Lojistik Sektöründe Gelecek Perspektifi

Kategori: Sayı 19 | 0

AYŞEM ULUSOY // UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı

 

20. yüzyılın sonundan itibaren sıkça kullanılan küreselleşme kavramı sermaye ve iş gücünün hızlı yer değiştirmesi bağlamından çıkmış bulunmakta. Artık hizmet ve ürün, bireysel tüketicinin cep telefonlarında, bilgisayarlarında; istediği yerde ve zamanda ulaşabileceği kadar yakın. Teknolojik gelişmeler hız, güvenlik ve kaynağından ürüne ulaşma isteği gibi tüketici taleplerini önümüze koymaktadır.

Uluslararası ticaretin hacmi ve erişim kabiliyeti, teknolojik gelişmeler ve dijital sistemlerin iş kollarına adaptasyonuyla artarken, rekabet ölçeğini yerel sınırlardan çıkarmakta ve küresel şirketleri oyuna dahil etmektedir. Artan bu rekabet ortamı her sektörde olduğu gibi lojistik sektörü özelinde de giderek görünür olmakta ve geleceğin lojistiği perspektifimizin odak noktasını oluşturmaktadır. Son zamanlarda yapılan araştırmalardan elde edilen verilere göre uzmanlar lojistik endüstrisinde, dijitalleşmenin muazzam bir artış göstereceğinin altını çizmekte, dünya çapında lojistik pazarında dijital dönüşüm harcamalarının artış göstermesini öngörmektedir.

Gelecekte uluslararası taşımacılık da dâhil olmak üzere lojistik sektörüne yön verebilecek yeniliklere baktığımızda; yapay zekâ, makine öğrenimi, derin öğrenme, sürücüsüz araçlar, blockchain (blok zinciri), Application Programming Interface (API: Uygulama Programları Ara yüzü), botlar gibi pek çok yenilikten bahsedeceğiz.

DİJİTAL DÖNÜŞÜM VE AKILLI LOJİSTİK KONSEPTİ

Gelecekte nasıl bir lojistik sektörüyle karşı karşıya kalacağımıza yönelik öngörüde bulunurken kaçınılmaz olarak 2011 yılından itibaren sıkça duyduğumuz Endüstri 4.0 (Dördüncü Sanayi Devrimi) kavramından ve getirdiği yeniliklerden bahsetmemiz gerekecek. Endüstri 4.0 siber ve fiziksel sistemlerle uyumlu, dinamik veri işlemeye dayalı yeni üretim modelleri yaratırken; insan faktörünü minimuma indiren otonom robotlar ve drone’ların kullanımı, büyük verilerin toplanması ve analizi, simülasyonlar, nesnelerin interneti, yapay zekâ, artırılmış gerçeklik uygulamaları gibi teknik gelişmeleri kapsamaktadır.

Bu teknolojilerin lojistik alanına ne gibi yenilikler getireceği tartışılırken, Lojistik 4.0 bir diğer tanımla akıllı ürünlerle akıllı hizmetleri kapsayan, merkezinde teknolojik yaklaşımların olduğu “Akıllı Lojistik” konsepti halihazırda geliştirilmeye başlandı. Akıllı lojistik kapsamında yer alan bazı teknolojik yeniliklerden söz ederken depo yönetimi ve taşıma yönetim sistemleri son derece hayati bir noktada yer almaktadır.

GELECEĞİN DEPOLAMA SİSTEMLERİ

Günümüzde depolama sistemlerinde yüz tanıma, sesli ve ışıklı yönlendirme sistemleri halihazırda kullanılırken ilerleyen süreçte kullanım hacimlerinde artış beklenmektedir. İnsan-makine etkileşiminin sağlandığı bu depolarda otomatik olarak yönlendirilen stoklama araçları, akıllı stoklama sistemleri, akıllı raflar, kendi rotalarını belirleyen sistemlerin kullanımı her geçen gün artarken depolama faaliyetlerinde verimlilik ve etkinlik sağlanmaktadır. Lojistik sektörünün bir diğer önemli süreci olan taşıma sistemlerinde ise GPS teknolojisi yardımıyla talep yönetimi, dağıtım merkezi ve depolar arasında yüksek etkileşim sağlanarak işletmeler araçlarını rahatlıkla takip ederken nakliye hareketlerini izlerken gönderiler hakkında sağlıklı bilgi edinebilecek. Tam da bu noktada bulut bilişim sisteminin taşıma yönetim sistemine getirdiği hızlı çözümlerden yararlanılmaktadır. Lojistik firmaları bulut tabanlı teknolojilere geçtikçe lojistik BT hizmetlerinin çok yönlüleştiği, şirketlerin isteğe bağlı ve kullanım başına ödeme modeline yöneldiği görülmektedir. Shipwire ve Freight gibi hizmetler ise tedarikten faturalandırmaya kadar tüm lojistik sektörünün her alanını kapsamaktadır. Gerçek zamanlı bulut tabanlı nakliye yönetim sistemleri sağlayarak tüm süreci KOBİ’ler için daha kolay ve daha ucuz hâle getirmektedir.

YAPAY ZEKÂ VE ROBOTİK SİSTEMLER

Yapay zekâ ve robotik sistemler endüstriyel süreçlerde ve devasa üretim bantlarında etkin kullanılırken lojistik sektöründe özellikle depolama ve taşıma alanlarında sisteme bütünleşmiş gelişmeler arasında görünmektedir. Yapay zekanın ve makine öğreniminin potansiyeli, iş yapış süreçlerinin tamamını etkilemektedir. Tedarik zinciri halkalarının tamamını oluşturan süreçleri etkileyen AI ve makine kullanımı sayesinde yapılandırılmış ve yapılandırılmamış verilerin tamamını raporlamakta, analiz etmekte ve iç görüler üreterek lojistik firmalarındaki dönüşümü avantaja çevirmektedir.

Yazılım şirketlerinin geliştirdiği yeni yazılımlarla tedarik zinciri ve elleçleme süreçlerinin daha hızlı ve az maliyetli olacağı beklenmektedir. Depolama evresinde ürünleri yerleştiren, izleyen ve taşıyan robotlar bir insanın taşıyamayacağı kadar büyük paketleri kolaylıkla taşımalarıyla iş kolaylaştırıcı bir vasfa sahip olmaktadır. Böylece insan gücü, zaman alıcı fiziksel hareket gerektiren işlerde kullanılmamaktadır. Lojistik sektörüne yönelik yazılım ve robot üreten şirketler, derin öğrenme algoritmalarıyla mal tanımlama, analiz etme, sayma, seçme gibi süreçleri robotların yapabileceği hale getirmiştir. Yazılımlar sayesinde, bir robot çok kısa sürelerde ürünü tanımlamakta ve ürünün götürülmesi gereken yere ulaştırılmasını sağlamaktadır.

Robot kullanımı lojistik sektöründe insan gücünün azalmasına neden olurken daha kalifiye ve teknolojik süreçleri takip edebilen insan gücüne duyulan ihtiyacın artması kaçınılmaz olacaktır. Bu noktada üniversitelerin lojistik sektörüne eleman yetiştirirken teknolojik ve dijital dönüşümü sağlayabilen gençleri sürece hızla dâhil etmesi ülkemizde lojistik sektörünün değişim ve dönüşüme uyumu açısından son derece önemli bir konu haline gelmektedir.

OTONOM ARAÇLARLA DOĞRU ZAMANDA DOĞRU MEKÂNA TESLİMAT

Otonom forkliftler, günümüzün depolarında, hava terminallerinde, limanlarda ve diğer zincir alanlarda görünür hâle gelmiştir. Uzmanlar, yakında yollarda otonom kamyonlar göreceğimizi, otonom forkliftler tarafından yüklerini boşaltarak otomatik konveyör bantları ve robotik kollarla depolara konacağını belirtmektedir. İnsansız hava araçları ve kamyonların yanı sıra yük gemilerinin de gelecekte lojistik firmaları tarafından kullanılması için çalışmalar yapılmaktadır.

Sürücüsüz araçlar özellikle karayolu taşımacılığına yön verebilecek bir teknoloji olarak karşımıza çıkmaktadır. Sürücüsüz kamyonlar ya da gelişmiş GPS yazılımlarıyla yeni rotalar oluşturabilen bu araçlarla doğru zamanda, doğru mekâna hızlı teslimat yapabilmesi gündemde yer almaktadır.

Otonom araçlar, hizmet sağlayıcıların güvenilirliğini arttırırken maliyetleri azaltarak lojistik sektörü açısından büyük dönüşümler yaratacaktır. Mercedes’in dijital kamyon araştırma ve geliştirme çalışmaları, Amazon gibi büyük bir oyuncunun “PrimeAir” servisi ile 30dakikalık teslimat denemeleri yapmaya başlaması ve teslimat ağının ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA) tarafından onay alması yaşanacak büyük değişimlerin adeta ön gösterimi gibidir.

BÜYÜK VERİ (BİG DATA) ve BLOK ZİNCİRİ

Büyük Veri’nin (Big Data) lojistik sektörü açısından hayati olan tarafı ise büyük verilerin ve yeni bilgilerin toplanarak, analiz edilmesiyle yeni süreçlerde kullanılmak üzere yorumlanması olacak. Sözgelimi; lojistik operasyonlarda sıklıkla kullanılan yazılım sistemleri büyük miktarda veri üreten teknolojilerden oluşmaktadır. Her lojistik operasyonun ardından ortaya çıkan büyük verinin işlenmesi, analiz edilmesi ve yeniden kullanılması maliyetlerin azaltılması, rotaların optimize edilerek yakıt tasarrufu sağlaması ve teslimatta hız unsuru açısından önemli imkânlar yaratacaktır.

Bilgiyi merkeziyetsizleştiren ve ekosistem içindeki tarafları birbirine bağlayabilen blok zinciri teknolojisi, belgeleri dijitalleştirip standart hale getirerek ilgili paydaşlar arasında eş zamanlı kullanımına olanak tanımaktadır. Kayıtlara girmiş evrak ve verilerin değiştirilememesi gibi özellikleriyle işletmelere önemli katkılar sunan bu teknoloji sayesinde hile, suistimal ve yetkisiz işlemlerin önüne geçilebilecektir. İş yapma süreçlerini hızlandıran, kâğıt bürokrasisini ortadan kaldıran, daha güvenli, daha şeffaf, daha verimli ve teknolojik bir ticarete kapı aralayan bu sistem için Türkiye de harekete geçmiştir. 2019-2023 yıllarını kapsayan On Birinci Kalkınma Planı kapsamında lojistik ve gümrük gibi alanlarda blok zincir teknolojilerinin kullanılması için hukuki ve fiziki altyapılara yönelik çalışmaların tamamlanacağı ifade edilmektedir.

NESNELERİN İNTERNETİ (IOT)

Nesnelerin interneti fikri ile teknolojik sistemlerin birbiri ile uyum içinde çalışması sağlanmaktadır. Cihazlar ile denetleyiciler arasında iletişim kurma ve etkileşimi arttıran bu teknoloji sayesinde cihazların uzaktan izlenmesi, yönetilmesi ve birbirleriyle iletişim kurabilmesi sağlanmaktadır.

Makineler arası iletişim olarak tanımlanabilen M2M(Machine to Machine) önemli yeniliklerden biri olarak kabul edilmektedir. Akıllı boardlar sayesinde süreçlerin dijitalleştirilmesine katkıda bulunan bu sistem lojistik sektöründe tasarruf sağlanmasının önünü açmakta ve aynı zamanda hizmet verimliliğini de olumlu yönde etkilemektedir. M2M uygulamaları sayesinde filolarda bulunan araçların arıza-bakım takipleri yapılabilirken depolama alanlarındaki ortam sıcaklığı ve nem oranı gibi kritik değerler anlık olarak ölçümlenebilmektedir. Soğuk zincir operasyonlarında ortaya çıkabilecek potansiyel ısı ve nem değişikliklerin algılanması ve otomatik olarak müdahaleye olanak sağlamasıyla ürün kaybının önüne geçilerek tedarik zincirinde tasarrufu maksimize etmektedir.

Tedarikçi sayısının her yıl artması, lojistik ve seyahatte müşteri ihtiyaçlarını da artırmaktadır. Artık hem B2B hem de B2C şirketleri, her zamankinden daha fazla faktörden etkilenmekte ve maksimum memnuniyeti sağlamak adına daha fazla rekabet etmektedir. Modern IoT, AI ve önemli veri yenilikleri ise lojistik sektörüne tamamen reform yapma fırsatı sunmaktadır. Kendi kendine sürüş teknolojisinin veya araçtan araca yeniliklerin yaygınlaşmasıyla birlikte lojistik sektörü yeni bir döneme adım atacaktır.

Teknolojinin bu müthiş gelişmelerine adapte olunmasıyla sektörün gelişimine katkısı tartışmasız büyük olacaktır. Geleceğin lojistik uygulamaları dijitalleşme ile birlikte sektörümüzün bilişim, mühendislik gibi disiplinlerden de eleman ihtiyacı olduğunu öngörmekteyiz. Bu noktada üniversitelerin kariyer odaklı birimleriyle daha yakın ilişkiler kurulmasının hayati önem taşıdığı da tartışmasız bir gerçektir. Kesin olan şudur ki; geleceğin lojistik anlayışını temel teknolojilerle uyumlu, farklı disiplinlerle yetişmiş insan gücünü bünyemize katarak yaratacağız.

UTİKAD olarak tüm bu veriler ışığında uzun bir dönemdir dijitalleşmenin önemini hem dernek çalışmalarımızda önceliyor hem de bu bilgileri üyelerimizle paylaşıyoruz. Pandeminin de etkileriyle sektörümüzdeki dijitalleşmenin hızlandığını da belirtmek isterim. Bu noktada İnovasyon ve E-Ticaret Odak Grubumuz, Üniversiteler Odak Grubumuz ve Kadın Odak Grubumuz bünyesinde çalışmakta olan Geleceğin Liderleri ve İnsan Kaynakları gruplarımızla da destekliyoruz. Lojistiğin referans noktası olarak UTİKAD, bu yöndeki çalışmalarını önümüzdeki dönemlerde de hız kesmeden sürdürecektir.