Mezunu olmaktan onur duyduğum değerli okulumun sevgili öğrencileri; Her şeyden önce Lojistik Kulübüne verdiğiniz katkıdan dolayı hepinizi yürekten kutluyorum. Ben de öğrencilik dönemimde kulüp bünyesinde çalışmış ve aktif olarak üyelik yapmıştım. Şimdi kulübümüzün faaliyetlerinin askıya uğramadan devam ettiğini görünce büyük mutluluk duydum.
Bildiğiniz üzere okulumuz İstanbul Üniversitesi’nin ihtişamlı yaşı ile kıyaslandığında oldukça genç bir okuldur ama Türkiye’nin kendi alanında tartışmasız en kaliteli ve öncü okuludur. Bulunduğunuz okul sizlere Türkiye’ de pek çok okulun sağlayamayacağı bir gelecek sağlayacaktır. Öğrencilik yıllarınızın kıymetini bilip sektöre okulun size sağladığı avantajları iyi kullanarak en iyi şekilde hazırlanmanızı dilerim.
Arkadaşlar bildiğiniz üzere ülkemiz refah düzeyi ve sanayi alt yapısı oldukça gelişmiş olan ve bu sebepten sürekli olarak tüketen Avrupa ile Avrupa nın sürekli olarak ürettiklerini satın alan Asya ile Çin’in tam ortasında adeta altın bir bölgede bulunmaktadır. Ancak Avrupa refah düzeyinin artmasından dolayı artan işgücü maliyetlerini kendi içinde karşılayamaz duruma gelmiş ve üretimini iş gücünün çok düşük olduğu Çin’e kaydırmıştır. Aynı durum Dünya’nın şimdilik sanayi devi olan Amerika içinde geçerlidir. Bugün Avrupa’da aynı iş i yapan işçinin aldığı net ücret aylık $1700 civarında iken bu rakam Çinli bir işçi için sadece $300 düzeyindedir. Maliyet sorunu Amerika ve diğer ülkeler için de aynıdır.
Üretim düşük işgücü ve ucuz hammadde stoğuna sahip olan Çin’e kayınca Türkiye önemini yitirecek midir?
Tabii ki hayır. Bugün pek çok ülke Avrupa’ya kıyasla daha düşük işgücü maliyetlerine sahip olan Türkiye’yi bir çeşit Lojistik üssü olarak kullanmaktadır. Örneğin hepimizin bildiği bir spor malzemeleri üreticisi olan Adidas yine hepinizin bildiği bir lojistik firması olan Ekol Lojistik ile yürüttüğü ortak bir projede Çin’den gelen ürünlerinin Avrupa’ya dağılımını Türkiye üzerinden Türkiye’yi bir Lojistik Üssü gibi kullanmak suretiyle sağlamaktadır. Bu ve benzeri örnekler çoğaltılabilir.
Ayrıca ülkemiz tekstil alanında Çin ile çok yoğun bir rekabet içinde bulunmaktadır. Ülkemizin Tekstil sektöründeki önemi Çin’e rağmen azalmamış aksine Avrupa’ya satışımız artış göstermiştir. Şimdi bu noktada ülkedeki ekonomiyi korumada sizlere büyük görev düşmektedir. Çin’den Avrupa’ya gidecek bir geminin denizde geçireceği süre yaklaşık olarak 20-25 gün arasındadır ve Çin’ de maliyetler ülkemize kıyasla daha düşüktür. Avrupa’nın bu durumda Türkiye’yi tercih etmesinin iki sebebi vardır.
- Daha iyi kalite
- Lojistik faaliyetlerdeki hız
Çin ilk sebebi çözmenin yollarını çözmüş bulunuyor arkadaşlar. Artık Çin’de her ürünün isterseniz kalitelisi de kalitesizi de mevcut. Ayrıca Çin aşağıda aynen alıntı yaptığım yazıda da okuyacağınız üzere Türkiye’de yatırım üsleri kurmak ve Türkiye’nin kaliteli ürün imajını kullanarak dünya pazarlarına açılmak suretiyle hiç beklenmeyecek şekilde bu soruna çözüm yolla ı geliştirmiştir.
Çin, Türkiye’de dört üretim üssü kuracak
Türkiye, Çin ile ekonomik ilişkilerinde köklü bir strateji değişikliğine gidiyor. Türk sanayicisinin rekabet ve kalite açısından her fırsatta eleştirdiği Çin malı ürünler, artık Türkiye’de üretilecek.
Çin’in; İstanbul , Ankara, İzmir ve Mersin olmak üzere dört kentte Yatırım üssü” kurmaya karar verdiği öğrenildi. Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) yetkilileri, bu kararın Çin’de resmen duyurulduğunu bildirdi. Edinilen bilgiye göre, Çin Türkiye’de öncelikle üç kentte yatırım bölgesi kurmayı planladı. Çin’in bir devlet şirketi olan Çok Uluslu Şirketler topluluğu yetkilileri, bu amaçla geçtiğimiz yaz Türkiye’ye iki kez geldi. Daha sonra Mersin’i de gündemine alan Çin heyetini, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’i ikna etti.
Seçim bölgesinde ikna etti
Çin heyetinin 22 Temmuz seçimlerinin hemen öncesine rastlayan ziyaretinde Bakan Tüzmen Çinli konuklarla seçim bölgesi olan Mersin’de yakından ilgilendi. Mersin Limanı sayesinde, buraya yapılacak bir yatırımın Ortadoğu yapılma olanağı sağlayacağını anlatan Tüzmen, Mersin’i “Türkiye’de yatırım üssü kurulacak dördüncü şehir olarak” listeye ekletti. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen bu Cuma CEBIT fuarına katılmak üzere Çin’e gidecek. Bakan Tüzmen’in buradaki resmi görüşmelerinde , Türkiye’de kurulacak dört üretim üssüyle ilgili kararın ayrıntılarının belli olacağı öğrenildi.
İhracat artıyor
Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) verilerine göre, Türkiye 2005’de Çin’den 6.8 milyar dolarlık ithalat yaptı. Bu rakam 2006’da 9.6 milyar dolara yükseldi. Diğer yandan, dış ticaret dengesizliği büyük olmasına karşın , Türkiye’nin de Çin’e ihracatı artıyor. Çin’e 2005’de 550 milyon dolarlık mal satan Türkiye, bu rakamı 2006’da 693 milyon dolara yükseltti.
Sizler bu iki sebebin ikincisi olan “Lojistik Faaliyetlerdeki Hız” ayağının yöneticileri olarak işinizi çok iyi yapmalı ve rekabette öne geçmelisiniz.
Bildiğiniz üzere Çin ekonomisi sürekli olarak bir büyüme göstermektedir. 2005 yılında 3.000.000 konteynerin ihraç edildiği Shanghai limanından , 2006 yılında 6.000.000 konteyner ihraç edilmiştir. Bu rakamın 2007 yılı verileri 9.000.000 konteynerdir ve bu büyümenin önümüzdeki 7 yıl için yıllık 3.000.000 konteyner artışla devam edeceği öngörülmektedir. Çin sürekli olarak üretmekte ve ürettiklerini başta Amerika olmak üzere tüm dünyaya satmaktadır. Bu noktada ülkemiz bile düşük maliyetleri ile baş edemediği Çin’de yatırımlar yapmaya başlamış ve Çin’deki büyümeyi bu şekilde yakalamaya çalışmıştır.
Ancak bu anlattıklarımın hiç birisi Çin ile rekabet edilemeyecek anlamına gelmez ve bu şekliyle anlaşılmamalıdır. Türk sanayicisi Çin’e yatırım yapmaya başladığı gibi Türk Lojistik firmaları da Çin’e gelmeye başlamışlardır.
Çin’de Lojistik amaçlı depo sahibi olan Türk firmaları hızla artmaktadır. Şu anda burada Freight Forwarder firması kuran Türk firmaları oldukça başarılı olarak işlerini geliştirmekte ve Çin mallarının dünya pazarlarına taşınmasında söz sahibi olmaya başlamaktadırlar. Değişen çevre şartlarına uymak ve dış çevreyi yönetemiyorsanız dış çevrenin yönettiği biçime uygun hareket ederek bu ortamdan kar sağlamak esastır ve şu anda tüm dünya ülkeleri Çin karşısında rekabet değil işbirliği politikası yürütmektedirler.
Şu anda Dünya’nın üretim lokomotifi olan Çin gittikçe ve hızla artan refah düzeyinin getirdiği tüketim alışkanlığı ile birlikte yakın bir zaman sonra dünyanın tüketim merkezlerinden biri haline gelecektir. Bu dönemde, Çin ile ticaret iyice artacak ve lojistik işi yapan bütün firmalar artan bu iş hacminden kar sağlayacaklardır.
Değerli arkadaşlarım ve meslektaşlarım . Okulumuzun ve kulübümüzün gelişimine yapacağınız en büyük katkı sektörde başarılı olmak ve içinde bulunduğunuz şirketi bir yerlere taşımak seklinde olacaktır. Sizlerin bunu başaracağını biliyor hepinizi yürekten selamlıyorum .
Ahmet Fedai
Director Barsan Global Logistics (Shanghai)