Celil DURDAĞ
Okulumuza 2002 yılında girip 2006 yılında mezun oldum. Okulumuzun hem İstanbul’da hem de İstanbul Üniversitesi gibi köklü bir üniversite bünyesinde olmasının yanında Ulaştırma ve Lojistik alanının geleceğin önemli iş kollarından birisi olması tercihimi etkilemiştir. Okul hayatım boyunca arkadaşlarım ve hocalarımla ilişkilerim hep iyi olmuştur. Bir dönem lojistik kulübü yönetim üyeliği de yaparak kulüp faaliyetlerinde yer aldım.
Okul hayatım boyunca okumayı, araştırmayı seven yapım nedeniyle yüksek lisans ve doktora çalışmalarıyla beraber akademik kariyer yapmaya karar verdim. Mezun olduğum yıllarda Ulaştırma ve Lojistik alanının akademi için yeni bir alan olması ve İstanbul Üniversitesi eğitimi önümü açan etmenlerden olmuştur. Akademik yaşamın dinamikleri gereği araştırma, okuma sürekli aşamaları ifade ederken yüksek lisans ve doktora tezi gibi çalışmalar genel aşamaları oluşturmaktadır. Bu süreçlerin elden geldikçe çabuk tamamlanması temel stratejidir.
İstanbul Üniversitesi Lojistik Kulübü faaliyetlerini takip etmede sosyal medya bu konuda oldukça faydalı oluyor. Akademik kariyerim boyunca birden fazla üniversite bünyesinde çalışma şansım oldu. Üniversite kulüplerinde gördüğüm en büyük problemin süreklilik ve istikrar yakalama olduğunu söyleyebilirim. Lojistik Kulübü hem lojistik alanında benzerlerine göre hem de klasik üniversite kulüpçülüğü anlayışına göre dinamikliğini ve kurumsallaşmasını aynı anda sağlayabilen nadir örneklerden olarak biz mezunları gururlandırmaktadır. Lojistik Kulübü lojistik alanındaki benzer organizasyonlara göre ilk oluşu ve sektörde ses getiren faaliyetleriyle sürekli takip edilen çalışmaları saygı uyandıran bir kurum olmuştur. Kulübü, mevcut konumunu gerek benzer kulüpler gerekse de sektör kuruluşları ve devlet nezdinde daha etkili hale getirmiş şekilde görmek isterim.
Kulübün mevcut faaliyetlerine aynen devam ederken diğer üniversitelerde yer alan lojistik kulüpleriyle işbirliklerini arttırıp onların da lokomotifi olma özelliği göstermesi gerekir. Ayrıca mezunlar derneği ile koordinasyon içerisinde sektör dernekleri ve devlet kurumlarıyla yakın temaslarda bulunarak mezun ve öğrencilerin çıkarlarını koruyacak faaliyetlerde bulunması da faydalı olacaktır.
Ulaştırma ve Lojistik alanında eğitmen açığı hem üniversite hem de lise boyutunda devam ettiği için akademik kariyer yapmalarını tavsiye ederim. Sektör içerisinde yer alacak öğrencilere ise imkanlarını zorlayarak girişimci olmalarını da öneririm.
2002 yılından bugüne lojistik sektörünün Türkiye açısından önemi daha fazla anlaşıldı. Ulusal ve uluslararası yatırımcıların sektöre ilgisi devam etmektedir. Bu olgular sektörün büyümeye devam edeceğini gösteriyor. Sektörün hem yurtiçi hem de yurtdışı operasyonlarında kullanacağı kalifiye eleman ihtiyacının süreklilik arz edeceği rahatlıkla söylenebilir. Sektör ve öğrenciler için tek tehdit noktası Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve sosyal istikrarında görülebilecek olası çalkantılardır.
Sektörde mezunlara yeteri kadar açık iş gücü olamadığını düşünüyorum. Lojistik mezunlarının her geçen yıl sayıları artmasına karşın sektör içerisinde alaylı durumda olanlar ile endüstri mühendislerinin etkinliğinin devam ettiği söylenebilir. Lojistik eğitimi uzun yıllara yayılan örneklerine karşın hala sektör ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayamadığından farklı alan mezunlarının sektörde tercih edilirliği henüz bitirilememiştir.
Sektöre girmek için yoğun bir rekabet yaşamanın yanında birçok firma ve pozisyon için hayal edilen maaşlara ulaşılamayacağı da açıktır. Sektörün yoğun ve stresli çalışma temposu da mezunlar tarafından göz ardı edilmemelidir. Sektörde yükselmek sadece diploma, yabancı dil bilgisi, bilgisayar bilgisi gibi olmazsa olmaz gerekliliklerle sağlanamayacaktır. Bu gerekliliklerin yanında sabırlı, soğukkanlı ve girişken olmak, lider özelliği göstermek, esnek olmak gibi gerekliliklerde sahip olunması üstünlük sağlayacak özelliklerdir.
Beykoz Üniversitesi Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisiyim.