Arkadaşımız Nazlı Aksoy, TLS Lojistik Genel Müdür Yardımcısı Aykut Yakalı ile henüz pek duyulmamış ya da halk tarafından pek bilinmeyen fakat günlük yaşantımızdaki pek çok mamule hammadde gereksinimini sağlayan kimya dalı; Petrokimya hakkında, hem sektör hem de lojistik ile ilgisi anlamında kısa bir söyleşide bulundu. Bünyesinde Petrokimya Lojistiğini ayrı bir taşıma türü olarak barındıran TLS Lojistik aynı zamanda ITO’nun ilk Türk operatörüdür.
Petrokimya lojistiği tam olarak nelerden etkileniyor? Örneklersek petrol fiyatlarındaki değişimden nasıl etkileniyor?
Küresel anlamda söz etmemiz gerekirse, öncelikle petrol fiyatlarındaki bu değişim tüm dünyada gerilim hattı oluşmasına neden oldu. Şöyle bir gerçek var ki; şu anda dünyanın en önemli ürünü petrol. Petroldeki bu dalgalanma, insanların farklı çözüm yollarıyla ortaya çıkmasına neden oluyor. Mesela; yenilenebilir rüzgârgülleri gibi yenilenebilir enerji kaynakları üzerine bir takım çalışmalar yapılıyor. Fakat bu çalışmalar dünyayı önümüzdeki yirmi sene içerisinde çok fazla değiştirmeyecek. Petrol şu anda da olduğu gibi dünya piyasasındaki önemini koruyacak ve devam ettirecek. Son dönemdeki siyasi ve politik gelişmeleri bir kenara koyarsak, dünya üzerinde üretilen malların yaklaşık olarak %70’inden fazlasının petrol ve türevleri olarak düşünebiliriz diye tahmin ediyorum. Elinizde tutmuş olduğunuz bardaktan, kullandığınız herhangi bir kâğıda kadar her şey. Bunu son dönemde özellikle Suudi Arabistan çok güzel gördü ve birkaç yabancı şirket ile bir platform kurdular. Bu yapılanma ile dünyadaki tüm plastik üretiminin iki katını karşılayacak duruma geldiler. Konumuz petrokimya olduğu zaman, olaya biraz daha küresel bakmamız gerekiyor.
Peki petrokimyanın Türkiye açısından önemine biraz değinebilir miyiz?
Sanıyorum bundan 15 yıl önce, Petrokimya Türkiye’de beşinci el bir üründü. Bugün baktığımızda ise otomotivden sonra 2. en büyük ürün olarak ortaya çıkıyor. Tabii ki hala bir takım eksiklikler söz konusu. Bunlardan en büyüğü de petrokimya üretiminin Türkiye’de istediğimiz şekilde yapılamıyor olması. Biz bunu yapamadığımız zaman ise başka petrokimya üreticisine yöneliyorlar. Satın alıyorlar, depoluyorlar ve daha sonra satışını gerçekleştiriyorlar. Bizim bunun bir adım ötesine geçmemiz gerekiyor ki bu da petrolün ülkede zenginleştirilmesinden geçiyor. Petrol olmayan bir ülke yok. Önemli olan bunu çıkartabilmek. Biz bunu üretim haline getirebilir miyiz, tartışılır. Burada önemli olan, var olan işi nasıl daha verimli, daha karlı, daha güvenli şekilde müşterilere sunabiliriz. Çünkü biliyorsunuz ki petrokimya doğaya zarar veren bir ürün, biz de buna cevap olarak kullandığımız taşımacılık tipleri ile müşterilere daha farklı seçenekler sunabiliyoruz. Biz TLS lojistik olarak bu güvenliği sağlayabiliyoruz.
Hammaddeden ve kısıtlarından bahsettik. Bu petrokimyanın önünü kapatacak bir şey midir?
Kesinlikle tüm dünyayı zorlayacak bir sorun bu. Sonuçta elimizde ürünün hammaddesi yok ise yan ürünler geliştirmek ya da bilhassa yan ürünler hakkında bir takım araştırmalar yapmak gerekiyor. Çünkü hammadde nerede? İran’da, Suudi Arabistan’da vesaire. Dolayısıyla bağımlısınız ama bence zaten mental olarak biraz daha uluslararası bakmak lazım. TLS lojistik %100 Türk sermayesi ile kurulmuş bir şirkettir ve bu bizim çok övündüğümüz bir konu. Tabii ki nerden geldiğimizi unutmayalım, ancak biraz daha uluslararası düşünmemiz gerekir. Bir Türk şirketi olsak da, bu ülkelerde yer alıp bu ülkelerden nerelere ulaşabileceğimizi hesaplamalıyız. Birçok firmanın yaptığı da zaten budur. Tabii ki şöyle bir dezavantajı da var: eğer biz kendimiz üretemiyorsak bu anlamda kendi ülkemize katkımız da haliyle düşecektir. Petrokimyayı petrol çıkarmaktan ziyade, ‘dünyadaki petrokimya ticareti’ olarak algılamamız gerekir. Bizim en büyük problemimiz yurtdışına açılırken kaygılar yaşamak. Eğitim ve yetiştirişle de alakası var bunun tabii ki. Dolayısıyla ancak insanların vizyonlarını genişletebilirsek bu anlamda daha iyi yerlere gelebiliriz. Bizde olmaması demek asla bunu yönetemeyeceğimiz anlamına gelmemeli.
Petrokimya anlamında altyapının konumundan bahsedebilir misiniz?
Altyapı anlamında daha iyisine sahip olabilir miyiz? Tabii ki evet. Ama doğal olarak bu da bir takım uluslararası senaryolara bağlı. Sadece altyapı değil önemli olan; altyapı yeterli olsa dahi bu anlamda eğitim de fazlasıyla önemli. Her şeye ulaşabileceğimiz bir dönemde kim sizin önünüzde durabilir ki? Petrokimya ile ilgili yapılacak çok fazla şey var. Türkiye petrokimya anlamında çok fazla gelişti. Beşincilikten ikinciliğe yükselmesi, farklı taşıma modlarının kullanılması, farklı depolama şekilleri gibi. Biz petrokimyayı parlayan yıldız olarak görüyoruz. Gelecek 10 sene boyunca da bu değişmeyecek.
Petrokimyanın tedariki ne şekilde işliyor?
Dünyada petrol ve türevlerini üreten ve depolayan firmalardan sağlanıyor. Bunun neredeyse %80’i de Türkiye’de yerleşmiş durumda. Biz bu firmalarla çalışıyoruz. Şirket olarak bu anlamda petrokimyaya gereken önemi farklı çözümler bularak veriyoruz. Önümüzdeki dönemde nasıl bir yol alacağı ise petrol fiyatlarına bağlı olarak şekillenecektir.
Petrokimya alanında sektör olarak bize yer var mıdır? Varsa önerileriniz nelerdir?
Petrokimya enerjinin bir şekli o yüzden biz buna enerji diyelim. Petrokimyanın diğer enerjilerden farkı ise, diğer türlere hammadde niteliğinde olmasıdır. Teknoloji ile de iç içe. Yol haritamızı çizerken bu üçünü birlikte düşünmeliyiz. Bu anlamda çok ayrıştığımızı ve ilerleyen zamanlarda her şeyin iç içe olduğu bir geleceğin bizi beklediğini düşünüyorum.