Formula1’i sadece bir motor sporu ya da sıradan bir otomobil yarışı olarak görmek doğru değil. 3-4 km’lik bir pistin etrafında 1,5 saat boyunca ortalama 70 tur atan otomobillerin ardında, çok güçlü bir organizasyonun olduğunu da bilmek gerekiyor. Bu organizasyonda sadece pilotlar değil, teknik adamlar, mekanikerler, tasarım şefleri ve hatta pompacılar bile farklı konumlarda ancak aynı öneme sahip işlerle uğraşıyorlar. Taraftar olarak yıldız ilan ettiğimiz pilotlar bile aslında zincirin son halkalan olmaktan ileri gidemiyorlar. İşte bu aşamada akıllara şu soru geliyor; Acaba F1 sadece bir yarış mı? Birinci olmak kadar yarış bitirebilmenin, iyi bir sıralama turu derecesi elde edebilmenin, sadece rakiplerinizi değil zaman zaman takım arkadaşlarınızı da geçmenin başarı sayıldığı bir yerde ulaşılmak istenen asıl şey acaba ne? Cevabı tabi ki PARA …
Formula1, bir sezonda 16 yarışın koşulduğu bir organizasyon. Amaç, tüm yarışlardan maksimum puanı toplayıp şampiyon olabilmektir. Birçok açıdan diğer motor sporlarına benzeyen F1 yine bir çok açıdan diğerlerinden ayrılıyor. Özellikle dünyanın en pahalı sporu olarak nitelendirilen F1’de takım olarak ayakta kalmak diğer sporlara oranla biraz daha zor. F1’deki yarışın dışında pilotların dışında, mekanikerlerden tasarımcılara, halkla ilişkiler departmanlarından sponsor firmalara kadar uzanan geniş bir yelpaze var. Sponsorlar diğer spor branşlarına göre F1’de daha özel bir yere sahipler. Bütçelerinin toplamıyla orta çaplı bir endüstri büyüklüğüne ulaşan F1 takımları, bütçelerinin önemli bir bölümünü sponsorlar yoluyla karşılıyorlar. Sayıları 150-200 arasında olan sponsorlar, takımlarına yaptıkları ödemelerden hiç de şikayetçi değiller, çünkü yapılan araştırmalar bir spor organizasyonundan çok bir sektör haline gelen F1’in, yapılan sponsor harcamaları açısından geri dönüşü en fazla olan spor olduğunu gösteriyor. Belki de bu nedenle şuanda pistlerin en iyi takımı konumundaki Ferrari, yaklaşık 300 milyon dolarlık bir bütçe yaparken bunun yaklaşık 250 milyon dolarını sponsorlardan karşılayabiliyor. F1’deki takımların sahip oldukları toplam 2 milyar dolarlık bütçe F1’in Time dergisine göre 2001 yılındaki basın gelirlerinin yaklaşık dörtte biri üstelik bu rakamlara yayın gelirleri de dahil değil. Yapılan araştırmaya göre 40.000 kişiye istihdam sağlayan F1 sektörü bu yılda da her yarış ta ortalama 650 milyon kişiye ulaşmayı hedefliyor. Belki de bu nedenle harcanan inanılmaz rakamlara rağmen şimdilik kimsenin bu işin dışında kalmaya niyeti yok gibi görünüyor. Tabi bu organizasyon sponsorlar için olduğu kadar ülkeler içinde büyük önem taşıyor. Araştırmalar her yarışı yaklaşık 250 dolar kar bırakan ortalama 80000’in üzerinde turistin yerinde izlediğini gösteriyor, bu da 20 milyon dolar üzerinde bir döviz girişi anlamına geliyor. Sektörün çektiği izleyici sayısı dolayısıyla reklam olasılığı tüm ülkelerin iştahını kabartmaya yetiyor. Tabı bu reklam sayesinde ülkeye gelecek turist sayısı tüm sektörlerin bundan nasibini alması gibi görünen faydalarının yanı sıra. F1’i düzenleyen ülke olmanın sağlayacağı prestij de unutulmuyor. F1’de ev sahipliği yapma şansını yakalayan son ülkelerden olan Malezya’da yapılan bir araştırma, Malezya’nın ihraç ettiği ürünlerinin birim fiyatlarının, F1 sonrası %10’a yakın bir seviyede değer kazandığını gösteriyor. Şu günlerde ülkemizde böyle bir organizasyona ev sahipliği yapabilecek olmanın haklı heyecanını yaşıyor. Önce Federasyon Başkanı Mümtaz Tahincioğlu, F1 için 2005 yılına söz alındığını açıkladı ve FOA Başkanı, Formula1 babası Berrıe Eccistone’un pistin yapılarak gerekli altyapının tamamlanması halinde 2005 yılında Formula1 ‘ı Türkiye’ye verileceğine dair teminat mektubu imzaladığını belirtti. Tabi ki böyle bir organizasyonda ülkemizin yer alması hem ticari açıdan hem de ülkemize kazandıracağı prestij açısından büyük önem taşıyor.
Seda Ezgi Serbest