Günümüzde tedarik zinciri üzerinden yapılan firmalar arası faaliyetler ve süreçler çok hızlanmıştır ; çok önceleri yakın çevrelerdeki kaynaklardan yavaş bir şekilde mal ve insan transferi yapılması ile rekabet avantajı elde edilebilirdi; ancak günümüzde stoksuz çalışma ve verimlilik gibi kavramların desteklediği bir transfer ortamı yaşanmaktadır. İhtiyaç duyulan transferlerde başarılı firmalar ile başarısız firmalar arasında sadece birkaç saatlik bir fark kalmıştır. Küresel ekonominin getirdiği değişimler büyük ölçekli firmalardan başlayan bir değişimi zorunlu kılmıştır. Üretim ve pazarlama alanında genel kabul gören işletme prensipleri ve performans kriterleri yapısal olarak değişmiş ve yeni rekabet unsurlarını ortaya çıkarmıştır. Üretim ve pazar alanları arasındaki mesafelerin uzamasının yanı sıra üretim yapan firmalar tedarik politikalarında da değişikliğe gitmiş ve daha uzun vadeli programlar ve iş ortaklıkları ile çalışmaya yönelmişlerdir. Firmalar arasındaki rekabet yerine firmaların bir arada uyumlu çalıştıkları tedarik zincirleri arasındaki rekabet önem kazanmıştır. Tedarik zinciri müşteriye en uygun kriterlerle mal ve hizmetin ulaştırılmasını amaçlamaktadır. Tedarik zincirinde etkinlik, verimlilik ve ekonomiklik esasına dayalı kriterlerle başarı belirlenmekte ve başarıları oranında zincirin halkalarını oluşturan firmalar pazarda daha büyük pay elde etmektedirler.
Firmalar arası (B2B: Business to Business) ticarette ihracatçı firmaların rekabette başarılı olmalarının anahtarı , müşterilerin ihtiyaçlarına uygun teklifler sunabilmeleridir. Firmaların gerçek anlamda rekabet avantajı yaratabilmeleri için mevcut tedarik zincirlerini sorgulayarak yönetim, mühendislik ve iş ilişkileri bazında yeniden tanımlamalar yapmaları gerekmektedir. Sürekli değişim anlayışıyla , gerek teorik ve gerekse uygulama alanında tedarik zinciri yönetimi yaklaşım ve yöntemleri sürekli geliştirilmektedir. Literatürde araştırılan çok sayıda ortak planlama, tedarik zinciri analizi ve yeniden tasarımı yaklaşımları , tedarik zinciri yönetimi yazılımları , zincir optimizasyonu modelleri vardır. Bu aşamada önemli olan tedarik zinciri yönetimini firmaların ihtiyaçlarına göre modelleyip mevcut koşullara uygun halde sunmaktır. Tedarik zinciri, zincirin tüm halkalarının birbirleriyle uyumlu, hızlı , verimli ve karlı bir şekilde yönetilmesiyle maliyetlerde azalma, verimlilikte artma sağlar. Bu sayede insan gücü ve finansal kaynaklarda kapasite artışı yaratılır. Sağlanan kapasite artışı ise başka faaliyetlerde kullanılarak kalitenin yükselmesi, üretim, depolama, nakliye, dağıtım ve perakende faaliyetlerinin zamanında yapılmasını mümkün kılar.
Bu yolla, ana üretici ve ihracatçı firmalar rekabet güçlerini artırırlar, zincir üzerindeki firmalar da sermaye ve pazar payı bakımından istikrarlı bir ortamda çalışmaları nedeniyle fark yaratarak rakiplerine üstünlük sağlarlar. Büyük firmaların çoğunluğu malzeme ve ham maddelerini küresel olarak tedarik edebilmek durumundadır. Tedarik giderleri, büyük firmaların en önemli gider kalemleri arasındadır ve tedarik sürecinde yaşanan verimsizlik ve aksaklıklar, stok kontrolü, lojistik planlama, üretim planlama ve müşteri ilişkileri gibi firmanın diğer faaliyet alanlarını da olumsuz etkiler.
İyi tasarlanan ve yürütülen bir tedarik zinciri, işletmenin üretim ve pazarlama başta olmak üzere tüm süreçlerini olumlu yönde etkiler; daha fazla müşteri memnuniyeti, daha etkin ve verimli işletme koşulları sağlar; daha düşük maliyetler ve daha yüksek kar ile birlikte istikrarlı büyümeyi mümkün kılar. Etkin bir tedarik zinciri yönetimi işletme girdilerinin en uygun biçimde temin edilebilmesinin yanı sıra üretim faaliyetlerinin düzenini ve devamlılığını sağlar ; üretimde çevrim süreleri kısalır, ortalama stok düzeyi azalır ve firma en düşük maliyetlerle çalışma olanağına kavuşur. Firma, böylece dış koşullardan kaynaklanan değişimlere uyum sağlayabilir ; dolayısıyla esneklik kazanmış olur.
Firmalar stratejilerini mümkün olan gelecek senaryolarına göre test etmeli ve uygun taktikler tasarlamalıdır. Geçmiş yıllardaki gelişmelere bakıldığında , internet teknolojilerinin yaygınlaşması , yeni pazarlar açılması , para piyasalarının ve tedarik piyasalarının küreselleşmesi ve hızlı büyüme sürecine girmesi göze çarpmaktadır. Bunların merkezinde tedarik zincirlerinin olduğu ve gelecek yıllarda da tedarik zinciri üzerinden sağlanacak gelişmelerin firmaların başarılarına ve rekabetine önemli bir etki yapacağı öngörülebilir. Tedarik zincirleri ile ilgili olarak gelecekte yaşanacak gelişmeler ana başlıkları ile şöyle özetlenebilir:
- Kategori bazında stratejiler geliştirme
- Tedarikçilerin geliştirilmesi ve yönetimi
- Çok kanallı tedarik ağları tasarımı ve yönetimi
- Teknolojik kapasitenin yükseltilmesi
- İç ve dış bilgi paylaşımının artırılması
- Tedarik yönetimini kolaylaştıracak ve cazip kılacak yeni becerilerin yaygınlaşması
- Gelecek tedarik yönetimi organizasyonunun oluşturulması ve yönetimi
Kategori bazında stratejiler önümüzdeki yıllardaki öngörüler ışığında rekabetçi maliyet verilerine sahip olmasının yanı sıra kalite, teslimat ve tedarikçilerin genel değerindeki artış gibi iyi tanımlanmış olmalıdır. Satın almaların daha az tedarikçi firmadan yapılması için tercih edilen tedarikçilerden anlamlı miktarlarda alımlar yapılmalıdır. Tedarik edilen parçaların sistemler, montaj ve dışarıdan sağlanan hizmetler bakımından değeri ve karmaşıklık seviyesi artacak; bağımsız ürün ve ürün bileşenlerinin satışında azalma olacaktır. Başarılı bir uygulama için çok fonksiyona sahip elemanlardan oluşan bir ekip, yüksek kaliteli ulaşılabilir veriler ve analitik araçlar gerekmektedir. Firmalar kendi kategori bazlı stratejilerini rekabetçi olma, verimliliği yakalama ve dünya genelinde en az riske katlanma amacıyla uygulamaktadır.
Bahsi geçen stratejilerin benimsenmesini zorunlu kılan başlıca unsur, önümüzdeki yıllarda da küresel rekabet olacaktır. Stratejilerin uygulanmasında firmalarda değiş mi tetikleyen unsurlar tanımlanmış olmalı , yeni iş modelleri ve stratejilere uyum sağlanmalı ve misyon, hedefler ve bunlara bağlı performans beklentileri ayrıntılı bir biçimde revize edilmelidir. Dünyada ekonomiyi etkileyen başlıca rekabet unsuru Çin’dir. Firmalar başka hiçbir ülkede Çin’de sağladıkları üretim ve pazar fırsatlarını kolay kolay bulamamaktadırlar. Diğer gelişen ekonomilere bakıldığında, bu ülkelerde gelişen tasarım, finans ve dağıtım kapasitesi sayesinde dünya çapında tedarik zincirleri kurma yolunda avantajlı ortaklıkların meydana geldiği görülmektedir. Bunlara örnek olarak Brezilya’da Petrobras, Rusya’da Gazprom, Meksika’da Cemex, Hindistan’da Tala Motors ve Türkiye’de Koç Holding gösterilebilir. Artan küresel rekabetin önemli bir sonucu da firmalar arasında yaşanan birleşmeler ve satın almalardır. Firmalar anlaşmalarında kendileri için oluşan fırsatları ve riskleri daha dikkatli değerlendirmek zorunda kalmaktadırlar. Bu aşamada cevap aranacak örnek sorular şunlar olabilir:
- Yeni ekonomide hangi maliyet kalemlerinden tasarruf yapılmalıdır?
- Firmanın birleşen tedarik sistemlerinde ne tür değerler yaratılmaktadır?
- Tedarik zinciri nasıl tasarlanmalıdır?
- Yeni durumda mevcut tedarikçi firmalarla ve yeni gelen test edilmemiş firmalarla olan anlaşmalar nasıl etkilenecektir?
- Depolar ve dağıtım merkezleri nerede olmalıdır?
- Ne zaman ve ne kadar sipariş verilmelidir?
- Ne kadar stok tutulmalıdır?
- Dağıtım nasıl yapılmalıdır?
Bu sorulara daha iyi cevap verebilen şirketler rekabette bir adım öne geçmektedir. Bilgi teknolojilerindeki gelişmelere ek olarak yönetim bilimlerindeki gelişmeler şirketlerin bu soruların cevabını bulmalarına yardımcı olmaktadır.
Doğal olarak, firmalar arası birleşmeler satın alma ve tedarik sistemlerinin de birleşmesini gerektirecek ve bu zorunluluk yeni bir sistem tasarımı ortaya çıkmasına neden olacaktır. Teknoloji ve bilişim altyapısı; satış (ürün ve pazara ilişkin veriler ve tahminler), taşıma (taşıma usulü, miktar, sınıflama bakımından taşıma özellikleri, oranlar ve maliyetler, yükler), stok (stok kalemleri ve yerleşime bağlı olarak minimum stok seviyesi, stok değerleme ve maliyetleme, müşteri hizmet seviyeleri), üretim (ürün, fabrika, üretim hattının verimi, maliyetleme ve kapasite bakımından doğru planlanması) , depolama (parça ve bölge esasına göre miktar, kapasite, maliyet planlaması) gibi anahtar konularda çok etkin iletişim kurmayı sağlamalı ve karar vermeyi destekleyici planlama özelliklerine sahip olmalıdır. Bu özelliklere sahip olmak sadece çok büyük maliyetlerle alınan yazılım ve donanımlarla garanti edilemeyecek kadar kritik bir konudur ve oldukça detaylı firma analizleri yapılmasını gerektirir. Tedarik zinciri içerisinde başarı sağlamada kullanılan bir diğer önemli unsur ise ortak planlama, tahmin ve ikmal sisteminin oluşturulmasıdır. Bilişim altyapısının bu sistemdeki rolü çok önemlidir, gerçek zamanlı olarak bilgilerin ortak paylaşımı sağlanmalıdır. ERP (Enterprise Resource Planning) ve APS (Advanced Planning Services) bahsi geçen bilgilerin paylaşımında gerçek zamanlı olarak verilerin iletilmesini yeterince sağlayamamaktadır. Bu da bilgilerin zamanında iletilememesinden kaynaklanan gereksiz stok tutulmasına veya zincir üzerindeki firmalarda karşılanamayan taleplere yol açmaktadır. Bu amaçla geliştirilmiş olan CPFR (Collaborative Planning, Forecast and Replenishment) yönetimi, zinciri oluşturan firmaların eş zamanlı olarak bilgi paylaşabilmelerini ve bu sayede değişimlere de daha hızlı tepki verebilmelerini sağlayan bir metodoloji olarak giderek yaygınlaşmaktadır. Pazardaki trend ve gelen siparişlerle ilgili verilerin hızlı ve şeffaf iletimi ile tahmin hataları azalır. Güven duyulan firmalarla yapılan faaliyetlerde iş riskinin azaltılması da gelecek yıllarda ihtiyaç duyulacak önemli bir konudur. Büyük firmaların çoğunluğu malzeme ve ham maddelerini dünyanın her yerinden tedarik edebilme yeteneğine sahip olmak zorundadır. Tedarik giderleri büyük firmaların en önemli gider kalemleri arasındadır ve tedarik sürecinde yaşanan verimsizlik ve aksaklıklar, stok kontrolü, lojistik planlama, üretim planlama ve müşteri ilişkileri gibi şirketin diğer faaliyet alanlarını da olumsuz etkiler. Tedarik zinciri mal ve hizmetlerin tedarik aşamasından , üretimine ve nihai tüketiciye ulaşmasına kadar birbirini izleyen tüm halkaları kapsar. İş süreçleri açısından tedarik zinciri ; satış süreci, üretim, envanter yönetimi, malzeme temini, dağıtım , tedarik, satış tahmini ve müşteri hizmetleri gibi pek çok faaliyeti içerir. Tedarik zinciri yönetimi müşteriye , doğru ürünün, doğru zamanda, doğru yerde, doğru fiyata tüm tedarik zinciri için mümkün olan en düşük maliyetle ulaşmasını sağlayan malzeme, bilgi ve para akışının entegre yönetimidir. Bir başka deyişle , zincir içinde yer alan temel iş süreçlerinin entegrasyonunu sağlayarak müşteri memnuniyetini artıracak lojistik ağırlıklı stratejilerin ve iş modellerinin oluşturulmasıdır.
Tedarik zinciri yönetiminde değerleme aracı olarak kullanılan SCOR (Supply Chain Operations Reference: Tedarik Zinciri İşlemleri Referans) modeli planlama, kaynak bulma, üretme, teslim ve geri dönüşler (mal iadesi, kazanç vb.) olmak üzere beş süreci ele almaktadır: Planlama sürecinde arz-talep dengesine uygun olarak kaynaklar ve neler yapılacağı belirlenir. Kaynak bulma sürecinde planlanan veya gerçekleşen talebi karşılayacak malzeme ve hizmetler temin edilir. Üretim sürecinde planlanan veya gerçekleşen talebi karşılayacak üretim gerçekleştirilir. Teslimat sürecinde talep edilen malların teslimine ilişkin sipariş , nakliye ve dağıtım faaliyetleri gerçekleştirilir. Geri dönüş sürecinde çeşitli nedenlerle malların iadesi, ödemeler gibi firma dışı faaliyetleri kapsar.
SCOR modeli, müşteri talebinin karşılanmasını amaçlayan tüm faaliyetleri tanımlar. Model, zincir üzerindeki firmalar arasında standardizasyonu amaçlar ve otomasyona dayalı uygulamaların altyapısını oluşturmada ihtiyaç duyulan değişimlere uyum sağlamada etkin sonuçlar almayı sağlar.