önemlilerinden birisi haline geldi.
Tam bu noktada ULD’ler içinde konsolide halde yüklenen bagajlar aynı şekilde konsolide halde hızlı bir şekilde indirildiği ve yolculara teslim edildiği için ULD kullanan havayolları bir adım öne geçti. Lojistik sektörünün ULD kullanımının getirdiği hızı fark etmesi çok uzun sürmedi ve hava kargo taşımacılığında dökme yüklemenin yanı sıra ULD kullanımı hızla yerini aldı.
Günümüze geldiğimizde ULD’ler özellikle express kargo sektöründeki başrol oyuncularından biri. Gönderilerin hasarsız ve güvenli şekilde yüklenmesi yanında hızlı yükleme ve boşaltma imkanı sağlaması nedeniyle hava kargo taşımacılığının olmazsa olmazlarıdır. Genel kargolar dışında; tehlikeli maddeler, özel yükler, medikal malzemeler, soğuk zincir ve canlı hayvan taşıması gibi birçok özel taşıma sistemine yönelik ULD türleri geliştirildi. Uçaklarda main deck adı verilen üst gövde veya lower deck adı verilen ambar bölümüne uygun ULD’ler üretildi ve bunlar çeşitlendirildi. Tasarım noktasındaki en önemli faktörler ise hafiflik ve uçak gövdesinin maksimum verimlilik ile kullanılabilmesi. Boyut ve kontur, uçak gövdesindeki her metrekareyi maksimum dolduracak şekilde planlandı.
Her ULD kendisine ait alfabetik ve numerik karakterler barındırdan özel bir isme sahip. Kodlanmış bu isim aslında ULD’nin fiziksel özelliklerini ve hangi havayoluna ait olduğunu tanımlıyor.
Uçuş sırasında 9G kuvvete kadar dayanma özelliğine sahip ULD’ler, gelişen teknoloji ile tamamen su geçirmez ve havada meydana gelecek bir yangında, alev çıkışını engelleyebilecek dirence de sahip. Birçok lisanslı ULD üreticisi firma artık su geçirmezliği ve alev dayanıklılığını üretim standartlarına ekledi.
ULD’ler yükleme esnasında uçak içerisinde özel kilit sistemi ile sabitleniyor. Uçuş sırasındaki yüksek hız ve basınç karşısında kendi ağırlığının 9 katına kadar çıkabilen yükler, ULD’ler üzerinde güç oluşturduğundan, kullanılan ULD’nin sağlamlık ve hasarsızlığı havacılığın temel yükleme kurallarına girmiştir. Uçak gövdesi içerisinde sabitlenmiş ULD’ler mutlaka kilitlenmeli ve boş pozisyonların dahi kilitleri açılmalıdır. Kalkış, seyir veya iniş anında hareket eden ULD’ler uçağın yük ve denge endeksini değiştireceği için kazaya sebebiyet verebilir. Havacılık tarihinde bu nedenle kaza veya kırıma uğrayan örnekler bulunuyor.
Gittikçe küçülen dünyamızda, internet üzerinden yapılan alışverişlerde teslimat hızı müşteriler için fark yaratan yegane unsur.
Hızlı hava kargo taşımacığı, bu beklentiyi karşılarken küçük ebatlı kargoların kaybolmadan aktarma merkezlerinden geçmesi ve son tüketiciye ulaşmasında ULD kullanımının avantajından yararlanır. ULD’ler ‘’Last in First Out ‘’ (LIFO) prensibine göre uçaklara yüklenip ve özel kimliklendirmeler ile aktarma merkezlerine gönderilir ve işlem görürler. Bu sayede son tüketiciye en hızlı ve kayıpsız şekilde kargoların ulaşması sağlanıyor.
1970 yılında atılan bir adımın günümüz hava lojistiğinin temel taşlarından biri haline gelmesi muhtemelen planın bir parçası değildi fakat küçük bir taşın yarattığı dalga bugün hepimize dokunuyor.
Salih YILMAZ