Doğal kaynakların dünyaya eşit olarak dağılmamış olması, insanların başka ülkeleri görme arzusu ve en basit olarak günlük hayatımızda bir yerlere gitme çabası sonucu ulaştırma ortaya çıkmıştır. Ulaştırma, zamanla artan tüketici taleplerini karşılamak isteyen işletmelerin rekabetlerinin yoğunlaşmasıyla zenginleşerek farklı bir boyut kazanmıştır.
1990’lı yıllarda küreselleşmenin artmasıyla birlikte işletmeler daha fazla ithalat ve ihracat yapmaya başlamışlar ve ulaştırma işletmeler için hem maliyet açısından hem de zamanında pazarda yer alma kaydan dolayı önemli bir faktör haline gelmiştir. Bu kaygıdan dolayı işletmeler rekabet ortamında varlıklarını sürdürebilmek için ulaştırmaya önem vermişlerdir. Fakat mesafelerin uzunluğu ve zamanın önemi bir rekabet unsuru olması çeşitli ulaşım sistemlerini entegre ederek hareket etmelerini gerektirmiştir. Yani 1960’a kadar kullanılan unimodel (tek seçenekli taşıma sistemi) sistemden multimodel (en az iki seçenekli taşma sistemi) sisteme geçilmiştir. Bu durumda işletmelerin ulaşım sistemlerinin kontrolü giderek zorlaşmaya başlamıştır. Bununla birlikte ulaşım sistemlerinin birleştirilmesi işletmenin faaliyetlerine hız katmasına rağmen maliyetlerinin artmasına neden olmuştur! İşletmeler hem faaliyetlerindeki hızlarını korumak hem de bunun sayesinde içinde bulundukları pazarı kaybetmemek adına ulaştırmacılığı stratejik olarak daha önemli görmüşler ve böylece maliyetlerini düşürmeyi hedeflemişlerdi. Bunun sonucunda ulaştırma eylemini yerine getirilmesini sağlayacak bütün kademeleri içinde barındıran ‘lojistik yönetimi’ ortaya çıkmıştır.
Peki lojistik yönetimi nedir?
Lojistik kelime kökeni itibariyle Latin dilinde lojik (mantık) ve static (taktik) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir ki sözlük anlamı olarak mantıki istatistiktir.
Lojistik esas olarak asken bir terimdir, bundan dolayı ilk uygulamaları askeri alanlar ve savaş alanları olmuştur. Fakat esas önemi 2. Dünya Savaşında anlaşılmış ve sonrasında lojistiğe bilimsel bir konu gözüyle bakılmaya ve uygulanmaya başlanılmıştır. 2. Dünya Savaşı sonrası ABD’de bir çok işletme lojistiğin önemini fark etmişler ve 1960’dan günümüze kadar süren gelişim evresi içerisinde lojistik hizmetlerinden faydalanmaya başlamışlardır. Lojistiğin günümüzde kabul görülen en geçerli tanımı The Coucil of Managment (CLM) kuruluşu tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre Lojistik; müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü ürün, servis hizmeti ve bilgi akışı, başlangıç noktasından (kaynağından) tüketildiği son noktaya (nihai tüketici) kadar olan tedarik zinciri içindeki hareketinin etkili ve verimli bir şekilde planlanması, uygulanması, taşınması, depolanması ve kontrol altında tutulmasıdır. Bu tanımda açıklanması gereken 2 unsur vardır: müşteri ve tedarik zinciri. Lojistikçiler için müşteri her türlü teslim noktalarıdır. Tedarik zinciri; tedarikçiler, üreticiler dağıtıcılar, toptancılar, perakendeciler ve tüketicilerden meydana gelir. Lojistikçiler tedarik zinciri içerisinde malzeme ve bilgi akışını sağlayarak tedarikçi ve müşteri arasında köprü görevi üstlenir. Ülkemizde lojistik şirketlerinin geçmişte taşımacılık sektöründe faaliyet göstermeleri ve insanların yeterli derecede bilgilendirilmemesinden dolayı taşımacılık olarak değerlendirilmektedir. Halbuki lojistik tanımda da belirtildiği gibi, üretim noktalarından alınan ürünün dağıtım kanallarıyla müşteriye sunulması hizmeti “fiziksel dağıtım” olarak adlandırılmaktadır. Lojistiğin tanımı işletmeler tarafından iyice anlaşılmalı ki akıllarına gelen her türlü faaliyeti; mantıki hesaba dayalı malzeme, personel ve bilgi akışı ile destekleyerek planladıkları hedefleri gerçekleştirebilsinler.
Merve Koptekin
Lojistiğin Önemi – ömersipki blog
[…] http://www.lojistikkulubu.ist/lojistigin-tanimi-ve-onemi/ https://www.amfiweb.net/kuresellesen-dunyada-lojistigin-onemi/ […]