İstanbul Üniversitesi Lojistik Kulübü olarak her yıl düzenli olarak çıkardığımız Logistical Dergisinin 16. sayısı için Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Sn.Ahmet MUSUL ile röportaj gerçekleştirdik. Bizlere aktardığı bilgiler için kendisine teşekkür ederiz.
- Kendinizden ve iş hayatınızdaki deneyimlerinizden biraz bahseder misiniz?
1987 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldum. İş hayatıma daha öğrenciyken Unok Uluslararası Nakliyat A.Ş’de başladım. Kısa bir süre sonra ayrılarak, sıfır sermayeyle 1990 yılında Ekol’ü İstanbul’da kurdum. Müşteri odaklı yaklaşımla pazarda büyük fark yaratılacağını görmüştüm. O dönemde firmalar nakliyeciler için çalışıyor gibiydi. Bizim farklılığımız müşteriye, müşteri olduğunu hissettirmek oldu. 1994 yılında taşıma aracımı aldım. Adım adım büyüdük. 1996 yılında ilk yurt dışı yapılanmamız olan Ekol Almanya’yı hayata geçirdik.
Kurulduğumuz ilk günden itibaren dünyada sektörün öncü markası olmayı hedefledik. Şirketimiz için en uygun isim üzerinde düşünülürken, bu ana hedef göz önünde bulundurularak her dilde aynı şekilde okunabilecek bir isim olmasına dikkat ettik. Bu doğrultuda, “okul” anlamına gelen latince kökenli “ecole” ismini uygun bulduk.
2000 yılında bizim için önemli bir viraj alarak, Boyner Grubu ile çalışmaya başladık. 20 milyon Euro ciromuz vardı, bir o kadarlık daha yatırım yaptık. Lojistikte köklü aile şirketleri var ama onların çoğu yavaş hareket ediyor. Dünyada da lojistikte büyük değişim oldu. Bu değişime ayak uyduramayanlar yolda kaldı, bazı birleşmeler oldu. Bizim filomuz ise katlanarak büyüdü. Şu an 601.715.320 €’luk ciromuz ile sektörün en büyük lojistik firmalarından biri konumundayız.
- Ekol lojistik hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
Ekol, 1990 yılında kurulan; taşımacılık, kontrat lojistiği, dış ticaret, gümrük ve tedarik zinciri yönetimi alanında 15 ülkede kusursuz hizmet anlayışıyla faaliyet gösteren entegre bir lojistik şirketi.
Aklı, duyguyu ve bilinci birleştiren iş yapış modelini teknolojiden aldığı ilhamla destekleyen Ekol, her zaman müşterilerine entegre, esnek ve en etkin çözümleri sunuyor. Ekol ‘ün hep bir adım ileride oluşu, yeterince iyiyle yetinmemesi müşterilerinin başarılarına hizmet ederken aynı zamanda çevresel, finansal, sosyal faydalar da sağlıyor.
Türkiye, Almanya, İtalya, Yunanistan, Fransa, Ukrayna, Bosna Hersek, Romanya, Macaristan, İspanya, Polonya, Çekya, Bulgaristan, Slovenya ve İsveç’te olmak üzere, kapalı alanı bir milyon metrekarenin üzerindeki dağıtım merkezinin yanı sıra Intermodal taşımacılığa fırsat veren 2 Ro-Ro gemisi, haftalık 48 sefer yapan blok trenleri ve 5 bin 500 aracıyla da Ekol, Avrupa’nın önde gelen lojistik sağlayıcıları arasında yer alıyor.
Dağıtım alanındaki gücünün yanı sıra Ekol ‘ün vaatlerini gerçekleştirmedeki en önemli gücü sahip olduğu insan kaynağı. Kusursuz müşteri memnuniyeti için bitmeyen bir enerjiyle hizmet veren 7 bin 500’ün üzerinde çok uluslu çalışanı, Ekol’ü başarıya taşıyan yolda çok önemli bir rol oynuyor.
- Ekol lojistiğin bu ara fark yaratmasındaki en büyük etkeni ne olarak görüyorsunuz?
Ekol’ü büyütürken sektörümüze de yeni bir bakış açısı kazandıracak birçok ilke imza attık. 2012 yılında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı onayı ile Teknoloji Grubu çatısı altında kurulan Ekol AR-GE merkezimiz ile lojistik sektöründe bir ilki başlattık.
Ekol, sektörümüzün inovasyon liderliğini yapıyor. 90’lı yıllarda; AR-Ge merkezimiz kurulmadan çok öncesinde kendi operasyonel yazılımlarımızı geliştirmeyle başladığımız bu yolculukta bugün çabalarımızın meyvelerini topluyoruz. Lojistik 4.0 ile sektörümüzde öncü bir rol üstleniyoruz.
Ülkemiz ihracat hedeflerine çok ciddi katkı sağlayacağına inandığımız Turquality programının hizmet sektörlerine açılmasının ardından kapsama alınan ilk firmayız.
2008 yılında hayata geçirdiğimiz ve öncülüğünü yaptığımız intermodal taşımacılık projemiz ile bugün farklı sektörlerde hizmet veren birçok global markaya lojistik çözüm ortaklığı yapıyoruz. İntermodal taşımacılık ile karayolu sefer sürelerini kısaltıyor, Ro-Ro gemilerimiz, terminallerimiz ve elektrikli blok tren seferlerimiz ile yükü aktarmadan taşıyoruz. Bu doğrultuda yakıt tüketimini ciddi bir oranda azaltmış oluyoruz. Karayolu taşımacılığına oranla her ay 850 futbol sahası büyüklüğünde ormana eşdeğer karbondioksit salınımını azaltıyoruz. Her ay 365 bin ağacı kurtarıyoruz.
Sektöründe öncü rolünü sürdüren Ekol, Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu tarafından verilen “İleri ve Defansif Sürücülük Teknikleri Kurum Lisans Belgesi”ni Türkiye’de alan ilk lojistik şirketi oldu.
Çalışmalarımızla sektörümüzde fark yaratırken, başarımızı aldığımız ödüllerle taçlandırıyoruz. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından geçen yıl üçüncü kez düzenlenen “Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı Araştırması”nda iki ödüle layık görüldük.
565 milyon 398 bin 803 dolarlık hizmet ihracatıyla, “Yük Taşımacılığı ve Lojistik Hizmetleri” kategorisinde liderlik koltuğuna otururken, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük dördüncü hizmet ihracatçısı olma başarısını gösterdik.
Marketing Türkiye ve Akademetre iş birliğiyle “İtibar ve Marka Değer Performans Ölçümü” araştırması sonuçları temel alınarak gerçekleştirilen “The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri”nde lojistik sektörü kategorisinde birincilik ödülünün sahibi olduk.
Müşterilerimizle birlikte ilham veren ve sürdürülebilir değer yaratma misyonuyla hareket ediyoruz. Ekol olarak yola çıktığımız ilk günden bu yana yenilikçiliğe hep inandık. Yüksek teknolojiye yatırım yapmakla kalmıyor, büyümeye giden yolun teknolojiyi ileri taşımaktan geçtiğine inanıyoruz.
Motivasyonu yüksek, tutkulu ve yapıcı bir ekip olarak mutlaka en iyi çözümü sunuyor ve hayata geçiriyoruz. Başarımızın temelinde, sürekli yeni fikirler bulma becerimiz ve iş süreçlerimizin her aşamasında yaratıcı fikirlere yaptığımız yatırım var.
Topluma ve çevreye saygı duyarak, etik değerleri vazgeçilmez görüyoruz. Sağduyu sahibi ve attığımız her adımın sorumluluğunu bilen bir kurum olarak, sürdürülebilir bir geleceğin ancak bu sayede mümkün olduğuna inanıyoruz. Bizim için insan her şeyden önce geliyor. Değer yaratabilmek ve hedeflerimize ulaşmak için en değerli yapıtaşımız insan.
- Ekol kendi ar-ge merkezini hayata geçirdi. Bu şirketinize nasıl yansıdı?
Sürdürmekte olduğumuz AR-GE çalışmalarıyla Ekol’ün güçlü ve rekabetçi niteliklerini global düzeyde artırarak, bunlara her geçen gün yenilerini eklemeyi hedefliyoruz. Avrupa’da cirosal oranda AR-GE’ye en çok yatırım yapan lojistik şirketleri arasında yer alıyoruz. Her yıl AR-GE ve teknoloji bütçemizi artırıyoruz. Ciromuzun yaklaşık yüzde 1,5’lik kısmını AR-GE için harcıyoruz.
AR-GE merkezimizde bugüne kadar katma değeri ve rekabet gücü yüksek, ileri teknoloji içeren 130’un üzerinde projeyi hayata geçirdik. AR-GE merkezimiz ile yürüttüğümüz projeler iş süreçlerimizi olumlu yönde etkiliyor, müşterilerimiz ile daha güçlü işbirlikleri kurmamıza fayda sağlıyor.
Bilgi işlem ekibimizin geliştirdiği yazılımların getirdiği esneklikle, değişken müşteri ihtiyaçlarına hızlı cevap verebilmekteyiz. Depolarımızda kullandığımız otomasyon teknolojileriyle hata oranını en aza indirirken, portal uygulamalarımızla müşterilerimize gerçek zamanlı bilgi akışı sağlayabiliyoruz, tekstil ürünlerinin el değmeden depolandığı, araca el değmeden yüklendiği bir yapıya sahibiz.
Geliştirdiğimiz yenilikçi iş modelleri ve bunu destekleyen son teknoloji ürünü çözümler şirketimizin sadece Türkiye’de değil, faaliyet gösterdiğimiz 15 ülkede ve önümüzdeki dönemlerde girmeyi düşündüğü yeni pazarlarda da en önemli rekabet unsuru. Bu pazarlardaki hızlı büyüme trendimizin ve sunduğumuz kaliteli hizmetin arkasında Ekol AR-GE merkezimizde yürüttüğümüz proje çıktılarının önemli bir yer tuttuğunu söyleyebiliriz. Bundan sonra AR-GE faaliyetlerimizle birlikte hizmet ihracatımızın da hızla artacağına inanıyoruz.
- Euro ve dolar kurunun artmasına karşı ne gibi önlemler alıyorsunuz, belirsiz ekonomik durumlara nasıl karşı koyuyorsunuz?
Ekol, Türkiye dâhil 15 ülkede kendi şirketleri ile faaliyet gösteren bir marka olarak bu türbülansı kurmuş olduğu network’ün avantajlarını kullanarak daha hafif yaşıyor. Özellikle ihracatını yaptığımız araçların bize yakın ülkelere yüklü olarak getirilmesinden dolayı boş taşıma maliyetimiz sektör geneline göre daha düşük kalıyor. Bundan ötürü ihracatçı müşterilerimizden talep ettiğimiz farklar daha düşük kalıyor ve ihtiyacı olan müşterilerimize de anlaşmalarımıza ek olarak daha fazla kapasite de verebiliyoruz.
Bu dönemde özellikle ithalat taşımaları için fiyat düzenlemeleri, kampanya organizasyonlarının yanında yurt dışı ofislerimizin etkinliğinin artırılmasına yönelik çalışmalarda bulunuyoruz. Belki biraz daha temkinli hareket ederek müşterilerimizin farklı ihtiyaç ve beklentilerine cevap verecek yatırımlarımızı sürdürüyoruz.
- Lojistik 4.0 için yaptığınız veya daha sonradan yapmayı düşündüğünüz uygulamalar neler?
Lojistik 4.0 vizyonumuz paralelinde yürütmekte olduğumuz projelerimiz arasında üzerinde gömülü yazılımların olduğu donanım tasarım projelerimiz de yer alıyor. Özellikle araç takip sistemleri konusunda, modüler yapıda, farklı sensörlerle entegre edilebilir, endüstriyel ihtiyaçlara yönelik bir cihaz geliştirilmesi üzerinde çalışıyoruz. Gerek cihazın elektronik kart tasarımı, gerekse de bütün donamım bileşenleri ve bu bileşenlerin çalıştığı yazılımları kendi mühendis ekiplerimiz tarafından gerçekleştiriliyor.
Ayrıca otomasyon sistemlerimizde görüntüyü işleyip bilgiye dönüştürecek ve bu sayede otomasyon sistemini yönlendirecek akıllı kameralarla ilgili bir diğer projemizde farklı özelliklerdeki ürünleri tanıyarak depolardaki ilgili alanlara yönlendirecek, ambalajları ölçüp varsa hasarları tespit edecek cihazların hem donamım hem de yazılım altyapısını birlikte geliştiriyoruz.
- Lojistik öğrencilerine bu sektörde deneyimlerinizden de yola çıkarak tavsiyelerinizi ve olmazsa olmaz şeyleri aktarabilir misiniz?
Günümüzün gittikçe zorlaşan koşullarında, iyi bir üniversiteden, iyi notlarla mezun olmak her zaman yeterli olmayabiliyor. Sıradanlıktan uzak, yaratıcılığıyla fark yaratacak özgün düşünen gençlere iş dünyasının ihtiyacı var. Bunun için uzmanlaşma çok önem taşıyor. Yabancı dil çok önemli. Artık İngilizce bile tek başına yeterli olmaktan çıktı. Gençlerin dil konusunda kendini geliştirmesi gerekiyor. Yenilikleri sürekli takip ederek güncel olanı takip edin, yerel ve küresel gelişmelerin uzağında kalmayın.